‘Yeni bir burjuvazi doğuyor’ yalanı
Birkaç gün önce bir gazetede büyük bir oyunun ilk adımlarına dair birkaç kareyi gördük. İki aile seçilmiş, o insanların iyi niyetlerinden yararlanılarak “sentez habercilik yapıyoruz” görüntüsü altında psikolojik bir harekatın girişi ortaya konmuştu… Amaç ne kadar “barış içinde yaşıyoruz” havası içine saklanmış olsa bile, Türkiye’nin “sermaye yapısını” özellikle “Bizans’ın” yani İstanbul surları içinde küresel sistemin türetmesi sermayenin, 1946-2004 arası Anadolu’ya oynadığı oyunları bilenler için, hedef çok açık, mesaj netti; Türkiye uyan, her şey değişiyor!
Sevgili dostlar, bu ülkenin 1946-2004 arasındaki en büyük sorunu “dışarıdan ekilen tohumlar” ile türeyen “burjuvanın”, finans-ekonomi-üretim(montaj)-medya gibi ana alanlarda kontrolü elinde tutması ve Anadolu kökenli sermaye halkalarını “bayilik” sistemi tahakkümü ile kontrol etmesiydi. Daha açık yazayım; “burjuva devrimi” montaj bantları üzerinde kurulurken, “dış odakların” eski kalıplarını alarak onların taşeronu olanlar “Anadolu sermayesini de kendi taşeronları” haline getirdiler. Bu yapılanma içinde “İnönü mantığıyla idare edilen” bir bankadan kredi alıp, Bizans sermayesinin montaj ürünlerinin “bayi uzantısı” olanlar, hayatlarını “banka müdürünün” verdiği istihbarat-açtığı hareket alanı ve üzerilerine binen borçlar içinde geçirdiler. Bu döngüye eklenen “darbe-devalüasyon” kurgusu ve kontrol altında tutulan medya ile “pompalanan krizler-darbeler”, bu ülkenin gerçek insan dokusunun öne çıkmasına izin vermedi…
Yapı böyle olunca kurulan Hükümetler ve başa gelenler de ister seçilmiş-ister atanmış olsun bu fabrikanın ürünüydüler. Geriye dönüp düşünelim; hangi başbakan 2004 öncesi bu “bayi-banka-medya” krallığına biat etmedi veya zorla ettirilmedi. Etmeyenler oldu, onlar da 1960 darbesinde yaşandığı gibi “küresel planlar” eşliğinde bertaraf edildiler. Bir not düşmek isterim; Menderes’in asılmasının en önemli sebebi İş Bankası’nı Ruslara satmak için bir çalışma yaptırması ve Temmuz ayında bu satış için Moskova’da görüşme randevuları olmasıydı… Ne oldu? Banka-Bayi-Medya dinamiği varlığını korumak ve küresel düzenin menfaatlerini savunmak adına gerekli kışkırtmaları yaparak ülkenin kaderiyle oynadı…
Sonuç: 1946 yılında başlayan “küresel-yerel ele geçirme-işgal”, 2001 krizi ile Türkiye’yi tam olarak teslim alırken, bu yapıyı kurgulayanların kafasında şu vardı; artık tam olarak kontrolümüz altında! Bu yolda Ecevit’in hastanede “esir edilmesinden” Derviş’in parti kurmasına kadar birçok alt dinamik zorlandı. Ama hesaba katmadıkları bir ana gerçek vardı; Türk Halkı! Bugün o gazetelerde gördüğünüz ve altına “yeni burjuva” manşetlerini attıran amaç da işte 2004 sonrası yarım kalan-bozulan bu büyük planın devamı! Türkiye’nin 2004 sonrası kontrolünü kaybeden “Küresel yapının montaj türetmesi Bizans sermayesi ve medyası”, şimdi yeniden nasıl “bölerim, korkuturum, kontrolü ele alırım” derdinde!
Son söz: Son dönemde belli medya yapılanmaları tarafından pompalanan, yerleştirmeye çalışılan “Türkiye’de sermaye dokusu değişiyor” korkusuna bir de bu pencereden bakın, çok farklı, korkunç hatta geçmişe dönük “kabul edilemeyecek” detaylar göreceksiniz!
Windows’lu PAD ihanet olur
Fatih Projesi bugüne kadar gerçekleştirilecek en önemli hamlelerden biri olacak. Dünya “acaba ne olacak” diye bakarken, Türk gençliği dijital çağa akıllı tahtaların da katıldığı bir yapıda hızlı bir geçiş yapacak. Bu noktada Windows gibi sistemlerin “açık kapılar” içerdiği ve yerine TÜBİTAK tarafından geliştirilen PARDUS gibi milli sistemlerin kullanılmasını savunan biri olarak şu notu düşmek istiyorum; Türkiye’de kendini bizlere “milli” diye yutturan montaj şirketleri var ve bu arkadaşlar maalesef Fatih projesini de sabote etmek ve “milli görünüm” altında “montaj-Windows” çizgisinde bitirmek için uğraşıyorlar! Türkiye lütfen DİKKAT! Konu derin araştırmaya ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğim! Windows’lu PAD hazırlığı içinde olup bunu Devlet’e yediririm hazırlığı içinde olan “montaj krallarına da” bir uyarı; zorlu bir yoldasınız, niyet bile etmeyin, evdeki bulgurdan da olursunuz!