Anasayfa / GENEL / Cahil ve provokatör medyanın maskesini indiren yazı
sentop-yasa

Cahil ve provokatör medyanın maskesini indiren yazı

AK Parti basın hürriyetini kısıtlamayı mı hedefliyor

AK Parti anayasa meselesini en başından beri daha hür ve daha demokratik Türkiye hedefiyle ele almaktadır. Yeni anayasa metninin temel hak ve hürriyetlerle başlatılması bu hedefe doğru atılmış ileri somut adımlardır. Basın hürriyeti de 1982 Anayasası’na göre çok daha hürriyetçi bir anlayışla düzenlenecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın.

AK Parti olarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na vermiş olduğumuz “Basın Hürriyeti”ne dair taslak teklifte yer alan sınırlama sebepleri üzerinde bazı gazetelerde yapılan haberler ve değerlendirmeler ya bir cehaleti ya da körükörüne bir muhalefeti göstermektedir.

AK Parti taslak metnini değerlendirenlerin, bir haberde verilen bilgiler dışında, teklif metnini okumadıkları anlaşılıyor. Eleştiri ve değerlendirme yapanlar “basına sansür” ifadesini kullanarak konuyu ele almaktadır. Halbuki, “sansür”ün ne anlama geldiğini gazetecilerin çoktan öğrenip halletmiş olmaları gerekirdi. Milliyet’teki haber üzerinde kısa bir süre de olsa, i’mal-i fikr etmeden yorum yapmaya kalkarsanız böyle tuhaf sonuçlarla karşılaşırız.

TASLAĞIN HEDEFİ KISITLAMA DEĞİL

Hâlbuki taslak metinde yazılan sınırlama sebepleri, bütün hak ve hürriyetler için yazılmış olan sınırlama sebepleriyle paralel olarak düzenlenmiş, kanun koyucuya hitap eden hükümlerdir. “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği”, “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Dokunulmazlığı” başlıklı maddelerde de benzer sınırlama sebepleri sayılmıştır. O zaman soralım, “bütün hak ve hürriyetler için sınırlama sebepleri olabilir, ama basın hürriyeti asla sınırlanamaz” mı demek istiyorsunuz? Değerlendirme yapanların belli ki hak ve hürriyetlerle ilgili diğer düzenlemelerden haberi bulunmamaktadır. Bir konudaki bilgisizlik, insanlara, böyle rahatça eleştirme ve kamuoyunu yanıltmaya çalışma imkânı vermektedir.

AK Parti taslak metnini eleştirenler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına dayanmaya çalışmakta, Mahkeme kararını anayasa metnine yazmayı teklif etmekteler. Bu da ayrı bir bilgisizlik örneğidir. Bir mahkeme kararıyla bir hukuk kuralı mukayese edilemez. Hukuk kuralları kendi aralarında, mahkeme kararları kendi aralarında mukayese edilebilir. Bazen aynı hukuk kurallarından, iki farklı mahkeme iki farklı sonuç çıkartabilir. Hatta aynı hukuk kuralını, aynı mahkeme, farklı zamanlarda farklı yorumlayabilir. Eleştirenlerin, kesinlikle olmamalı dedikleri hukuk kuralları mevcutken, Mahkeme özgürlükçü kararlar verebilmektedir. O halde sorun hukuk kurallarında değil.

Eleştirenlerin pek farkında olmadığı bir konu da AK Parti taslak metnindeki sınırlama sebeplerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS’in) ifade hürriyetiyle ilgili 10. Maddesinde hemen hemen aynen yer almasıyla ilgilidir. Bunu bilip, eleştirinizi yapabilirsiniz; ama “bu durum ancak Sudan’da olabilir” gibi bilgi seviyenizi ortaya koyacak yorumlarla değil. AK Parti taslak metnindeki sınırlama sebepleriyle AİHS’nin 10. maddesindeki sınırlama sebeplerini aynen yazıyorum.

AK PARTİ TASLAK METNİ

(2) Basın hürriyeti millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın, başkalarının haklarının, özel veya aile hayatının korunması; suçların önlenmesi; yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması; savaş kışkırtıcılığının, her türlü ayrımcılık, düşmanlık veya kin ve nefret savunuculuğunun engellenmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.

