İşadamları Pensilvanya’ya aktı. Cem Boyner’e özel seans yapıldı. Fethullah Gülen de herkesi kayda aldı.
Takvim Gazetesi genel yayın yönetmeni Ergün Diler’in “Gülen’in konukları” başlıklı yazısı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte 4 gündür New York’tayız! Şehrin caddeleri arasında büyük bir koşuşturma içindeyiz! Bazen taksi, bazen de yürüyerek blokları aşıp kaçırılmaması gereken toplantılarda oluyoruz! Önceki gün New York bana kalmıştı!
Vaktim çoktu! “Ne yapabilirim!” diye düşünürken telefonuma sarılıp bulabileceğim dostlarımı aradım! Şansım yaver gitti!
Önem verdiğim ve ne zamandır bir araya gelemediğim dostum “Aramanı bekliyordum” dedikten sonra davet ettiği yere doğru yürümeye başladım… Kahvaltıdan yeni kalkmıştım! Hızla yürürken peş peşe mesajlar düştü! Telefonla mücadele ederek dostumun olduğu otelin lobisine girdim! Çok kilo almış olan artık Amerikalı sayılan dostum eski sıcak gülüşüyle karşıladı! Öğle saatlerine kadar onunla birlikteydim!
Neredeyse ABD’de tanımadığı, oturup kalkmadığı isim yoktu! Neler anlattı neler! Pensilvanya’dan girdi, Charlie Rose’dan çıktı! Obama’nın danışmanlarını tek tek ayrıntılarıyla sıraladı!
Rose’un Erdoğan’la yaptığı söyleşiyi okuyunca şaşırmış! Çünkü aynı gece ünlü televizyoncuyla bir araya gelmiş! Haliyle soruları da sıralamış!
Tabii ben de dayanamayıp ayrıntıları öğrenmek istedim!
Birçok şeyi yazmamak kaydıyla anlattı! Ancak Rose ile ilgili çok ilginç bir not aktardı!
Peninsula Oteli’nin üçüncü katındaki söyleşiden sonra Rose, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a veda ederken “Sisi ile de röportajım var! Ona sormamı istediğiniz bir şey var mı?” diye jest yaptı!
Rose, Peninsula’dan çıktıktan birkaç saat sonra Sisi ile bir araya geldi! Söyleşinin tam ortasında Erdoğan’ın“Demokrasilerde darbeye yer var mı? Böyle bir şey demokrasilerde kabul edilebilir mi?” sorusunu yöneltti!
Sisi şaşırdı ve ne cevap vereceğini bilemedi! “İsterseniz bunu geçelim” sözleriyle durumu atlatmaya çalıştı!
Bu olayı aynı gün içinde bir başkasından daha duydum!
Zaten Erdoğan’ın tutarlılığı burada bazı kesimleri hem susturdu hem de verecek cevap bulamadıkları için öfkelendirdi!
Neyse…
Dostumun yanından SIRLARIYLA birlikte ayrılma vakti gelmişti ki uzaklardan gelen diğer dostum otelin kapısında beklediğini söyledi! Hızla dönüp üzerimi değiştirdim ve siyah kocaman aracın içinde beni bekleyen dostumun yanına indim!
Çok konuştuk! Dertleştik! Ama en iyi bildiği konu Pensilvanya idi!
Değişik şeyler anlattı! Hem şimdiki durumu hem de yakın geçmişte orada yaşananları bir bir aktardı!
Ben sordum, o cevapladı!
İste o sözler…
Pensilvanya’ya kimlerin gelip gittiğini biliyor musunuz?
Elbette! Hele şimdi herkes biliyor! Gizliaçık kayıt var! Kayıt dışı kimsenin girme şansı yok!
Kimler geldi?
İsim isim açıklamak doğru değil!
O zaman anlamı olmaz ki!
Şunu unutmayın, Gülen herkesle görüşür ama bazılarıyla çok özel görüşür!
Tamam, işte kim bunlar?
Çok kişi geldi! Gelmeyen yoktu neredeyse! Gelenler Erdoğan’ı şikayet ediyor, bu sayı artınca da Gülen kendini devlet başkanı sanıyordu!
Devam edin lütfen!
Bütün iş dünyası geldi! Hepsiyle oturup konuştu! Herkesi dinledi! Ama Cem Boyner’in özel yeri vardı!
Cem Bey geldi mi buraya?
Gelmek ne kelime! Özel seans yapıldı kendisine! Gülen’le başbaşa görüştü! Özel yeri vardı Pensilvanya’da! İyi ağırlanırdı!
Hani laiklik, hani Cumhuriyet!
Bu adamlar için laf bunlar! Görüşmenin içeriğini anlatmak istemiyorum! Ama bu isimler böyle!
Samimi değiller! Seçilmiş bir Başbakanı bir cemaat liderine şikayet ediyorlardı!
Başka gelen önemli isimler kimler peki?
Ekmeleddin İhsanoğlu geldi! Adaylığına ABD’de karar verildi! Sanırım Ekmeleddin Bey birden fazla geldi!
Peki CHP, Kemal Bey ve Gülen yakınlaşması nasıl oldu? CHP’den de gelen oldu mu?
Ooooo! Olmaz mı!
Kim ya da kimler?
CHP bu iş için partinin en genç ismi olan Faik Tunay’ı seçti! Eisenhower Bursu alan bir isimdi bu!
Pensilvanya’yı mesken tuttu! Galiba Gülen’in en yakınındaki bir ismin de referansı vardı! Çok kaldı Pensilvanya’da! Arkasında kim varsa artık Kemal Bey’i de bu işe o çekti! Gülen’le başbaşa görüşürdü!
CHP’nin sapmasında ve cemaatin yörüngesine girmesinde en çok emeği olan bir isimdi! Kemal Bey’e de burada yaşananları eksiksiz anlattığını biliyorum!
Kemal Bey geldi mi peki?
Sanmıyorum! Ama Faik Tunay sık sık New York’a gidip sanki bir yerlere rapor veriyordu!
Ne raporu?
Yabancılarla görüşüyordu! Kemal Bey’e verdiklerinin benzerini mi, yoksa daha ayrıntılısını mı bilemiyorum ama ilginç temasları vardı! Amerikalı dostları vardı!
Paylaştığı şeyler olduğunu çok net biliyorum!
Başka?
Askerlerden gelen de çoktu! Ergenekoncu da paralelci de geliyordu! Gülen gariptir herkesle irtibat halindeydi! Türkiye’de tutuklamalar yaşanırken “Ergenekoncu” diye bilinenler buradaydı!
Rütbeli miydi bunlar?
Tabii canım! Paşalardan söz ediyorum!
İş dünyasından başka kimler vardı?
Çok ama çok! Herkes buradaydı!
Ama hepsiyle aynı çizgide görüşmezdi!
Özel önem verdikleri ayrı gelir, ayrı görüşürdü! Hepsini anlatırsam iş büyür!
Gerek yok! Ama senin ima ettiğin isimler buradaydı! Hatta araçla gelirken farklı giderken farklı konuşurlardı!
Yabancılar peki?
Hiç eksik olmazlardı! Rutin kontrol için gelirlerdi! Ya da kılıf buydu! Gülen dışarı çıkmazdı! Çıktığında bil ki çok önemli bir şey vardı!
Merak ettiğim bir şey var! Buraya gelenlerin de kaydı var mı?
Gülen bu işi çok severdi! İnsanların gizli taraflarına ulaşmaya bayılırdı! Yakındakileri dinlettiği net! Buraya gelenlerin muaf olma ihtimalini size bırakıyorum!