Zekeriya Öz şimdi ne diyecek?
ASLAN DEĞİRMENCİ/HABER 10
İsmi Encümen-i Daniş ile birlikte anılan İsmail Hakkı Karadayı’nın bilgisi dahilinde BÇG çalışmaya başlamıştı.
Emir Karadayı’dan gelince düğmeye ilk basan Çevik Bir olmuştu.
Onu Çetin Doğan’ın talimatları izliyordu.
Cami ve Kur’an kursları teknik takibe alınıyordu.
Din görevlilerinden, camiye gelen bürokratlara kadar hemen herkes fişleniyordu.
Kur’an kurslarına gelen öğrencilerin sayıları çıkartılıyor, aileleri takibe başlanıyordu.
Cami derneklerinin faaliyetleri inceleniyor, bazı dernek başkanlarının siyasi düşünceleri bile fişleme belgelerine not düşülüyordu.
Hatta bu fişlemeler AK Parti iktidara yeni geldiği günlere kadar devam ediyor, bir çok dernek başkanı “Ak Parti’ye” yakın şeklinde fişleniyordu.
Bu belgelere ulaşıp yayınladığımda, paralel medya da topa giriyor “Utanç Belgeleri”, “İrticacı avı” şeklinde haberlere imza atıyordu.
Bir de Ergenekon süreci var.
İddianamedeki imza Zekeriya Öz.
Konu yine fişlemeler…
İddianamede yer alan bilgiler ise 28 Şubat post-modern darbe sürecinde yaşananlardan farksız.
İddianamenin ek klasörlerinde yer alan söz konusu belgeler, 2003 tarihini taşıyor. Kurum içi hazırlanmış evrakların üzerinde ‘kişiye özel’, ‘gizli’ ve ‘ivedi’ ibareleri dikkat çekiyor.
Buna göre Şener Eruygur, İstanbul, İzmir, Adana, Diyarbakır ve Trabzon’un aralarında bulunduğu 21 ilin jandarma komutanlığına örnek çizelge göndererek araştırma yapılmasını istemiş. Çizelgede, ‘caminin kapasitesi’, ‘vakit namazlarına gelen kişi sayısı’, ‘cuma namazlarına gelen kişi sayısı ve doluluk oranı’ şeklinde başlıklar bulunuyor.
Devam edelim..
28 Şubat ve Ergenekon sürecinde yaşanan skandal fişlemeler iddianamelerde ‘suç’ olarak gösterildi. Sadece öyle de değildi. Açık bir İslam karşıtlığı yapılıyordu. Kaldı ki insan hak ve onurunun çiğnenmesi söz konusuydu.
Gelelim bugüne..
Paralelcilere..
Medreseler, camiler ve bazı Kur’an kursları aynı metotlar ile fişlenmiş.
Fişlemeler deşifre olurken, kendi iddianamesinde fişlemeyi suç olarak kabul eden Zekeriya Öz, attığı twit ile insan hak ve onurunun çiğnenmesini açık bir dille savunmuş. Paralelcilerin fişlemelerini haklı çıkartmak adına psikolojik harp taktiklerine soyunan Zekeriya Öz kendi iddianamesini unutmuş.
“Benim hırsızım iyidir, bizimkilere her şey yakışıyor” anlayışıyla ortada kalmış.
Peki paralel medya..
Onun durumu da Zekeriya Öz’den farksız değil.
28 Şubat sürecindeki fişlemeleri eleştiren, Ergenekon fişlemelerini skandal olarak kabul eden paralel medya, milenyum fişlemelerini görmezden gelmiş.
“Binde birini bile tanımıyoruz” derken “Binde bininin” yaptığı fişlemeleri görmezden gelerek, “Binde binine” destek verdiğini ispatlamış.
Postal vesayetçilerinin o dönemdeki tetikçileri PİÇ’tir. Ta ki namluyu kendilerine doğru çevrilene kadar. Müslümanların Ciamaata kaçmaları, sığınmaları için baskı altına alma yöntemleri bizzat her iki tarafın müşterek projesidir. Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Sisi…olaylarını tezgahlayanlar bunlar değil de kimdi? Postal vesayeti yapmadı ya! Postal vesayetinden aldıkları talimatla o operasyonları vatan hainleri yapmıyor muydu? Gözümüzün önüne getirelim. Boğaz köprüsü üzerinde başörtüsü protestosu sırasında, Başörtülü o bayan saldıran vatan haini bugünkü gibi gözlerimin önünde, yalan mı? Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Sisi…vesaire olaylarını bir kez daha gözlerimizin önüne getirelim.