AİHS 10/2 FIKRASI

2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmasında, “sınırlamanın sınırı” konusu ayrı bir madde olarak düzenleneceği için, sınırlama sebepleri arasına bunlar yazılmamaktadır. Yani sınırlamaların kanunla yapılması, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması ve hakkın özüne dokunulmaması ilkeleri bütün maddelerdeki sınırlamaları kapsayacak şekilde tek bir maddede düzenlenecektir. Bunlara her maddede, bu sebeple, ayrı ayrı yer verilmemektedir.

Parlak bir fikirmiş gibi, AİHS’nin eski olduğu, daha yeni sözleşmelere bakmak gerektiği iddiası ile eleştiride bulunanların yaptığı da ilginçtir. Bir haberde, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme hükümlerinin daha ileri olduğu iddia edilmekte, buna göre bir eleştiri yapıldığı sanılmaktadır. Haber metni adı geçen sözleşmenin ilgili hükümlerini aynen almakla beraber, muhtemelen okuyup anlamadan haberleştirildiği için çelişkilerin farkına varılmamaktadır. Yine AK Parti taslak metni ile Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin 19 ve 20. Maddelerini karşılaştıralım:

AK Parti taslak metni:

(2) Basın hürriyeti millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın, başkalarının haklarının, özel veya aile hayatının korunması; suçların önlenmesi; yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması; savaş kışkırtıcılığının, her türlü ayrımcılık, düşmanlık veya kin ve nefret savunuculuğunun engellenmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.

BM SÖZLEŞMESİ’NDEN GERİ Mİ?

Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin 19. Maddesinin sınırlama fıkrası ile 20. Maddesi:

Madde 19

3. Bu maddenin 2. Fıkrasında öngörülen hakların kullanılması özel bazı görev ve sorumlulukları da beraberinde getirir. Dolayısıyla, bunlara bazı sınırlamalar da konulabilir; ancak, bu sınırlamaların yasalarda öngörülmüş olması ve;

a) Başkalarının haklarına ve şöhretine saygı bakımından ve;

b) Ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ya da kamu sağlığı ve genel ahlakın korunması bakımlarından gerekli olması zorunlu olmalıdır.

Madde 20

1. Her türlü savaş propagandası yasalarla yasaklanır.

2. Ulusal, ırksal ya da dinsel nefretin ayrımcılık, düşmanlık ya da şiddete kışkırtma şeklini alacak biçimde savunulması yasalarla yasaklanır.

Yandaki tabloda bsın özgürlüğüne ilişkin kıyaslamayı görebilirsiniz.

AK Parti taslak metnini AİHS’deki düzenleme ile karşılaştırırsanız üç kriterin eklenmiş olduğunu görürsünüz. Bunlardan ilki “özel ve aile hayatının korunması” kriteri. Aslında bu kriter olmasa da, bir önceki “başkalarının haklarının korunması” kriteri aynı sonucu sağlayabilmektedir. “Başkalarının hakları” arasında “özel hayat” ve “aile hayatı” da vardır. Bu kriterin ayrıca yazılması, Türkiye’ye mahsus bir vurgudur. Hukuken olmasa da olur. İkinci ve üçüncü kriterler ise diğer sözleşmede bulunan ama AİHS’de olmayan kriterlerdir. Bunlar, “savaş kışkırtıcılığının engellenmesi” ve “ayrımcılık, düşmanlık veya kin ve nefret savunuculuğunun engellenmesi”dir. Bu kriterlere itiraz ediliyorsa, açıkça ifade edilsin, değerlendirelim.

Yine AK Parti taslak metninde olan, ama BM Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de yer almayan üç kriter vardır. Bunlardan birincisi, AİHS’de de yer almayan “özel ve aile hayatının korunması” kriteridir. Buna dair açıklamayı yukarıda yapmıştım. İkincisi, “Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması” kriteridir. Yargılama süreçlerini etkilemeyi önlemek amacıyla düşünülmüş bir kriterdir. Üçüncüsü ise “suçların önlenmesi” kriteridir. Önemli bir husus hatırlatalım, her iki uluslararası sözleşmede mukayesede kullandığımız maddeler, esasen, düşünce ve ifade hürriyetini düzenlemektedir; basın hürriyetini değil. Bu bakımdan, İfade hürriyetinin özel bir şekli olan basın hürriyetine dair sınırlama sebeplerinin genel ifade hürriyetine nazaran fazla olması tabiidir.

