Altın madeninde çalışırken sakatlanan işçilerin Akit’e anlattıkları, Gümüştaş’taki dramın Soma ile örtüştüğünü gözler önüne seriyor. Madende yaralanan işçiler, “Aydın Doğan ve ortakları sesimizi duysun” diye isyan ediyor.
Aydın Doğan ile Necati Kurmel ortaklığındaki Gümüştaş Madencilik şirketinin Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı köylerdeki usulsüz altın cevheri çıkarma faaliyetlerini, köylülere ve çevreye verdiği zararları deşifre eden Akit, bu sefer de şirket eliyle karartılan hayatları gündeme getiriyor. Sadece Adana’nın Kozan ve Feke ilçelerinde, Gümüştaş Madencilik’e ait Ulukışla Madenköy’deki altın madeni ocağında çalışırken sakatlanan birçok işçi bulunuyor. Maden emekçilerinin mağduriyetlerini Akit muhabirlerine verdiği bilgiler, skandallar zincirini ortaya çıkardı. Anlatılanlar, Soma’daki faciaya ilişkin çıkan detaylarla birebir örtüşüyor. Gümüştaş Madencilik, taşeron aracılığıyla işçileri çalıştırmış. Mayınlar yasalara aykırı şekilde depolanıp, tecrübesiz kişilerce patlatılmış. Kullanılması yasak olan mayınlar nedeniyle ölen ve yaralanan birçok işçi bulunuyor. Kaza sonrası devlete hesap vermekten korkan şirket yetkilileri, mağdur madencileri yüz üstü bırakmış. Mağdurlara, “Bizi suçlayıcı bir ifade vermeyin. Biz daha sonra gerekeni yaparız, yardımcı oluruz” telkini yapılmış. Ocağı denetlemeye gelen jandarma ve müfettişler, formaliteden rapor tutmuş. İşte iş göremezlik raporu alan ve dramlarıyla yürek burkan maden işçilerinin anlatımları ve görüntülerle Aydın Doğan’ın Soması:
“KULLANILMASI YASAK OLAN…”
Adı Bayram Kaymak. Adana Kozan merkezde oturuyor. 41 yaşında. 2012 yılında kaza geçirdi. Şu an herhangi bir işte çalışmıyor. Dinamit patlaması sonucu sağ ayağı sakatlanan ve vücudunun çeşitli yerlerinde hasarlar oluşan Kaymak, “Kullanılması yasak olan kara fitil dinamitlerini kullanıyorduk. Hiç yakmadan dinamit patladı” dedi. Kaza sonrası hastane hastane dolaştığını belirten Kaymak, Gümüştaş Madencilik’teki taşeron skandalını aktararak, “Kazadan bir hafta sonra Gümüştaş Madencilik İşletme Müdürü Levent Çil ile taşeronumuz Ünal (kimlikteki ismi Recep) Habanoğlu ziyaretime geldiler. Her türlü yardımda bulunacaklarını söylediler ama beni bir daha soran olmadı. Gümüştaş Madencilik ile taşeronumuz Ünal Habanoğlu’ndan şikayetçi oldum. Tazminat davamız halen sürüyor” diye konuştu.
BELİ KIRILAN MADENCİYLE DALGA GEÇMİŞLER
Adana’nın Feke ilçesinde Kaleyüzü Mahallesi’nde ikamet eden Adem Baysu da Madenköy’deki ocakta sağlığını kaybediyor. Avukatının “Gümüştaş Madencilik yetkilileriyle anlaşabilecekleri” telkini nedeniyle görüntü vermekten kaçınıyor. Baysu’nun, 2011 yılında ocaktaki göçükte beli kırılıyor. Aylarca tedavi görüyor. Doktorlardan iş göremezlik raporu alıyor. Gümüştaş İşletme Müdürü Levent Çil’in mağdur Adem Baysu’ya “Gel sana masa başı işi vereyim. Sadece gelen telefonlara bakacaksın” dediği, ancak sakatlandığı Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Madenköy’e gittiğinde uygun iş verilmediği, geri gönderildiği bilgisi aktarılıyor. Meydana gelen kaza nedeniyle Adem Baysu’ya herhangi bir tazminat ödemesi yapılmıyor. “Gümüştaş Madencilik şirketinin kusurlu olduğu için SGK’ya ceza vermemek için Baysu’yu başından savmaya çalıştığı” yorumu yapılıyor. Baysu, kaza sonrası bir daha çalışamıyor. Gittiği her işyerinden sağlık problemleri nedeniyle kovuluyor. Gümüştaş Madencilik’e tazminat davası açtı. Dava 2 yıldır sürüyor. Devlet Adem Baysu’ya malul maaşı bağladı. Ancak mağduriyeti yeni dikkate alındığı için ilk maaşını halen almadı.
KAZA GEÇİREN İŞÇİ, ATILMIŞ
Aydın Doğan ve Necati Kurmel ortaklığındaki Gümüştaş Madencilik’in Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Madenköy’deki ocakta mağdur ettiği kişilerden biri de Ahmet Ersin. 34 yaşında. 23 Ağustos 2012’de kepçenin ayağını ezmesi sonucu sakatlandığını söyleyen Ersin, şirket yetkililerinin vicdansızlığına dikkat çekerek, şunları anlattı: “Kepçenin kovası sol ayağımın üzerine geldi. Niğde Devlet Hastanesi’ne gittim. Parmaklarım kırılmıştı. Alçı çekildi. Hastanede bir hafta kaldım. Kozan Devlet Hastanesi’nde kontrole gittiğinde parmaklarının kangren olduğu tespit edildi. Sol ayağımın 2 parmağı kesildi. Gümüştaş Madencilik, kazadan sonra apar topar işten çıkışımı vermiş. Bir geçmiş olsun bile demediler. Hatta Taşeronumuz Ünal (Recep) Habanoğlu, Niğde’de ayağım alçıdayken beni Kozan’a getirmek isteyen arkadaşlara ‘dolmuşa bindirin, bırakın kendisi gitsin’ demiş. 6-7 ay evde kaldım. Bana tazminat vermediler. Avukata vekalet için verecek param yoktu. Davayı açamadım. O şekilde de mağdur olduk. Hakkımızı mahkemede bile arayamadık. Kazayla ilgili jandarma kendiliğinden gelip tutanak tutmadı. Ulukışla’da kendim karakola gittim.”
