Anasayfa / GÜNDEM / Cemaat mi kazanır Ak Parti mi?
isa-tatlican3

Cemaat mi kazanır Ak Parti mi?

Cemaat mi Kazanır, AK Parti mi?

7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın şüpheli sıfatı ile ifade vermeye çağırılması, kanun değişikliğine rağmen Aziz Yıldırım’ın serbest bırakılmaması ve İlker Başbuğ’un tutuklu yargılanması… Ve tüm bunların sonucu olarak Başbakan’ın sürpriz 250. madde çıkışı.

Artık gizlenecek saklanacak bir tarafı kalmadı. Kartlar çok açık oynanıyor.

Önceden üstü kapalı mesajlar veren, dışarıya karşı en ufak bir kırgınlık havası bile hissettirmeyen Gülen Cemaati, artık rahat rahat AK Parti ile aralarında ciddi bir görüş ayrılığı olduğunu dile getiriyor.

Televizyonda Faruk Mercan ile Hüseyin Gülerce’yi izliyorum. İlk defa bu kadar açık ve sert ifadelerle hükümeti eleştiriyorlardı.

Ekrem Dumanlı dünkü yazısında CMK’da yapılması düşünülen değişikliğin halkta çok derin kaygılara yol açtığını yazmış. Halk derken kimleri kastediyorum bilmiyorum ama ben sosyal hayatın içindeyim, hiç öyle bir kaygı falan görmüyorum.

Today’s Zaman yazarı Emre Uslu’nun ve Taraf yazarı Mehmet Baransu’nun, MİT’e ve Erdoğan’a hazmedilmesi çok zor eleştiriler ve hakarete varan yazılarının sosyal medyadaki PR’ı cemaat mensubu yazarlar tarafından yapılıyor.

Sadece yazarlarında değil, cemaat kurumlarının her kademesinde Erdoğan’a karşı, kelimesi kelimesine aynı eleştiriler duyabiliyorsunuz.

Aslında AK Parti’den tamamen ümidi kesmiş bir görüntü vermiyorlar. Erdoğan sonrası için AK Parti’de hala gelecek görüyorlar. Bu yüzden hedefe tüm AK Parti’yi değil   Erdoğan ve birkaç bakanı oturtuyorlar.

 

CEMAATLER NEDEN SİYASETE YÖN VERMEK İSTER?

Bu Türkiye’deki ilk siyasi parti-dini cemaat arasındaki fikir ayrılığı değil. Daha önce de benzer kavgalara şahit olmuştuk.

Türkiye’deki islami oluşumların büyük bir kısmının siyasilerle ve özellikle islamcı siyasetle bir kavgası olmuştur. Bu kavganın temel sebebi ise “Siyasette politikacıların mı dediği olacak, din adamlarının mı” meselesidir.

Kendilerini oy deposu olarak gören cemaatler, güçleri oranında siyasete de yön vermek ister. Cemaatlerin, sayısal olarak destek verdikleri siyasileri yönetmek  isteği bu işin doğasında vardır.

Siyasiler buna izin verdiği sürece bu ittifak pürüzsüz devam eder. Aslında cemaatlerin siyasilerden istekleri hep hizmetle sınırlı kalsa iki taraf için de daha uzun soluklu bir ittifak olacaktır. Ama işin içine kamuda kadro, makam, ihale, milletvekilliği pazarlıkları ve siyasi politikaları yönlendirme girince bu ittifak da çatırdamaya başlar.

Zamanla istekler artar ve bir siyasi partinin de gücünü aşan bir noktaya gelir.

Karşılıklı güç gösterileri ve restleşmeler başlar. Ancak, kaybeden ve geri adım atan taraf her zaman cemaatler olur.

Bunun en yakın örneği ise İskenderpaşa cemaatidir. Televizyonu, radyosu, gazetesi, dergisi, kolejleri, hastaneleri ve büyük ticari kurumlarıyla bir dönemin en güçlü cemaati olan İskenderpaşa, bu tartışmanın kaybeden tarafı olmuş ve adeta buharlaşmıştır.

Ancak siyasete yön vermeye çalışan cemaatlerin güzel bir özelliği vardır. Genellikle siyasilerle giriştikleri kavgayı kaybedeceklerini anladıkları anda geri adım atmasını bilirler. Kesinlikle meseleyi kişiselleştirmez, gurur meselesi yapmazlar. Çünkü cemaatin çıkarı, her türlü kişisel hesabın çok üstündedir. Cemaat-siyaset kavgasında alınan bir yenilginin, hizmetin devamı açısından sonuçlarının çok ağır olduğunu bilirler.

 

CEMAAT KÖPRÜLERİ ATAR MI?

Dönelim Cemaat ve AK Parti arasında yaşanan fikir ayrılıklarına…

250. Maddenin değiştirilmesinin ardından Gülen cemaati ile AK Parti’nin köprüleri atacağını düşünülüyor. Hatta Cemaatin, Has Parti’yi yedeğinde tuttuğunu söyleyenler bile var.

Ben bu kadar karamsar değilim. CMK’daki düzenleme, cemaatin tam istediği gibi olmasa da bir ortayol bulunacağını ve cemaatin bu tartışmayı uzatmayacağını düşünüyorum.

Kısacası, bu süreci doğru yönetemeyen cemaat, siyasete yön verme konusunda harcadığı enerjiyi yeniden başarılı şekilde yürüttüğü eğitim faaliyetlerine kaydıracaktır. Kolejlerden sonra tüm dünyada üniversiteler açmayı hedefleyen Gülen cemaatinin, gönüllülerinin yanında en büyük destekçisi yine AK Parti iktidarı olacaktır.

Peki bu kadar iddialı yazılar yazan cemaat yazarları ne yapacak?

Bence geri adım atacaklar… Bunun çok zaman alacağını da düşünmüyorum. Cemaatlerde ilginç bir iletişim sistemi vardır ve politikalar çok hızlı değişir.

Mavi Marmara saldırısı konusunda bir günde 180 derece fikir değiştiren yazarları hatırlamıyor musunuz?

Kısa sürede cemaat ile AK Parti arasında yeni bir bahar havası oluşturulabilir.

“İki taraf arasında güven ortamı tekrar oluşabilir mi” derseniz bu artık çok zor görünüyor. Zaten Milli Görüş çizgisine ve kadrolarına göz kırpan Erdoğan, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının ipuçlarını verdi.

Son olarak dün bir arkadaşımın sorduğu soruya buradan cevap vereyim.

Hüseyin Gülerce’nin temsil ettiği kanatın dediği olur ve tansiyon yükselerek devam ederse ne olur?

Bence Gülen cemaatinin sosyolojisi, bu gerginliğin daha fazla sürdürülmesine uygun değil. Bu durumda kaybeden cemaat olur.

İSA TATLICAN/MİLAT

MEDYAGUNDEM

bassj1

PKK’nın hamisi ABD’den PKK’nın adını anmadan kınama!

ABD Ankara Büyükelçiliği’nden AK Parti’li yöneticiler Orhan Mercan ve Aydın Ahi’nin PKK’lı teröristlerce öldürülmesine ilişkin …

akparti

ABD’nin ‘kara gücü’ teröristler Ak Partilileri katlediyor!

Diyarbakır ve Van Ak Parti ilçe başkan yardımcılarına yapılan suikastın yankıları sürerken, AK Parti Hakkari …

pkk4

Şu alçak katilleri Almanya “özgür basın” diye koruyor!

AK Parti Lice İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan ile AK Parti  Özalp İlçe Başkan Yardımcısı …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir