Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur serbestiyet.com sitesinde yayınlanan köşe yazısında Taraf’ın MİT’in vatandaşları fişlediği iddiasının belgeleriyle nasıl bir yalan ve şantaj olduğunu deşifre etti.
İşte Oğur’un Serbestiyet’te yayınlanan “Yaptığına şantaj denir, böyle habere montaj denir” başlıklı yazısı:
‘Yeni Taraf’ın 2004 MGK’sından beri AK Parti Gülen cemaatini bitirmeye çalışıyor haberleriyle ilgili fikri takibe devam. En son fişleme haberlerine bakıyorduk. Türkiye okurları için mesele fazla uzayıp, sıkıcı bir hal almasın diyerek Serbestiyet’te sürdürelim.
Serinin ilk üç yazısını kaçıranlar için sırasıyla linkler gelsin önce:
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/576994.aspx
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/577030.aspx
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/577076.aspx
Burada yerimiz bol olduğu için daha uzun alıntılar ve fotoğraflarlamalzemeye bakıp, sonra da belki bu kez “Kaç para aldın”, “Koltuk sevdası için neler yapıyorsun” dışında bir cevap alabiliriz. Önceki yazılardan istedikleri yerleri kırpıp, hatta esprileri bile kötüye kullanıp türlü hakaretler ve iftiralar çıkarmayı başaranlar içinse en başta uyarımızı yapalım: Bu yazıda da kötü niyetlilerin alıcılarını bozacak söz sanatları ve satirizm kullanılmıştır.
‘Yeni Taraf’ın fişleme haberi hakkında önceki gün AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik MİT yetkilileriylegörüşüp bir açıklama yaptı. O açıklamadan uzun bir alıntı yapalım:
“MİT müsteşarıyla da ilgili müsteşar yardımcısıyla da hepsiyle teker teker görüşmeminsonucundakibilgileri sizlere aktarıyorum. Hiçbir kurumda ve kişiyle bu bilgilerpaylaşılmamıştır. Ve MİT’in veritabanında bir araya getirilen bilgiler birileri tarafından içerdekiler tarafından bu adı geçen gazeteye servis edilmiştir… Orada bir nottan söz ediliyor. Efendim şöyle bundan sonrabilgiler şöyle verilecek, şöyle yazılı verilmeyecek, sözlü verilecek. Şu şu eğer yapılırsa bazı problemler doğacak. Arkadaşlar bu aslında hiçbir şekildeişleme girmemiş olan bir belgedir. Bizatihi müsteşarın ve müsteşar yardımcısının bile onaylamadığı bir belgedir. Böyle bir belge doğrudur. Bırakın siyasi iradenin bilgisi ve talimatı paralelinde siyasi iradenin bilgisidahilinde bırakın bir tarafa, bizatihi MİT müsteşarı ve müsteşar yardımcısının bile onaylamadığı dolayısıyla uygulamaya girmemiş olan bir belgedir. Bunu özellikle belirtmek isterim fakat tekrar altını çiziyorum, oradaki bilgileri hiç kimseyle hiçbir suretlepaylaşılmamıştır. Bir kez daha altını çiziyorum, bu fişleme meselesi ile ilgili olarak böyle bir alçaklığa AK Parti hükümeti, AK Partigöz yummaz, kendi insanımıza yönelik biz böyle bir tavır içerisinde olamayız. Esasen Milli İstihbarat Teşkilatı bundan sonra en azından sonyıllarda kesinlikle cemaatleri hedef olmaktan kendisi de kurtarmıştır… Bunu bir paranoya dönüştürmenin anlamı yoktur.”
Şimdi bir de Taraf’ın o haberindeki esas iddianın ortaya konduğu bölümü hatırlayalım:
“Taraf ’ın her gün yayımladığı belgelerleilgili hükümet kanadından “yok hükmündedir, gereği yapılmadı, hayatageçirilmedi” diye açıklamalar yapıldı. Sonaçıklama ise MGK kararlarını zaman içerisinde hayatageçiren dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’den geldi. Dinçer, kendisine bağlı Başbakanlık UygulamaTakip Koordinasyon Kurulu’nun 2010’da tarihe karıştığını ve tümuygulamalarınkaldırıldığınıaçıkladı. Ancak Taraf, Dinçer’i yalanlayan yenibilgi ve belgelere ulaştı.
Kaldırılankurulunyerine Başbakanlık’ta oluşturulan birim, iktidara ters düşen cemaatleri, özellikle de devletkurumlarındaçalışan ya da görev alacak olan Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınkişileri fişlemiş. Öyle ki, devlette 30 yıldır görev yapan kişiler bile atamalar öncesi fişlenip, Başbakanlığa rapor edilmiş. Belgelere göre, Gazeteci – yazar ve EkonomiProfesörü Mehmet Altan’ın bir konferansınaizleyici olarak katılan bir devletmemuru bile fişlenmiş.
MİT tarafından yapılan fişlemeler, Başbakanlığa resmî yazıyla gönderilmiş. Fişleme belgeleri Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala tarafından toplanıp, gereğinin yapılması için klasörlere konmuş. Resmî yazı ve fişleme belgelerine bakıldığında, 2004 MGK’sında alınan kararların, 2011, 2012, 2013yılında da hayatageçirildiği görülüyor. MİT tarafından Başbakanlığa gönderilen resmî yazışmada, fişleme yapılan kişilerleilgilibelgelerinözenle korunması gerektiği, bunların medyanın eline geçmesi hâlinde değişik komplikasyonlara neden olacağı uyarısı da var.
