AYM’nin Can Dündar’la ilgili skandal kararının ardından gözler yerel mahkemeye çevrildi. Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, “Yerel mahkeme, dosyadaki başka gerekçeleri de değerlendirerek tutuklama kararı verebilir” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği ihlal kararı, dikkatleri bir kez daha asıl yargılamayı yapacak olan İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevirdi. AYM’nin ilk derece yargılamasının önünü tıkayan skandal kararının ardından Dündar ve Gül hakkında açılan davanın ilk duruşması 25 Mart’ta görülecek. Kendisini hem ağır ceza mahkemesi hem de Yargıtay yerine koyan AYM’nin yetki gaspı kararına karşı yerel mahkemenin tavrı da bu duruşmada netleşecek.
DURUŞMA 25 MART’TA
Ceza mevzuatında yeni delil durumu, suçun vasfı gibi durumları değerlendirip tutuklama kararı verme takdiri ilk derece mahkemesinde bulunuyor. Ancak bireysel başvuru ile konuyu ele alan AYM, görevi olmamasına rağmen dosyanın esasına girmiş, ilk derece mahkemesinin tutuklama kararını yeterince gerekçelendiremediğini belirterek, tutuklama için yeterli delil olmadığını savunmuştu. Bu gelişmelerin ardından İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Mart’taki duruşmada, AYM’nin gerekçelerini dikkate alarak yeni delil ortaya çıkması ya da “tutuklama için yeni gerekçe” oluşması durumunda Dündar ve Gün için yeniden tutuklama kararı verebilecek.
KRİZ ÇIKABİLİR
Yargı kulislerinde ilk derece mahkemesinin, dosyayı “görevsizlik kararı” vererek AYM’ye gönderebileceği de konuşuluyor. AYM’nin kendini ilk derece mahkemesine koyarak karar vermesi, suçun “siyasi casusluk” değil, basın suçu olduğuna dair suç tanımı yapması karşısında Ağır Ceza Mahkemesi’nin de “madem bu kadar işin içine girdin, kendini benim yerime koyarak karar verdin, al o zaman yargılamayı da sen yap” diyebileceği konuşuluyor. Bu durumda AYM bir kez daha oluşan krizin tek müsebbibi olacak.
VAHİM BİR DURUM
Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, bir televizyon programında konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. “AYM, önce karar verip sonra gerekçe üretiliyorsa orada vahim bir durum var” diyen Şentop, gerekçenin çok zayıf olduğuna dikkati çekti. AYM’nin bir taraftan tutuklulukta, diğer taraftan da ifade hürriyeti ve basın özgürlüğüyle ilgili bir hak ihlali olduğunu söylediğini vurgulayan Şentop, şöyle devam etti: “Tutuklulukta bir hak ihlali varsa mesele bitmiş demektir. Bunun üzerine mahkeme ‘İfade ve basın özgürlüğünde ihlal var’ deyince hepimiz, ‘Bu davanın esasıyla ilgili de bir değerlendirme yapılmış’ dedik. Yerel mahkeme tarafından tutukluluk kararı veriliyor, bu daha sonra her ay değerlendiriliyor. Mahkeme tutuklamanın devamına veya kaldırılmasına karar verebiliyor.
BAYPAS ETME
Gerekçede benim anladığım, AYM sadece tutuklama kararını veren mahkemenin gerekçelerine bakarak karar vermiş, dosyanın içeriğini görmemiş. AYM, sadece yerel mahkemenin verdiği bir karardaki gerekçeleri yetersiz bulduğu için bunu hukuka aykırı bir hak ihlali olarak görmüşse o zaman yerel mahkeme şimdi dosyadaki başka gerekçeleri de değerlendirerek, daha iyi gerekçelendirilmiş bir kararla tutuklama kararı verebilir. Anayasa’nın bireysel başvuru kararı buna engel değil. AYM’nin bireysel başvuru durumunu rayından çıkarmaması lazım. Bu, Anayasa Mahkemesi’ne olağan yargı yollarını baypas ederek bir süper mahkeme gibi hareket etme imkanı veren bir yol değil.”
MUHALİFLER UYARMIŞTI
AYM kararına muhalif kalan üyelerden Rıdvan Güleç, oluşacak kriz için AYM’yi uyardı. Güleç, karşı oy yazısında, “Karar, asıl görevli ve yetkili olan yargısal mekanizmaların işlememesine neden olabilecektir” dedi. Üye bir anlamda AYM’nin verdiği kararın ilk derece mahkemesi, Yargıtay gibi süreçleri boşa çıkararak sistemi adeta tıkadığı eleştirisi de getirmiş oldu. Rıdvan Güleç, AYM kararını “yürütülmekte olan kovuşturmayı etkileme, delillerin değerlendirilmesinde mahkemenin takdir yetkisini daraltma” sonucunu doğuracağını da ifade etti. Güleç, “Başvuruculara isnat edilen eylemlerin suç oluşturup oluşturmadığı, basın ve ifade hürriyeti kapsamında yürütülen gazetecilik faaliyeti sayılıp sayılamayacağı yapılacak yargılama sonucunda toplanan delillere göre davaya bakan mahkemece belirlenebilir” değerlendirmesinde bulundu.
HUKUK CİNAYETİ YAPILMIŞTIR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Hakim ve Cumhuriyet Savcılarının Meslek İçi Eğitim Çalıştayı”nda Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği kararla yetki gaspı yapan Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) sert bir şekilde eleştirdi. Son dönemde Türkiye’de yeni bir tartışmanın fitilinin ağır ağır ateşlendiğini, AYM’nin yetki alanını genişletmesinin de bu ateşe yeni odun attığını ifade etti. Mahkemeler arasındaki yetki tartışmasının tehlikesine dikkati çeken Bozdağ, “İyi, özgürlükçü mahkeme AYM, ilk derece mahkemesi ve Yargıtay daha kötü. Onlar hakları gasptan yana, AYM hakları korumaktan yana. Böyle bir algının oluşturulması Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesi. Kimsenin buna hakkı yok” diye konuştu. Hukukçulara seslenen Bozdağ, “Taraf olursunuz karşı olursunuz, benimle aynı görüşü paylaşmazsınız ama hepimizin bu hukuk cinayeti karşısında mahkemeye dememiz lazım ki ‘Bu gerekçelerin yanlıştır, kararın hem delil değerlendirmesidir hem de esas değerlendirmesidir. Anayasa’nın (kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapamaz) kuralını açıkça çiğnemektir” diye konuştu.
(STAR)