Cemaat Holding Medyası, SABAH’la niçin kapışıyor?
ADNAN BERK OKAN/GAZETECİLER.COM
“Mızrak çuvala sığmaz” demiş atalarımız…
Hüseyin Gülerce tek başına, Ak Parti Hükümeti ile Cemaat / Hizmet arasında tatsızlık olmadığını anlatmak için adeta çırpınıyor…
Ama…
İyi niyetli çabaları Zaman, Today’s Zaman ve Bugün gazetelerinin, başta Erdoğan olmak üzere Ak Parti Hükümeti’ni itibarsızlaştırmak için bahane ürettikleri gerçeğinin üstünü örtemiyor…
Efendim…
Biliyorum ve hatta son üç yıldır anlatmaya çalışıyorum ki; Cemaat Medyası Erdoğan’ı ve Ak Parti Hükümeti’ni sevmiyor…
Hanefi Avcı’nın tutuklanmasını daha ilk gün eleştirirken de bu noktaya dikkat çekmiştim…
Neden?..
Çünkü…
Aklı başında, vicdanını kiralamamış herkes biliyor ve görüyordu ki Avcı sadece yazdığı kitap ve kitapta cemaatin yargı ve emniyetle kurduğu temiz olmayan ilişkileri eleştirdiği için tutuklanmıştı…
O günlerde şöyle diyordum:
“Sadece Türkiye değil ileri demokrasiyi yaşayan gelişmiş ülke kamuoyları da bu tutuklanmanın ayıbını Erdoğan’ın üzerine yıkacaklar… Cemaat Medyasının ve Cemaate bağlı yargı mensuplarının da asıl amaçları sanırım Erdoğan’ın Batı demokrasilerinde parlayan yıldızının üzerine kara bir şal atmak, Başbakan’ın despot olduğuna yönelik olumsuz ve sevimsiz bir hava yaratarak; Cemaate muhtaç olduğu konusunda yargı yoluyla mektup yazmak”…
Fethullah Gülen sonrası…
Bu tespitim yüzünden yakın dost çevremden bile tepki görmüştüm…
Ama ilerleyen günlerde ve gelişen olaylar beni haklı çıkardı…
Çünkü ben; temiz bir “İnanç Birliği” olan Cemaat’in giderek holdingleştiğini ve holdingin üst düzey yöneticilerinin de “Fethullah Gülen sonrası” için hazırlık yaptıklarını, Allah geçinden versin ama o kara günden sonra oluşacak cemaat içi iktidar savaşında daha şimdiden mevzi kazdıklarını savunuyordum…
Bu iyi niyetli çabalarım ise Cemaat Medyası’nı yönetenler tarafından kin, nefret ve öfke ile karşılanıyor, sağda solda aleyhimde dedikodular üretilmesine sebep oluyordu…
İlle de 7 Şubat günü az daha MİT Başkanı gözaltına alınmak üzereyken, şunları yazdım:
“Bu operasyonun asıl amacı bir sabahın köründe Başbakan’ın evine gidip ‘terörle mücadele yasasına muhalefet ve terör örgütü ile temas kurmak’ suçlamasından gözaltına alıp; tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etmek”…
MİT Başkanı da tutuklanmalıydı…
Cemaatin önde gelenleri; nasıl olup da böyle bir iddiada bulunabildiğimi söyleyip demediklerini bırakmadılar…
Onlara göre koskoca generaller tutuklanıyorsa MİT Başkanı da tutuklanmalıydı..
Ben ise şöyle diyordum:
“Tabii tutuklanmalı ama ortada somut bir delil yokken olmaz; olursa kaos olur… Amaç belli ki, aptalca hazırlanmış bir terörle mücadele yasasının başbakanların bile tutuklanmalarına cevaz veren saçmalığından istifade ile Başbakan’ı tutuklatmak olunca iş değişir”…
13 Şubat 2013 tarihinde “Hesap uzmanları cemaate dalar mı?..” başlığı altında yayımlanan makalemin bir yerinde ise, bir general dostumla aramızda şöyle bir konuşma geçiyordu:
“Yaa paşam bırak şimdi “
– “Başbakan oyunu çözdü…”
– “Cemaatin oyununu mu?..”
– “Oyun hiçbir zaman cemaatin değildi… Oyunu Cemaat Holding yazdı ve sahneye koydu… Erdoğan şimdi bu oyunu kıracak ve hatta öyle kıracak ki yakında generallere karşı düzenlenen harekâtın tamamen cemaatin kurguladığını bütün dünya öğrenecek”…
– “Nasıl yani?”
– “Önümüzdeki günlerde anlarsın”.
– “Yaa paşam bırak şimdi beni çatlatmayı da anlat”…
– “Önümüzdeki günlerde konuyu açacağım”…
Cemaat Holding Medyası…
Son birkaç gündür Zaman ve Today’s Zaman’ın muhaliften öte düşmanca tavrını, köşe yazarlarının Erdoğan’ın itibarsızlaştırılması için ortak akıldan çıktığı belli yorumlarını okuyunca o gün yazdıklarımın ne kadar doğru olduğunu görüyorum…
Bütün bunlara Mehmet Barlas gibi kavgadan hoşlanmayan; yazılarında hiçbir kişi ve kurumu hedef almayan bir ustanın bile Todays Zaman’a yönelik zarif eleştirilerini eklerseniz Erdoğan’a karşı en “yıkıcı” oyunun muhalif siyasi partiler değil de Cemaat Holding Medyası tarafından tezgâhlandığını görmemek için ya kör ya da aptal olmak gerekmiyor mu?..
Sabah Gazetesi’nde yazmaya başlayan ve Başbakan Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Rasim Ozan Kütahyalı da bugünkü Sabah’ta “Gülen Medyası ve alternatif iktidar” başlığı altında yayımlanan makalesinin bir yerinde şöyle diyor:
“Türkiye’de ‘alternatif iktidar’ arayanlar Pensilvanya’ya gidip ‘Hocam bizi başa getirin, ne isterseniz yaparız’ mı diyor yani? ‘Paşa vesayeti nden “Hoca vesayeti’ne mi geçtik? İyice kafam karıştı…
Zaman’ın ikinci adamı Mehmet Kamış geçenlerde yazısında ‘Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasında fark yok’ derken acaba bu durumu mu kastetti?”
Sizleri bilmem ama ben Rasim Ozan Kütahyalı’nın bu yazısını çok ciddiye aldım…
Tavsiye ederim; siz de ciddiye alın…
Çünkü Cemaat Holding (Fethullah Gülen değil) Erdoğan’ı daha uzun bir süre “Başbakan” görmek istemiyor…
Hele “Cumhurbaşkanı Erdoğan” düşüncesi bile Cemaat Holding’in ekonomi kurmaylarının tüylerini diken diken ediyor…