Takvim gazetesi genel yayın yönetmeni Ergün Diler son dönemdeki ufuk açıcı yazılarından birini de bugün yazdı. “Aslında ne oldu”nun cevabına ilişkin hem zihin jimnastiği yaptıran Diler, hem de gerçeklerin nasıl günümüzde perdelendiğini gözler önüne serdi. 17 Aralık’taki darbe girişimini, Halkbank meselesini, Kuzey Irak petrolünü, Diyarbakır’da Barzani ile Türk-Kürt kardeşliğinin temellerinin atılmasından bir ay sonra Başbakan Erdoğan’ın evine gidip çocukları almaya kalkışanları anlamak istiyorsanız bu yazıyı mutlaka okumalısınız.
İşte Diler’in yazısı:
İŞTE KISIR DÖNGÜMÜZ
Eğitim hayatımız, kalıplarımız, eksik öğretilenler ve arşiv sıkıntısı gerçeklerle buluşmayı engelledi! Dedelerinin yazdığını okuyamayan kuşaklar olarak bir eli, bir ayağı eksik doğduk! Prematüreden farkımız yoktu!
Üstelik konulduğumuz kuvözler de İngiliz malıydı! Aldığımız oksijen bile Kraliçe’nin Adamları tarafından temin ediliyordu!
Bu gerçeği bilmeden, Cumhuriyet’in kodlarını çözmeden ideolojiler üzerine tartışmak telefonla satranç oynamak gibi bir şey… İçeride anlaşamadığımız nokta bu!
Orjinde hata yaptığımız için problem doğru sonuç vermiyor! Vermesini ise yıllardır ısrarla bekliyoruz! Bunun nafile bir çaba olduğunu gösterenlere ise saldırıyoruz! İşte kısır döngümüz bu!
Bilmiyoruz!
Hem dengeleri, hem kimlerle mücadele ettiğimizi, hem de dışarıdan emir alıp saldıranları…
Bilginin bizlerle buluşması engellendiği için çok sık hata yapıyoruz! Sloganlarla yürüyoruz! Gerçeğin üzerini örten tülü yırtıp atmayı akıl edemiyoruz! En azından düne kadar böyleydi!
OSMANLI ABDÜLHAMİT HAN’IN AKLINA RAĞMEN AYAKTA KALAMADI
Türkler, 16 imparatorluk kurdu! En sonuncusu olan OSMANLI, Abdülhamit Han’ın aklına rağmen ayakta kalamadı!
Rothschild ailesini ilk tanıyan, İngilizler’in ajandasını ilk gören o oldu! Buckingham’la tam 21 kez oturup kalktı! Ortak hareket edeceğini söyledi! “Topraklarında ameliyat olmasın” diye direndi! Ama İngiliz’in derdi ANLAŞMAK değildi! Osmanlı’nın elindeki petrole konmaktı! Birinci Dünya Savaşı’nın nedeni bu paylaşımdı!
Bunu anlayıp gelecek kuşaklara intikal ettirmede bile başarılı olamadık! Masallarla büyüdük! Fakülteler yarı aydın makinasına dönmüştü! Ülkesinin gerçeğini bilmeden diploma alanlardan geçilmiyordu! Ve üstelik karar verenler de bunların arasından çıkıyordu!
İnanılmaz bir sarmaldı başımızdaki!
Dışarıdan kontrol edilen MEDYA da sistemin ana kumandasındaydı! Gerçekle halkın ilişkisini engelliyordu!
MENDERES VE ÖZAL BU YÜZDEN ORTADAN KALDIRILDI
Türkiye Erdoğan’dan önce bölge ile bütünleşme yolunda adımlar atsa da başarılı olamadı! Menderes ve özellikle Özal bu nedenle ortadan kaldırıldı! İngiltere merkezli BARONLAR Anadolu’nun eski arka bahçesiyle buluşmasına kesinlikle karşıydı!
ASALA, PKK, sol örgütlerin pek çoğu, ekonomik krizler, cuntalar, darbeler, koalisyonlar ve emir alabilecek BAŞBAKANLAR bu nedenle geldi! Bizi BATI’ya davet eden Avrupa her defasında karanlığa terk etti! Şimdi işler değişti!