Anayasa hükümleri tartışılırken, bir hususun bilinmesi gerekir; anayasa hükümlerinin muhatabı yasama organı ve anayasa mahkemeleridir; uygulayıcılar değildir. Anayasa hükümlerine dayanarak idare veya bir hâkim basın hürriyetine sınırlamalar getiremez. Sınırlamalar kanunla yapılacaktır. Kanunla sınırlama yapılırken de, anayasada belirtilen kriterlere dayanılacaktır. Kanun anayasadaki kriterleri somutlaştıracaktır. Eğer sınırlama kriterleri anayasada yazılmazsa, yasama organına daha geniş bir sınırlama imkânı tanınmış olur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, konuyla ilgili yazanların farkında olmadığı önemli bir gerçeği göstermektedir. AİHS’de yukarıda belirtmiş olduğumuz sınırlama kriterleri bulunduğu halde, Mahkeme somut olaylarda özgürlük lehinde yorum yaparak karar verebilmektedir. Başka bir ifade ile bu kriterler özgürlükçü yoruma engel değildir. Uygulamadaki sorunlar, temel hak ve hürriyetlerle ilgili bölümde yapılacak düzenlemelerle aşılamaz; devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili doğru düzenlemelerle sorunu çözmek mümkün hale getirilebilir.

AK Parti taslak metnini eleştirenler, somut noktalar üzerinden hareket ederlerse daha kolay tartışabiliriz. Mesela, basın hürriyeti hiçbir sebeple sınırlandırılamaz, diyorlarsa bunu tartışalım. Sınırlama olabilir, ama, şu sınırlama sebepleri olamaz, diyorlarsa onu tartışalım. Mesela, milli güvenlik, genel ahlak eleştirenlerin dayandıkları bütün sözleşmelerde var. Hatta birçok anayasada bu iki sebep benimsenmiştir. O zaman başka bir dayanak göstermelerini istemek hakkımızdır.

AK Parti anayasa meselesini en başından beri daha hür ve daha demokratik Türkiye hedefiyle ele almaktadır. Yeni anayasa metninin temel hak ve hürriyetlerle başlatılması, insan onur ve haysiyetine saygının hak ve hürriyetlerin kaynağı olarak esas alınması bu hedefe doğru atılmış ileri somut adımlardır. Basın hürriyeti de 82 Anayasasına göre çok daha hürriyetçi bir anlayışla düzenlenecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Anayasa çalışmaları on aydır sürdüğü halde, basın hürriyeti dâhil birçok temel konuda, bütün partiler hazırladığı halde, kendi teklifini hazırlayıp komisyona sunamayan CHP’nin basit dedikodu hesaplarıyla kamuoyunu yanıltmasına izin vermemek gerekir.

İfrat zıddına inkılab eder. Eleştiriler doğru bilgiye ve gerçeğe dayanmazsa niyetiniz tartışma konusu olur. Bazen haklı eleştirileriniz bile kategorik olarak etkisiz hale gelir. Eleştirin; ama bunu, neyi eleştirdiğinizi, neye göre eleştirdiğinizi bilerek yapın.

* MUSTAFA ŞENTOP- Prof. Dr., AK Parti İstanbul Milletvekili-Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi (YENİ ŞAFAK)

MEDYAGUNDEM

dogan-noel

Alman devletinin hizmetkârı Doğan!

Hürriyet gazetesi ihanet odaklı yayınlarına hızla devam ediyor. Bugün de “İstanbul Lisesi’nde Noel yasağı tartışması” …

gulen13

İdam Feto’yu da Apo’yu da kapsıyor

AK Partili Mustafa Şentop’un açıklamalarına göre; idam cezası Öcalan ve Gülen’i de kapsayabilir. TBMM Anayasa …

candundar4

Can Dündar o tarihte tutuklanmamak için kaçabilir!

AYM’nin Can Dündar’la ilgili skandal kararının ardından gözler yerel mahkemeye çevrildi. Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir