MEDYAGUNDEM.COM- Akşam gazetesi yazarı Kayahan Uygur Türkiye’nin “one minute”tan bu yana nasıl bir darbe girişimleriyle karşı karşıya kaldığının kronolojisini yazdı. Öyle bir kronoloji ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbelerin teorisyeni İttihatçı Parvüs’ü anmasıyla verdiği “ABD ve İsrail’in emrindeyiz” mesajını da, Gezi kalkışmasının bir CIA ve sivil toplum operasyonu darbe girişimi olduğunu da, Derviş Vahdeti gibi sahte bir hoca ile 17 Aralık komplosunu da ancak Uygur’un yazısıyla anlayabilirsiniz.
Bakın Türkiye’de birileri nasıl “turuncu devrim” hesapları yapmış ve Kılıçdaroğlu bu operasyonun nasıl bir elemanı olmuş:
GEZİ KALKIŞMASI BİR DARBE GİRİŞİMİDİR
Gezi kalkışması ‘turuncu devrim’ denilen ve kimi başarılı, kimi başarısız darbe girişimleri serisi içindedir. ABD’ye kafa tutan hükümetler ‘turuncu devrim’lere hedef olmuşlardır. Gizli ve açık Geziciler bunu reddediyor, sosyal nedenler üzerinde duruyorlar. Elbette suçüstü yakalanan katilin bile ‘sosyal nedenler ve tahrik sonucu vurdum’ şeklindeki savunmasında bir haklılık payı olabilir ama ‘Gezi’nin bir turuncu darbe girişimi’ olduğu da ortadadır.
TURUNCU DEVRİMLER BİR CIA VE ONA BAĞLI SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İŞİDİR
‘Turuncu devrimlerin’ CIA ve ona bağlı yarı sivil toplum kuruluşları tarafından tertiplendiğini bizzat Geziciler başka ülkeler için söylemişlerdi. Sıra Türkiye’ye gelince mi durum değişti? Aynı çevreler, 31 Mart 1909 ayaklanmasını ‘İngiliz yanlısı gerici hareket’ olarak nitelerler. Peki 31 Mayıs 2013 gerici ayaklanması ne yanlısı?
KILIÇDAROĞLU’NA PARVÜS’TEN SÖZ ETTİRENLER “ABD VE İSRAİL’İN EMRİNDEYİZ” MESAJI VERDİLER
Gezi’nin dış desteğini teknik olarak kanıtlamak bu konuda yetkili olanların işi. Gezi’den iki hafta önce İstanbul’da altyapı oluşturan BBC ve CNN kahin miydi? Batı Avrupa’da ‘ispiyon olarak bilinen onlarca ‘solcu’ görünümlü Türkiyeli’nin Yeşilköy’den giriş yapması da tabii ki uzmanları ilgilendiren bir konu. Ama siyasal ve ideolojik boyutlar daha önemli. Anımsayalım: 29 Ocak 2009 tarihinde Erdoğan’ın ünlü ‘One Minute’ çıkışı oldu. Tam iki ay sonra CHP yerel seçimlerde İstanbul’da sürpriz bir aday gösterdi. 3 Ekim 2009’da Ak Parti kongresinde Başbakan Türk büyüklerinden söz etti. O tarihte Erdoğan’a muhatap olmaması gereken Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu ortaya atıldı, İttihat-ve Terakki ideoloğu İsrail Parvüs’ü Türk büyüğü olarak andı.
Bu bir tesadüf veya gaf değildi. İşin gerçeği şu ki, Parvüs bugün adına ‘Turuncu devrim’ denilen darbelerin tarihteki teorisyeniydi. Kılıçdaroğlu’na Parvüs’ten söz ettirenler belirli yerlere ‘ABD ve İsrail’in emrindeyiz, turuncu devrim yolunda omuz omuza’ mesajını verdiler.
‘İsrail Parvüs büyüğümüzdür’ demek ‘yeni CHP’ye Turuncu başkan’ önermekti.
PARVÜS’ÜN DARBE TEORİSİ
Parvüs’ün darbe teorisi nedir? Despotik ülkede hoşnutsuzluklar çoğalır (siz onu kapitalin işine gelmeyen ülke anlayın). Sermaye hareketleri veya bölgesel bir savaşla kriz teşvik edilir. İş aleminin en dışa açık kesimleriyle solcular ittifak yapar. Çeşitli azınlık grupların, hatta milliyetçilerin değişim özlemi istismar edilir. Ancak zamanın iyi seçilmesi gerekir. Her değişik grubun ayrı hoşnutsuzluk endeksi vardır. Bunların kesiştiği optimal bir nokta bulunur ki buna momentum denir. O nokta gelince meydanlarda toplanılır, kitlesel şiddet pasif direniş olarak gösterilir. Ülke bloke edilir. Hayat durur. Büyük paralarla basın-yayın-propaganda seferber edilir. Genel siyasal grev havası yaratılır. Küresel sermaye, darbeci güçlere ümit verir ve netice alınır.
Parvüs küresel sermayenin darbe uzmanı olarak Rusya’da 1905 ayaklanmasında ortaya attığı tezlerle, azgın azınlığın ayaklanma yoluyla iktidarı nasıl alabileceğini planlamıştır. Nitekim aynı yıl yaşanan Rus-Japon savaşında Japonya’yı büyük ABD bankaları finanse etmiştir. Bu bankaların sahipleri arasında Troçki’nin birincisinden boşanmadan evlendiği ikinci karısı Natalya Sedova’nın ailesi de vardır.
KILIÇDAROĞLU’NUN PARVÜS’TEN SÖZ ETMESİNDEN 7 AY SONRA BAYKAL KASETİ ÇIKTI
Parvüs’ün öğrencisi Troçki (bkz. ‘Hayatım’, Troçki), darbe teorilerini geliştirmiştir. Devrim yerine ‘darbe’ sözcüğünü kullanan ben değilim, bizzat kendisidir. Troçki, 1924’de Bolşevik Radek’le olan Parvüs tartışmalarında ‘darbe’ terimini kullanır. Stalin, Troçki’nin bir Parvüsçü olduğunu vurgular, 17.12.1924 tarihli makalesinde ikisinin de küresel sermayenin hizmetinde olduğu saptamasını yapar.
Kronolojiye devam: Kılıçdaroğlu’nun Parvüs’ten söz etmesinden 7 ay sonra Baykal kaseti çıkar ve Kemal Bey Genel Başkan olur. Bundan güç alan İsrail, aynı ayın 31’inde Mavi Marmara vahşetine girişir. Türkiye yine boyun eğmeyince, Mavi Marmara’nın üçüncü yıldönümü olan 31 Mayıs 2013’de de Gezi darbesi tezgahlanır.
AJAN PROVOKATÖR DERVİŞ VAHDETİ GİBİ SAHTE BİR HOCA DA 17 ARALIK’TA DEVREYE SOKULDU
Burası Türkiye. Turuncu darbeye geçit verilmemiştir. Küresel sermaye bunun üzerine 31 Mart ayaklanmasındaki ajan provokatör Derviş Vahdeti gibi sahte bir hocayı 17 Aralık’ta devreye sokmuştur. Ama 30 Mart 2014’de cevabını almıştır. Momentum tarih olmuştur.