MEDYAGÜNDEM- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün 24 ekranında Sansürsüz Özel’de çarpıcı açıklamalar yaptı. 24 TV Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut moderatörlüğünde, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Star Gazetesi yazarları Fehmi Koru ve Ahmet Kekeç’in sorularını cevaplandıran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özellikle “malum medyaya ilişkin çarpıcı sözler sarfetti.
Ataşehir’de açılışını yaptığı Mimar Sinan Camii ile ilgili “selatin camii” sözü nedeniyle bazı köşe yazarları tarafından eleştiri bombardımanına tutulan Başbakan Erdoğan, o gazetecilere de sözünü esirgemedi.
Başbakan Erdoğan, “Cuma cami haftalık Müslümanların yoğunlaştığı camiler. Bir köşe yazarı yine yazmış bugünlerde. İşte Anadolu yakasında selatin camileri var diyerek padişahların kendi adlarıyla veya hanımlarıyla ilgili yapılmış olan camilerin isimlerini veriyor. Yav Cuma camiini önce öğrenmen lazım. Nerelerdir, nasıldır, bunların özellikleri nedir? Bu konularda muhafazakarlığımızın da içinde bulunduğumuz yapının da demokratlığımızın da gereği olduğu olduğu için bu adımı attık.” dedi.
Yiğit Bulut da Başbakan’dan aldığı pası gole çevirmek için “Söz ettiğiniz o köşe yazısını okumuşsunuz eleştirinizden anlıyorum. Orada devamında şöyle birşey vardı onu da sorayım. Padişahlar kendi sağlıklarında cami yaptırırlardı, Sultan Recep Tayyip Erdoğan Camisi yapıldı gibi bir ima için ne düşünüyorsunuz?” diye sordu.
Başbakan Erdoğan da “Elhamdülillah bizim öyle bir derdimiz yok. Fakiiiirrr Tayyip Erdoğan” diye noktayı koydu.
“Bir köşe yazarı yazmış” diyerek Erdoğan’ın söz ettiği köşe yazarı Fatih Altaylı’dan başkası değildi.
Altaylı bugün Gazete Habertürk’teki köşesinde “Sultan camileri” başlıklı yazısında, “Başbakan Erdoğan, Çamlıca’ya yapılacak camiden söz ederken ‘selatin camii’ tanımlamasını kullandı. Ama aynı cümle içinde iki kez yanıltıldı. Çünkü ‘Anadolu yakasında bir selatin camii yok’ dedi ve Çamlıca’ya yapacakları caminin bir selatin camii olacağını söyledi. Başbakan’a bu konuşmayı hazırlayanlar ne der bilmiyorum ama ortada çok vahim iki hata var. Birincisi ‘selatin camii’ tabirini kullanmaları. ‘Selatin’ ‘sultan’ın çoğuludur. ‘Sultanlar’ demektir. ‘Selatin camileri’ de ‘Sultanların yaptırdığı camiler’ demektir. Bugün ortada bir sultan olmadığına göre, bir sultan camii yapılması mümkün değildir.” diye yazdı.
Altaylı bir de Asya yakasındaki selatin camilerini şöyle saydı:
“İstanbul’un Asya yakasında tam 4 adet ‘selatin camii’ vardır. Bunlar Fatih, Beyazıt, Süleymaniye, Selimiye veya Sultanahmet camileri kadar büyük ve görkemli olmasalar da selatin camileridir. Beykoz Camii, Sultan 3. Mustafa tarafından yaptırılmış bir selatin camiidir. Keza Üsküdar Ayazma Camii de aynı sultan tarafından yaptırılmıştır. Kadıköy İskele Camii de, yine 3. Mustafa’nın şehre armağan ettiği bir camidir. Hadi bunları bilmiyorsunuz… Beylerbeyi Camii’nin Sultan 1. Abdülhamid tarafından yaptırıldığını da mı bilmiyorsunuz diye sormak isterim bu metni yazanlara.”
Başbakan Erdoğan isim vermeden Altaylı’ya çakmış oldu.
İŞTE ERDOĞAN’IN SORULARA VERDİĞİ CEVAPLAR:
Yiğit Bulut: Sokakta en çok sorulan soru Suriye meselesi. Sokakta Suriye’de Kürt devleti kuruluyor şeklinde konuşuluyor…
Erdoğan: Suriye’deki gelişmeler bizim arzu etmediğimiz gelişmeler. Yaklaşık 900 kilometrelik sınırımızın olduğu kardeş bir ülke. Göreve geldiğim ilk anda aile samimiyet gösterdiğim bir ülke. Geçmişte olan sıkıntıları kenara koyup yeni bir süreç başlattık. Fakat 8-9 yıl boyunca konuştuklarımız aramızda kaldı. Tabi ki Tunus’ta başlayan süreç burada da kendini gösterdi. Bizim 2011 yılında Asi nehrinde temel atma töreninde yaklaşık 3 saat konuştuk. Kendileri de buna hak vermiyor değillerdi. Onlara söyledik siz ön alın. Sadece bir Baas rejimi ile ülkeyi yönetmeyin. Halk kendi iradesini temsil eden partilere oy versin. Şam’da halkın size büyük ilgisi var, sizin bir ayrı özelliğiniz de var kendiniz Nusayri eşiniz Sünni dedim. Gelin bu sıkıntıları aşmak için adım atın dedim. Ne yazık ki Suriye bunu yapamadı. En son olarak Sayın Davutoğlu’nu gönderdim. En ufak bir adım daha atılmadı. Ve beklenen gün geldi ve iş orada patladı. Esed artık bu işin yönetimini kaybetmiş durumda. Şu anda muhalifler ülkede duruma hakim. Maalesef bir kesim medya Esad’ın Kürtler’e teslim edip bıraktığı yerler için Kuzey Kürdistan başlığı atıyorlar. Suriye’nin kuzeyi tabi ki hassas. Bizim PKK’nın kolu ile PYD’nin bir yapılanması var orada. Bu bizim hassas noktalarımız arasında. Bizim bu oluşuma eyvallah diyeceğimiz yok. Barzani ile de bu durumu görüştük.
Karaalioğlu: Siz “ Suriye’de bir kadastro çalışmasına izin vermeyiz” dediniz. Bunu biraz açar mısınız?
Erdoğan: Şuan da bizim hassasiyetimiz Suriye’nin bölünmesini istemiyoruz. Aynı şeyi Irak için de söyledik. Suriye bölünmeye giderse orada mezhep çatışması meydana gelir. Böyle bir mezhep çatışması etnik çatışmadan farklı bir noktaya gider ki, bu da Suriye için çok kötü olur. Çok daha önemli bir konu ise Kuzey’de oluşabilecek yapı bir terör yapısı oluşuyor demek.
Koru: Sıcak bakmamak ne demek?
Erdoğan: Kuzeyde böyle bir yapılanmaya muhalif güçler sıcak bakmıyor, biz de onları destekleriz.
Kekeç: Kuzey Irak Kürtleri, İran Kürtleri ve Suriye Kürtleri için gelecek planları kuruluyor. Bu durumun Türkiye’yi zora sokacağı söyleniyor. Bu üç ülkedeki organik yapılanma nedir, Türkiye buna nasıl bakıyor? Bu durum Türkiye için sıkıntı yaratır mı?
Erdoğan: Türkiye’nin kendi bünyesinde sıkıntı oluşturacak bir terör eyleminin yapısı bir yerde oluşuyorsa biz oraya müdahale ederiz. Biz kendi iç huzurumuzu tehdit eden adıma eyvallah demeyiz. Bu konuda adımlar atıyoruz. Önümüzdeki hafta Dışişleri Bakanımı Kuzey Irak’a yolluyorum. Verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğini kendilerine söyleyeceğiz. Kürt varlığı yok edilsin gibi bir endişemiz yok. Çünkü biz kardeşiz.
Şimdi Suriye’ye gönderilen teröristler ağırlıklı olarak Suriyeli. Şu ifade çok çirkin “Biz Kuzey Irak’ta bunlara eğitim verdik” bu işin seyrinin başka yere gittiğini gösteriyor.
Karaalioğlu: Esed’den bahsederken dili geçmiş zaman kullanıyorsunuz. Esed’in gideceğini öngörüyorsunuz. Bu işin bu kadar uzayacağını düşünmüşmüydünüz?
Erdoğan: Bu iş için bir takvim koyulamaz. Sürecin içinde olmadığınız için takvim koyamazsınız. Bizim tek isteğimiz, Suriye’deki kardeşlerimizin huzura ulaşması. Halep’ten gelen büyükelçimiz Halep’ten Türkiye’ye kadar kontrolün muhaliflerin elinde olduğunu söyledi. Esed Şam’a çekiliyor. Kuzeyi de terör örgütüne teslim etmiş. Ortada böyle bir yapı var. Bu ne kadar sürer kestirmek mümkün değil.
Bulut: Terör örgütünün olduğu yerlerden Türkiye’ye taciz olursa sıcak takip olur mu?
Erdoğan: Tabi ki olur. Bu sizin en doğal hakkınızdır. Biz aynı şeyi Kuzey Irak’ta da yapıyoruz. Bizim oralara gidişimize oradaki yönetim bir şey diyemiyor.
Koru: Suriye Türkiye’nin müdahalesini bekler gibi davranıyor. Suriye asıllı PKK’lıların öne çıkarılması, en son kimyasal tehtidinde bulunmaları. Uçak düşürülmesi konusu var. Suriye Türkiye’nin sıcak savaşa çekimlisini mi istiyor. Suriye’nin bundan nasıl bir karı olabilir? Dünya bu konu için nasıl bir çözüm üretebilir?
Erdoğan: Bu tahrikin farkındayız. En son Amanoslar’da bunu bölgesel olarak yapıyorlardı ama şimdi kuzeyi tamamen onlara teslim ettiler. Bizim burada bazı şeylere sıcak yaklaşmamız mümkün değil. PKK ve PYD yapılanmasını kabul edemeyiz. Bize yönelik bir uygulama karşılığını mutlaka bulacaktır. Bizim Suriye yönetiminden öte halka karşı sorumluluklarımız var. Kamışlı ve Afrin bölgesinde ki yapılanma Türkiye’yi rahatsız etmektedir.
Karaalioğlu: Eski bir dosttan bahdesiyorsunuz Beşar Esad. Beşar Esad’ın sonunu hafifletmek adına bir şey söylemek istermisiniz?
Erdoğan: Şu an artık bu nokta bitti. İran bile ümidini kesti. Ruslar da farklı mesajlar vermiyorlar.
Koru: Uluslar arası camia nasıl bir formül ele alabilir?
Erdoğan: İslam İşbirliği teşkilatı ve Arap Ligi önemli görevler üstlenmeli. Yıkılmış bir ülkenin kalkındırılmasına Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı katkı sunabilir. Yakında bir liderler zirvesi yapılacak. Batı yaklaşımda bazı şeyler ortaya sunuyor. Birleşmiş Milletler 7. Madde öne sürülsün denildi. Çin daha önceden biz veto etmeyeceğiz demişti ama Çin burada sözünden döndü. Benim ilk olarak İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi harekete geçmeli.
Bulut: Burada 20 bin ölü ama basının bir bölümü Erdoğan mezhepten dolayı bu ülkeyi yıkmak istiyor diyorlar.
Erdoğan: Bizim dinimizin mezhep yönünde bir emri yok. Bizim dinimiz bir insanın ölümünü yasaklıyor, biz buna nasıl eyvallah deriz. Biz orada zalim bir yönetimin karşısındayız. Bizim orada verdiğimiz desteklerde orada mezhep ayrımı gözetmedik.
Bulut: Star Gazetesi bir müjde verdi. Sizin talimatınızla harç alınmayacağını söyledi. Türkiye için çok büyük bir para değil.
Erdoğan: Çok değil ha… Ben buna biraz tersten yaklaşımda bulunayım. Bu konuyla ilgili haberler gazetelerde yazılınca. Bazı köşe yazarları en sonunda öğrencilerin haklılığı ortaya çıktı diye yazıldı. Eğer bunu Tayyip Erdoğan yaparsa farklı, Ahmet Yılmaz yaparsa farklı şeklinde yaklaşımlar var. Biz bunu bakanlar kurulunda konuştuk. Bunun bize maliyeti 1.2 katrilyon. Biz bunu zaten kredi olarak öğrencilere zaten veriyorduk. Biz bunu tamamen kaldıralım istedik. Üzerimizde bir yük oluşturacak ama daha fazla çalışıp bunu halledeceğiz. Önümüzdeki dönemde harç almamayı düşünüyoruz. Burs ve kredileri sürdüreceğiz. Tabi yine bazı malum çevreler bu sefer başka pankartlar açacaklar, farklı amaçla yumurta atmaya devam edecekler.
Koru: Sanki öğrencilerin cezaevine düşmesinden rahatsız olduğunuzu hissediyorum KCK davasından 13 tıp öğrencisi şiddete karışmadığı halde içerde. Siz de gençtiniz. Cezaevinde olan gazeteciler de var.
Erdoğan: Bazı gerçekleri görmemiz lazım. Üniversiteli öğrenci katil olur mu? Olur. Teröre karışır mı? Karışır. Ben 80 öncesinde aylarca okula gidemedim. İki karşı grup bizi tehdit ediyorlardı. Biz en iyisi gitmeyelim diyorduk. Biz üniversitelerin aynı duruma düşmek istemiyoruz. Biz bilim kurulunu topluyoruz, bu toplantıda geliyorlar taşlarla, yumurtalarla… Bunlara eyvallah mı diyeceksiniz. Burada bakanlar var rektörler var. Siz orada toplantının yapıldığı yere taşlarla saldırıyorsunuz. Siz bunlara öğrenci mi diyorsunuz? Bunlara karşı emniyetin alması gereken tedbirler var. Güvenlik güçleri buna seyirci kalırsa ben de onlara neden görevini yapmıyorsun derim.
Kekeç: Harçları kaldıracağım dediğinize göre, harç protestosu için tutuklanan öğrenciler için af çıkaracak mısınız?
Erdoğan: Harç protestosu için tutuklandıklarını düşünmüyorum. Sadece bu ise ben burada sizinle aynı yerde dururum, ama ben inanıyorum ki onların dosyasında farklı şeyler var. Benim önüme geldiğinde bu tarz dosyalar şaşırıp kalıyorum. Bazı devlet memurları için öyle dosyalar geliyor ki… Mesela gazetecilerden bahsediyorsunuz. Basın kartı almak çok zor değil. Bunların terör örgütüyle bağlantıları var. Siz bu terör örgütüne yönelik bağlantılarınız var sizin sıfatınızda gazeteci yazıyor. Siz içeri girmeyecek misiniz? Bazı gazetecilerin de hükümeti devirmek istediği belgelerle ortada. Dosyalarına şahit olduklarımla ilgili konuşuyorum, onları gördüğümde şoklara girdim.
Karaalioğlu: Yeni bir Türkiye kuruluyor. Son zamanlarda sizden kaynaklı bazı adımlar atıldı. İmam Hatipler üzerindeki yasakların kaldırılması, Çamlıca’ya cami yapılması. Türkiye muhafazkarlaşıyor diyorlar. Siz nasıl bir Türkiye istiyorsunuz?
Erdoğan: Bizim hedefimiz belli 2023’te ilk 10’un içinde olan bir Türkiye. Bu yazıları yazan köşe yazarlarının hakaretleri hiçbir başbakana yapılmadı. Yargıda buna bir şey uydurdu. Siz siyasetçisiniz bunlara katlanacaksınız. Mesela imam hatip meselesi, buradaki konu sadece imam hatip sorunu değil. Meslek liselerinin tamamını kapsayan bir konu bu. Biz bunu gerilim olmasın diye 9 sene sonra düzelttik. İnsanlar nerede okumak istiyorsa önünü kesmeyin istediği yerde okusun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 79 senede yapılanlara bakın, bir de bizim 9 senede yaptıklarımıza bakın… Bir diğer konu şu muhafazakarlık meselesi. Biz zaten ortaya muhafazakar kimliğimizle çıktık. Bugün Konya’da 3 bin cami var, İstanbul’da 3 bin 300 cami var. Mimar Sinan Cami’ni inşa etiğimiz yerde bugüne kadar bir tane cami yoktu. Buranın 100 bin insan yaşıyor. Cuma cami haftalık Müslümanların yoğunlaştığı camiler. Bir köşe yazarı yazmış Anadolu yakasında Selahattin camileri var diye. Önce şunu öğrenmeleri lazım Cuma camileri nelerdir. Biz bunun için Mimar Sinan Cami’ni yaptık. Çamlıca Cami’yle ilgili beni üzen nokta şu. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede cami ihtiyacımız yoktur demek mümkün değil. Mimar Sinan Cami’ni biz yapmadık, hayırseverler yaptı. Aynı şekilde Çamlıca için de derneği arayıp bağışta bulunanlar var. Biz bu camiyle ilgili yarışma açtık. En güzel eseri kim yaparsa onu oraya yapacağız. Oradaki antenleri ve televizyon kulesini yıkacağız. Yine oraya bir yarışmayla kule yapacağız. Bütün vericeleri tek kulede toplayacağız. Bunun içinde gözetleme kuleleri, anfi tiyatro olacak.
Bulut: Bira tartışmasına ne diyeceksiniz?
Erdoğan: Bu tartışmanın içerisinde olan medya mensupları işin içini bilmiyorlar. Bu üniversitede yapılan toplantıyla ilgili bir çalışma ama ilginç olan şey şu buradaki restoranlar tütün alkol satışına yönelik izin almışlar. Bir üniversitenin içinde alkol satılabilir mi? Böyle bir müsadeyi nasıl verirler. Öğrenci oraya gelip alkol alıp kafayı mı bulacak, ilmi alıp kendini mi bulacak. Bizim meyhane falan da kapattığımız yok. Ben de oradaki yönetimle ilgili olanları aradım ve onları uyardım. Onlar da bu işin farkında olmadığını söylediler. Ben burada Anayasa’yı açıyorum ve oradan size okuyorum: 58. Madde Devlet gençlerimizin Atatürk İnkılapları doğrultusunda yetişmeleri konusunda önlemleri alır, alkol ve benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için gerekli tedbirleri alır. Şimdi bu burada dururken bu köşe yazarları bunu nasıl savunur. Bunlar gençliğimizin alkolik olmasını istiyorlar. Biz kürtajı yasaklamıyoruz ki kürtajı belli kıstaslar içine sokuyoruz. Bunu bugün ABD yapıyorsa Vatikan yapıyorsa biz de bunu yapıyoruz. Annenin canını düşüneceksin ama annenin evladı olan cenini katledeceksiniz. Sezeryan konusunda özel hasteneler yüzde 90 oranında sezaryen yapıyor. Doktor kardeşlerim bu konuda kusura bakmasınlar, burada bir kolaycılık ve maddi menfaat var. Kadıncağız geliyor, en kritik noktada burada sıkıntı var çocuk ölebilir diyorlar o da kabul ediyor. Bu bir yönüyle nüfus planlamasının da adıdır. Sezaryenle doğum 4’te olur 5’te olur ama bunu hep sakladılar. Bu milletin nüfusunun yaşlanmasını istiyorlar. Bu ülkeyi çökertmek için. Biz gücümüzü genç nüfustan alıyoruz. Eğer böyle giderse yaş ortalamamız yükseliyor.
Koru: Milliyetçi bazı mesajların da sizin tarafınızdan veriliyor olması, sizin ittifaklarınızın çökmesi nedeniyle yeni ittifaklar bulmayı düşündüğünüz nedeniyle verdiğinizi söylüyorlar.
Erdoğan: Bizim en büyük ittifakımız Türk milletidir. Kamuoyu araştırmalarında bizim desteğimiz yüzde 51’le 55 arasında değişiyor. Muhalefetin durumu da seçimdeki dönemiyle aynı. Bizim muhafazakar kesimdeki herkesle yolumuza devam etmek gibi bir niyetimiz var. Sağın da solun da merkeze yakın olanlara kapımız hep açık. Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik asla bir hesabımız söz konusu değil. İlerde o tarih geldiğinde partimiz de kendi adayını çıkaracaktır.
Kekeç: Hükümetinize yönelik eleştiriler var. Eleştirilerden bir tanesi sizinle ittifakı bozduğu söylenen çevrelerle ilgili. AK Parti kurulduğunda AB’ye önem veriyordu ama bu hedeften uzaklaştı siz buna katılıyor musunuz?
Erdoğan: Bunu kabul etmiyorum. Biz Avrupa Birliği Bakanlığı kurduk. Bakanımız Avrupa’yı fellik fellik dolaşıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Merkel bizim katılım sürecimizi acımasızca baltaladı. Ben onların olduğu döneme kadar toplantılara katıldım ama artık katılmıyorum. Bizi sürekli hendek atlatıyorlar. Konuştuğumuzda kendilerini savunamıyorlar. Şu anda bütün fasılların hepsi bizde hazır. Avrupa Birliği müktesabatına uymayan bir çok ülke var. Mesela bunlardan biri Güney Kıbrıs. Orada bir yeşil hat var buna rağmen onları oraya alamazsınız.
Bulut: 2023’te AB kalır mı?
Erdoğan: Avrupa’nın hali şu an ortada. İspanya’nın Yunanistan’ın durumu ortada.
Kekeç: Ekonomik olarak Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye entegrasyonu olabilir mi?
Erdoğan: Biraz daha rakamların yükselmesi lazım. Ben geçen Rusya ziyaretimde Putin’e latife yaptım. “Zaman zaman bana takılıyorsun ‘AB’de ne işin var’ diye” Ben de ona “Şangay 5’lisine katılalım “ dedim, orada kahkahalar atıldı. Ben sürekli bu mesajı veriyorum. Artık Avrupa bizi farklı arayışlara sokmaya çalışıyor.
murat bardakçının geçen haftaki programını izleseymiş “dan gga lak lak”. sultan camileri ne imiş öğrenirdi.yazık bu fatih altaylıya doğan medya bi yandan çakıyo millet iradesi b i yandan bunlara.