Ayhan Ersin: Eniştem şikâyetçi olunca beni attılar
Ayhan Ersin 30 yaşında. Dramı yürek burkan madencilerden. Eniştesi Bayram Kaymak’la birlikte Gümüştaş Madencilik bünyesinde aynı altın madeni ocağında çalışıyordu. Sakat kalan eniştesinin şikayetçi olması üzerine Gümüştaş Madencilik yetkilileri tarafından işten atıldı. Bir başka madencilik firmasında işe başladığı ilk gün kaza geçirip sakatlandı. Çektiği zorluğa ve acıya bizzat şahitlik ettiğimiz Ayhan Ersin, yaşananları şöyle aktarıyor: Gümüştaş Madencilik’e ait Madenköy’deki ocakta çalışıyordum. Kaza geçiren eniştem Bayram Kaymak’ın şirket aleyhine tazminat davası açması nedeniyle beni işten attılar. ‘Çıkışın verildi’ dediler. Tazminat davası açtım. Dava Malatya’da sürüyor. Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum. Borçlarım var. Çocuklarımın servis parası yok. Onlara bakmak için mecburen kuruyemişçide çalışıyorum. Yürüdükçe ağrıyor. Acıdan ayakta duramıyorum. Ayağımın iyice işlevsiz hale gelmesinden korkuyorum. Ayağım şu an iltihap tutmuş durumda. İrin akıyor.”
Zafer Kızılarslan: Yaralandım hastaneye atıp gittiler
26 yaşındaki Zafer Kızılarslan. ise, 2011 yılında eski dinamitin patlaması sonucu kaza geçirdini belirterek şunları söyledi: “Lens kullanıyorum. Lens kullanmazsam kimseyi seçemiyorum, bulanık görüyorum. Şirkettekiler bana hiç yardımcı olmadı. Telefonla arayıp ‘geçmiş olsun’ bile demediler. Hastaneye atıp, çekip gittiler. Ambulansla hastaneye giderken yanımda hiç adam yoktu. Tek başıma gönderdiler. Hastane çıkışı ‘İş verecek misiniz?’ diye sordum, başka bir iş de vermediler. Tazminatımı ödemediler. Dava açacak param olmadığı için şikayetçi olamadım. Gittiğim fabrikalarda göz muayenesini geçemediğim için işe almadılar. Hakkımı istiyorum. Aydın Doğan, Necati Kurmel sesimizi duysun.” (AKİT)
Uzun zamandır yazmayı düşünüp de unuttuğum bir konuyu bu vesileyle de dile getirelim. Soma SABOTAJ’ı için dünyada buna benzer örnekleri var mı diye kısa bir araştırma yapmıştım. Varmış! Rusya’nın Sibirya bölgesinde de buna benzer SABOTAJ olmuş! Madende oluşan gazları haber veren sensorlara ıslak giysi sarıp nasıl etkisiz hale getirdiğinden tutunda bir sürü hileler falan var. Bu konuyla ilgili İngilizce bilgiler kısıtlı, Rusça bilenler tarafından bu konun araştırılmasında fayda var, diye düşünüyorum.
Aydın Doğan’ın Ulukışla Madenköy’deki altın maden ocağı Selçuklular ve Osmanlılar zamanında da işletilip burada paralar basılan darphane olduğu gerçeğini gözden kaçırılmamalıdır. Bölgenin birinci derecede Tarihi Sit alanı olması gerekir. Tarihi Sit alanı olup olmadığına bakılmaksızın, sadece ÇED raporu çevresel, fziksel faktörlere mi bakılarak verildi bilemiyorum ama Tarihi Sit alanı olduğu göz ardı edilerek işletme ruhsatı verildiyse ÇED raporunu verenleri vay geldi başına! Ayrıca burada yolda hastalanıp Roma’ya götürülmeyip burada defnedilmiş Roma İmparatoriçelerinden birinin de mezarı olduğunu gözden kaçırmayalım. Hedef sadece maden mi?
Akın İpek’in maden sahalarının da alayının antik maden ocakları olduğu gerçeğiyle buradan çıkacak ufacık birkaç çanak çömlek bu madenlerin kapatılmasını gerektirir. ÇED raporlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Akın İpek’in Gümüşhane/Bayburt’taki madenleriyle ilgili bakın Evliya Çelebi Gümüşhane için şunları bildiriyor: ‘Kal’a Fatih Mehmed Han’ın eline girmiştir. O asırda burada bulanan meden-i sim hiçbir diyarda yoktur. Şehre o zamanda Gümüşhane denilmişse de Defterhane-i Ali Osman’da Canca yazılmıştır, bu şehirde Emin Mahallesinde darphane vardı.’
Bu adamlar yeraltını da, yerüstünü de soymakta pek maharetli oldukları belli, yeraltını soyarken hep tarihi veya antik dönem maden ocaklarından, Sit Allanlarından faydalanmış olduklarını görüyoruz. Bunların maden ocaklarının ÇED raporlarının Kültür bakanlığımız tarafından tekrar masaya yatırılması gerekliliğine inanıyorum. Bakın ne pislikler çıkacaktır.