Ankara, bütün gücüyle, herkese rağmen bölgeye koşuyor! Biz koştukça tekme yağıyor! En son yapılan 17 Aralık’ı da böyle görmek şart! İçeride üretilen nedenlerle DIŞARIDA sonuç almak için yapıldı!
Bunu yapan AKIL DA TÜRK değildi!
Biraz geri dönün!
TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ DÜNYAYA DUYURULDU, BİR AY SONRA DA ERDOĞAN’IN EVİNE GİDİP ÇOCUKLARI ALINMAK İSTENDİ
Barzani, Diyarbakır’a gelip Erdoğan’la birlikte halkı selamladı!
Hatırlayın o günü! Çok önemliydi! Projenin arkasında ortaya çıkmasa da kimse görmese de Hakan Fidan vardı! Barzani’nin oraya gelmesi meydan okumaydı! “Türkiye ile aramıza kimse giremez! Biz artık biriz, bütünüz” demekti! O gün bütün köprüler yıkılmamacasına kuruldu! Türk-Kürt kardeşliği dünyaya duyuruldu! Zaten bir ay sonra da Erdoğan’ın evine gidip çocukları alınmak istendi!
YERLİ nedenlerle YABANCILARIN işine yarayacak sonuç alınmak istendi! 17 Aralık’a böyle gelindi!
Ama çok kişi atladı! Bilenler de görmek istemedi! Çünkü işlerine gelmiyordu! Şimdi aynı Barzani Bağdat’a, Maliki’ye “Sabrımızı zorlamayın! Sizin şartlarınızda birlikte olmamız mümkün değil. Referandum kaçınılmaz!” diye rest çekti! Bağdat’ın petrolden verdiği YÜZDE 17′lik payı kabul etmiyordu! Kabul etse uzun vadede yaşaması mümkün görünmüyordu!
Ama iş sanıldığından daha karışıktı! İşte bizim kafa yormadığımız nokta burasıydı!
Amerika 2003’te Irak’a girdiğinde ülkeyi din değil ETNİK köken itibariyle böldü! Kürtler’i kuzeye itip Araplar’ı aşağıda tuttu! Bu aynı zamanda enerji taksimi anlamına geliyordu!
Ancak güneyde yine İngiliz vardı! Her taşın altından çıktıkları gibi yine oradalardı! Ancak Amerika’nın BASRA, SÜVEYŞ, HÜRMÜZ gibi stratejik enerji geçiş üslerini kontrol etmek gibi bir amacı vardı! Başka çaresi de yoktu!
Çünkü buralarda onlar olmadığı zaman İngilizler oluyordu! Ama bu denge askerle çözülecek bir denge değildi! Astarı yüzünden pahalıya patlıyordu! Tek seçenek eski gücün yani OSMANLI’nın geri gelmesiydi! Bunu okuyan Ankara özellikle son 10 yılda bu dengenin üzerine üzerine gitti!
Irak meselesi de böyleydi! Oyun başka türlü kurulmuştu! Amerika, Irak’a girdikten hemen sonra SOMO (yani State Organization for Marketing of Oil) tam kapasite ile devreye girdi! Irak’ın devlet kurumu olan SOMO petrolde tek yetkiliydi! O satıp, o alırdı!
Türkiye’nin şimdi uğraştığı sorunlara bakmaya kalktığınızda SOMO’yu atlama lüksünüz yoktu!
Olamazdı!
ROTHSCHİLD ve ROCKEFELLER KAZANIYOR IRAK KAYBEDİYORDU
2003’ten itibaren ele alsak bile tablo gayet net! Bu kurum yılda ortalama 115 milyar dolarlık petrol ihraç ediyor! Bu da şimdilik! Rakam çok daha yukarı çıkacak!
Peki bu paralar ne oluyordu? İşte bunu atladığımızda başımızdaki sorunu anlamak ve reçete yazmak mümkün olmuyordu!
Irak yurtdışına sattığı 115 milyar dolarlık petrolün YÜZDE 10′unu kendi bankalarında değerlendiriyor! Yani yaklaşık 12 milyar doları… 10 yılda TRİLYON doların üzerindeki PARA ise bilin bakalım nereye gidiyor?
Evet! Bildiniz!
GOLDMAN SACHS ve JP MORGAN’a! Yani patronu ROTHSCHİLD ve ROCKEFELLER olan yapı kazanıyor, IRAK kaybediyordu! Çünkü SOMO yani Irak’ın devlet kuruluşu olan yapıdan bu iki aile sorumluydu!
Başına da kuklaları olan ve Londra’da lüks içinde yaşayan Falah Alamri’yi getirmişlerdi! Independent Oil & Energy Yönetim Kurulu Üyesi de olan ALAMRİ sadece bu ailelerden emir alırdı! Irak’ta kimseyi takmazdı! Garip değil mi? Bizdekilere ne kadar da çok benziyordu?
Türkiye, Kuzey Irak’a yanaştıkça bu ailelerin saldırısına uğruyordu! Erdoğan hem hedef hem DİKTATÖR oluveriyordu!
SOMO da boş durmayıp “Kuzey Irak’tan Türkiye’ye giden petrolü satın alanlar hakkında yasal işlem başlatacağız. Özel şirket veya diğer ülkeler de bu kararımıza dahil…” diyebilecek kadar ileri gidebiliyordu! Çünkü arkasındaki güçlere olan inancı tamdı!
Peki, Türkiye’de bunu yazan basın var mıydı? Yoktu elbet! Bu aileler, Ankara’nın Barzani ile yakınlaşmasını mercek altına alırken tıpkı Irak’ın SOMO’su gibi İran’ın NIOC’u yani “The National Iranian Oil Company”sine de takılmışlardı! Bu şirket de ihraç ettiği petrolden elde ettiği paranın bir kısmını JAPONYA’da tutuyordu! Alışverişin yapıldığı para birimi ise DOLAR’dı!
HALKBANK’TAKİ PETROL PARASI
İşte İran devleti çok yüklü sayılacak miktarı bir gün ani bir kararla çekip HALKBANK’a getirdi! Ancak gelen para saniyeler içinde ONLİNE SİSTEME takıldı!
Paranın Türkiye sınırlarına indiği tespit edildi!
Baronların adamı KOHEN soluğu bankanın içinde aldı! Tesadüfe bakın ki tam da 17 Aralık sürecinin ortasındaydık!
Türkler çok oluyordu!
Hem Kuzey Irak petrolü, hem de bölgedeki ticaretin artısı olan PARA buraya geliyordu!
Dolar tehlikedeydi! Enerji hattında DOLARIN egemenliği tartışılmaya başlanmıştı! İran-Hindistan-Türkiye arasındaki TL bunun işaretiydi!
Putin de destek veriyordu!
Bu aileler için tehlike çanları çalıyordu!
Erdoğan gitmeliydi!
Ama yapamadılar!
ŞİMDİ SAHTE PKK ÜZERİNDEN SONUÇ ALMAYA ÇALIŞIYORLAR
Şimdi sahte PKK üzerinden sonuç almaya çalışıyorlar! Silaha söz hakkı verip paranın, huzurun ve zenginliğin onlarda kalmasını umuyorlar! Oyun bu!
GEZİ istedikleri gibi sonuç vermedi!
Sadece GÜNEYDOĞU’da değil Erdoğan üzerine de kafa patlatıyorlar!
Başbakan Köşk’e çıkarsa boşalttığı koltuğa kendi ekollerinden birini oturtmaya çalışıyorlar!
Yumuşak darbeyle hem devletin şimdiki rotasından hem Erdoğan’dan kurtulmak istiyorlar!
BİZDEKİ SOL İNGİLİZ İMALATI
Normalde bunları SOL’un yazıp söylemesi gerekir! Ancak bizdekiler İNGİLİZ İMALATI!
Bu nedenle çok zor!
Halk bunları görmese de hissediyor ve onlardan kaçıyor!
Mesela CHP neden CUMHURİYET’i büyütme projesinde yok! Neden tam karşısında?
Çünkü onlar SINIRLI CUMHURİYET için söz verenlerden!
Erdoğan ise “Ben vermediğim sözü tanımam” diyenlerden!
Olay budur!
Gerisi kafa karışıklığı…