SABAH yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü yazısında skandal açıklamalar yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve kirli plana zemin hazırlayan ‘malum’ çevreleri sert bir dille eleştirdi. Babaoğlu, “Yine “küreselci” efendilerinin yoluna girip yeni emir ve görüşleri beklemeye başladılar” diye yazdı.
Terör örgütlerini kullanarak Türkiye’ye saldırtan ‘güçlere’ karşı birlik ve beraberlik ruhundan ayrılıp karşı tarafa geçen Kemal Kılıçdaroğlu fabrika ayarlarına döndü. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından devlet ve millet el ele vererek karanlık odakların oyunlarını bozdu. Kılıçdaroğlu da 15 Temmuz’un ardından devletle ve milletle olduğunu göstermişti fakat buna sadece 1,5 ay dayanabildi. SABAH yazarı Haşmet Babaoğlu da Kılıçdaroğlu’nun ikiyüzlü tutumunu ortaya serdi ve Kılıçdaroğlu’nu parlatmaya çalışan bir oyun içerisine girip yeni planlar kurgulayanları sert şekilde eleştiren bir yazı kaleme aldı…
KILIÇDAROĞLU RÜZGARI ESTİRMEYE ÇALIŞAN ‘MUHAFAZAKAR’ ÇEVRELER
Babaoğlu, 7 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’yi bir koalisyon havasına sokmaya çalışan ve AK Parti’yi küresel meşruiyet kazanmak için CHP’yle koalisyon yapmaya mecbur şeklinde yazılar yazıp kirli oyuna ortak olan sözde muhafazakar çevrelere tepki gösterdi. Babaoğlu şöyle yazdı, Çarşamba günü de bir başka eski başbakan danışmanı köşesinde şunu yazabildi: “Zor zamanlardaki ılımlı ve sakin tavırlarıyla halk arasındaki popülaritesi yüzde altmışları aşan…”
İşte Haşmet Babaoğlu’nun “Hadi o “çarkçı” peki size ne oluyor?” başlıklı yazısı:
Durmadan Erdoğan’ın o meşhur “iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” sözlerini tekrarlasanız da, fark etmiyor.
Çünkü bu kişiler “iri” olmaktan ömürleri boyunca korkmuşlar.
“Diri” değiller, ruhlarını efendileri çoktan çekip çıkarmış, yerine naylon bir ezber bırakmış.
“Hep birlikte Türkiye olmak” mı?
Türkiye’de doğduğuna bin pişman insanlara ne kadar hitap edebilir bu yaklaşım, siz düşünün.
Yenikapı’da “hava”ya girdiklerine bakmayın.
Üzülerek söylüyorum…
Bunlar 15 Temmuz gecesi tanklar geçerken alkışlayan oy depolarından ve kendilerini kaset komplosuyla partinin başına getirenlerden korkarlar.
O yüzden de…
İlk uyarıda…
Çark ediverirler.
Yine “küreselci” efendilerinin yoluna girip yeni emir ve görüşleri beklemeye başlarlar.
***
Anlamışsınızdır, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinden söz ediyorum.
Yani Yenikapı’dan birkaç hafta sonra “saray” jargonuna dönüverenlerden…
Şaşırdım mı, hayır!
Bir iki haftadır nedeni, niçini mutlaka tartışılması gerekir biçimde “Kılıçdaroğlu rüzgârı” estirmeye çalışan muhafazakâr çevredeki birtakım odaklara dahi şaşırmadım.
Çünkü onlar da 7 Haziran’dan beri içine düştükleri koalisyon havasından hiç çıkmadılar.
Bugün de bir taraftan 15 Temmuz’un en kahraman kesimi geçinip bir taraftan da Kılıçdaroğlu’na örtülü methiyeler düzmeleri boşuna değil.
Pek entelektüel(!) ağabeyleri durmadan şunu söylemiyor muydu? “AK Parti küresel meşruiyet kazanmak için CHP ile koalisyon yapmaya mecbur.” Çarşamba günü de bir başka eski başbakan danışmanı köşesinde şunu yazabildi:
“Zor zamanlardaki ılımlı ve sakin tavırlarıyla halk arasındaki popülaritesi yüzde altmışları aşan…” Bilin bakalım, kimden söz ediyordu?
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan…
***
Olay şu…
Birileri muhafazakârları, İslamcıları, halk adamlarını, liberalleri, demokratları ve hatta ulusalcıları falan kocaman bir “siyasi şaka”ya çevirip memleketin işini bitirmek istiyor.
Bunun başka anlamı yok!
Artık görev Cumhuriyet Halk Partisi’nin gerçekten ülkesine bağlı kesimlerine düşüyor.
Yoksa ne olacak?
Birlik, beraberlik ruhundan söz etmek güzel de…
Bunun için önce “ruh” gerekiyor.
AYNA
Ahmaklık, elzem olanla ikincil olan arasındaki ayrımı yapamamaktır.
Ölçü hissinin eksikliğidir ki, sonu bayağılık ve çirkinliktir.
Günahkârlığa gelince, o aslında şu ya da bu şekilde başkalarına zarar verme arzusudur.
Bühtan, hınç ve en nihayetinde münafıklık.
FRITHJOF SCHUON
(İsa Nuredin el-Alavi)
..