Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu’nun “Bu kaçıncı düşen Skorsky!” başlıklı yazısı şöyle:
Bu kaçıncı düşen Skorsky helikopter?
Bu kaçıncı kaza?
“Kaza” açıklaması yapılan olay?
Sorduğumuza bakmayın..
Bugüne kadar kaç Skorsky helikopterin düştüğü, tabii ki biliniyor..
23 yılda, TSK’nın kullanımındaki 20 Skorsky helikopter düşmüş..
100’den fazla şehit var..
Olayların hepsinin ardından, hemen açıklama yapılıyor.
“Geniş açıklama, etraflıca araştırmadan sonra yapılacak..”
Ancak o geniş açıklama, bir türlü yapılamıyor..
Bir sene. İki sene.. Üç sene.. Beş sene.. On sene geçiyor..
Ancak sıhhatli bir açıklama yapılamıyor..
Yakın tarihlerdeki kazaları, incelemeler tamamlanmadığı için kenarda tutalım.
1990’lı yıllardakine bakalım..
1993.
1994..
1995..
Hemen her yıl, iki üç kaza var..
Ama kazaların sebepleri hakkında..
Net açıklamalar yok.
Bu kazaların
“Etraflı incelemeleri sonrasında yapılacağı açıklanan sonuçları” ne oldu?
Helikopterin imalatında mı acaba bir sıkıntı var?
Kullanımında mı?
Programlarında mı?
•
Dışa bağımlı savunma sanayiinin sonucu işte bu..
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca, “Milli savunma sanayii” dediğinde birileri gülüyordu..
Dışarıya bağımlılığın sonuçlarını, yıllardır bire bir gördüğümüz halde..
Gerekli atılımı bir türlü yapamadık.
Konunun önemini idrak edemedik.
Bırakın milli savunma sanayii için gerekli adımları atmak..
Yaşanan kazaların sebeplerini bile..
Ciddi şekilde araştırıp, tespit edemiyoruz.
Kazanın gerçek sebeplerini bile bulamıyoruz.
Kazaların üzerinden yıllar geçiyor.
Yine sebeplerini öğrenemiyoruz..
Her kaza sonrasında..
Helikopterin imalatçı şirketinin teknik uzmanları geliyor..
İncelemeleri yapıyorlar..
Gidiyorlar.
Yıllar sonra raporlarını yolluyorlarsa da..
Türk kamuoyu, “fikri takip” eksikliğinden dolayı..
Gerçeği öğrenemiyor..
Kaldı ki..
İmalatçı şirketin ne açıklama yapmasını bekliyoruz ki?
“Bizde bir hata olmuş. Kusura bakmayın. Bir daha olmaz. Yine siz bizim helikopterlerimizi almaya, kullanmaya devam edin” demelerini mi?
Tabii ki kendilerini aklayacak bir rapor ile, olayı örtbas edecekler..
Ediyorlar da zaten..
Bir kaza olur. Anlarız.
İki olur anlarız.
Bu kadar yoğun yaşanan kazaların, mantıklı bir izahı yapılması gerekmez mi?
•
Benim en çok dikkatimi çeken Skorsky kazalarından birisi de..
17 Aralık darbesinin yapıldığı gün yaşanan kaza.
17 Aralık 2013’te, Türkiye darbe amaçlı polis operasyonları ile uyandığı gün..
Herkesin dikkati paralel yapının operasyonlarına kilitlenmiş iken..
Ankara Gölbaşı’nda, elektrik tellerine takılan bir Skorsky helikopterimiz düşüyor.
4 subay şehit oluyor..
O günün gündeminde..
Bu konuya yeterince eğilinmiyor.
Bir anlamda, üstü kolaycacık örtülüyor..
O gün ilk aklıma gelen, “Paralel yapı operasyonu ile, düşen helikopterin bir bağı var mı?” sorusu idi..
Tatmin edici bir cevaba ulaşamamıştık..
Daha sonrasında da..
Bu konuya kimse eğilmedi..
Kaldı ki..
Elektrik tellerine çarparak düştüğü açıklanan tek Skorsky helikopter olayı da, Gölbaşı’nda 17 Aralık darbe girişimi gününde düşen helikopter değildi..
Daha eski tarihlerde, aynı sebeple düşen Skorsky helikopterler de var..
“Elektrik tellerine takılarak düşme”; ne kadar masum bir gerekçe değil mi?
“Senin pilotun kusurlu kardeşim” diye bas bas bağıran bir gerekçe..
“Bizim helikopterimizde hiçbir kusur yok” diyen bir gerekçe..
İyi de..
“Elektrik tellerine takılma” gerekçesi doğru olsa bile..
Bunun öncesinde dışardan bir müdahale olamaz mı?
Bu ihtimali dışlayan elimizde somut veriler var mı?
Önceki benzer kazalarda, bu konudaki soru işaretlerini cevaplayacak nitelikte, yeterli raporlar alındı mı?
Helikopterlerin yazılımları ile ilgili, hangi araştırmalar yapıldı?
Sadece imalatçı şirketlerin raporları ile mi yetinildi?
Yoksa güvenilir Türk uzmanların, ayrıntılı raporları da alındı mı?
Sorular, sorular getiriyor..
Ama cevaplarını bulamıyoruz..
•
Umarım ki, bu son olay, bizim için bir uyanış vesilesi olur..
Bayram günü yaşanan acı olay sebebi ile..
Kendimize gelip..
Gavurun helikopteri ile, “savunma görevi”nin yürütülemeyeceğini anlarız..
Muavenet gemisini vuran elin gavuruna güvenilmeyeceğini öğreniriz..
Gereğini yaparız..
