İzmir merkezli “Paralel Devlet Yapılanması” operasyonuna konu olan “askeri gizli bilgi ve belge bulundurma” davasının sanık avukatlarından Ergün, “Casusluk dosyası en vahşi ve ahlaksız dosyaydı” dedi.
İzmir merkezli 18 ildeki operasyona konu olan Paralel Devlet Yapılanması’nın Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki mensuplarını öne çıkarmak için, terfi sıralamasındaki rakiplerine yönelik sahte deliller oluşturarak kumpas kurmasıyla ilgili “askeri gizli bilgi ve belge bulundurma” davasının sanık avukatlarından Murat Ergün, “Casusluk dosyası, en vahşi ve ahlaksız dosyaydı” değerlendirmesinde bulundu.
“Casusluk dosyası, en vahşi ve ahlaksız dosyaydı” değerlendirmesinde bulunan Ergün, şöyle konuştu:
“Bu dosyadaki hukuksuzluklar, önceki hukuksuzlukların verdiği cesaretle ve o hukuksuzlukların cezasız kalması nedeniyle çok daha pervasızdı. Üretilmiş delillerle gerçek dışı suçlamalara dayanan ve bu şekilde yüzlerce hatta binlerce kişinin mağdur edildiğini en başından beri söylüyorduk. Elbette hukuksuzluğun boyutu dikkate alındığında, bunun birkaç kişi tarafından gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Bu büyüklükte bir kumpası, devletin değişik kademelerine çöreklenmiş, kamu gücünü kullanan çok sayıda kişiden oluşmuş bir çetenin yapması mümkündü.”
“Çok vahşice, alçakça, yalan ve gerçek dışı isnatlar”
Sanık avukatlarından Nevzat Güleşen de “askeri gizli bilgi ve belge bulundurma” davasında, TSK’da çalışan çok büyük grubun casus olduğu ve bir örgüt kurduklarının iddia edildiğini anımsattı.
“İddialar o kadar saçma ki örneğin amirallerin, üsteğmenlerin altında çalıştığı söyleniyor” diyen Güleşen, dava dosyasında, “subayların fuhuş yaptıkları, gizli bilgi ve belgeleri para karşılığı çaldığı” gibi çok vahşice, alçakça, yalan ve gerçek dışı isnatların bulunduğunu savundu.