MİT tarafından fişlenip, Başbakanlığa gönderilen kamuda görevli kişiler ile kamuya yeni alınacak kişilerin listelerini, isimlerinin baş harflerini vererek yayımlıyoruz. İşte o skandal fişleme belgeleri. Kaymakam Adayları2013:”
http://www.taraf.com.tr/haber/hukumete-ters-dusen-cemaatler-fisleniyor.htm
Sorulara geçmeden önce Taraf’ın haberinde yer alan resmi belgeyi de bir kenara koymamız gerekiyor. O belge haberdeki tek resmi belgeydi. Gazetedeki versiyonu pek okunaklı değildi. O yüzden internetten postmedya.com sitesindenbüyük versiyonunu indirdim:
Belgeyi okuyunca görüleceği gibi manzara net. Ve şimdisorularımızı sorabiliriz.
1-Taraf’ın haberine göre fişlemelerin adı Kaymakam Adayları 2013. Fişlemelerin MİT tarafından Başbakanlığa gönderildiği ve Müsteşar Efkan Ala tarafından gereği yapılmak üzere dosyalandığı söyleniyor. Bunun belgesi de konu kısmında Başbakanlık ile yapılan şifahi bilgi paylaşımı yazılan Arz notu. Herhalde eski gazetem bu kadarını yapmaz diyerek bunun 2013 Kaymakam Adayları 2013 fişlemesi olduğunu kabul ederek buna devletin Güvenlik Soruşturması dediğini yazmıştım. (Güvenlik Soruşturması’nın resmi fişleme olduğunu söyleyip uzun uzun eleştirerek. Bu arada “Güvenlik soruşturması böyle yapılmaz” diyenleri ve merak edenleri yönetmeliğe gönderelim:http://mevzuat.meb.gov.tr/html/24018_0.html)
Eski gazeteme o kadar güvenmişim ki belgenintarihini kaçırmışım. Çünkü 2013 Kaymakamlık Adayları fişlemesinin bağlandığı MİT belgesinintarihi 2011. MİT’in gelecek projeksiyonu Azınlık Raporu filmindekinden hallice değilse, belgede sahteciliğin ilki burada.
2- Burada bitmiyor. Habere göre 2013yılına ait fişlemeler işte bu 2011 tarihlibelgeyle Başbakanlığa gönderilmiş. Hatta isimveriliyor: Efkan Ala tarafından alınıp, dosyalanmış. Belgeye tekrar bakalım: Kaymakam yok, fiş yok, Efkan Ala yok. Başbakanlığa sunulduğuna dair bir emare bile yok. Kurum içi hazırlanmış bir arz notu bu. Alttaki imzalara bakılırsa Başkanlık düzeyinde kalmış, Müsteşar’a bile çıkmamış. Konu da Başbakanlık’tan ivedi atamalar için şifahi bilgi istendiğinde bakılacak mevzuat. Konu kısmında Başbakanlık yazınca, Başbakanlığa gitmiş havası verdirilmiş. Hedef kitle de dikkatsiz okurlar olmalı. Belgede ikinci sahtekarlık da bu.
3- Bu belgeilginç. İkinci maddede güvenliksoruşturmalarıylailgili atıf yapılan 4-12-2002 tarihli Başbakanlık Talimatı Gül’ün Başbakanlığın ilk ayında MİT’e gönderdiği bir talimat. Talimatın konusu güvenliksoruşturmaları. Talimatı Çelik’in sözleriyle açıklayalım:
“Abdullah Gül tarafından 58. Hükümet döneminde Milli İstihbarat Teşkilatı’na gönderilmiş bir talimatnamedir, bir emirdir. O gün bugündür de bu yürürlüktedir. Bakın ne diyor bu talimat. Tam tarihini söyleyeyim. 4.12.2002 tarihlidir. Bu tarihte ‘MİT müsteşarlığına’ adıyla, başlığıyla gönderilmiştir. Tabii hepsini okuyacak değilim ama can alıcı noktaları sizinle paylaşmak isterim; suçun şahsiliği evrensel kuralı çevresinde Ahmet Mehmet’i araştırıyorsunuz, onun teyzesi de şu günsuçişlemiş halası da işte şuydu, onun kardeşinin de şöyle eğilimleri var, babasının da şu derdi var gibi bir güvenliksoruşturması, makbul bir güvenliksoruşturması değil. Çünkü suçların ferdiliği prensibi hukukun temel kuralıdır. Suçun şahsiliği evrensel kuralı çerçevesinde kişilerin doğrudan şahısları ile ilgili olmayan veya maddi bir delile dayanmayan, sadece soyut duyumlardan elde edilen istihbari bilgilerin gönderilmeyerek yalnız adli makamlara intikal eden eylemlerin yazılı olarak bildirilmesini talep ediyor. Bundan sonragüvenliksoruşturması arşiv araştırması dediğimiz böyle yapılacaktır diyor Sayın Abdullah Gül.”
Yani MİT’e AK Parti 2002 yılındagüvenliksoruşturması yaparken insanları mesnetsiz yere fişleme talimatı vermiş. Peki MİT ne yapmış? Fişlemelere devam etmiş. Çelik’in MİT’e dayandırdığı açıklamasına göre bu fişlemeler MİT’in veritabanındaki fişlemeler. Yani bunlar Taraf’ın iddia ettiği gibi Başbakanlığa sunulan Kaymakam Adayları2013 belgesinden değil.
Böyle bir belge olup olmadığını bilmiyoruz. Taraf’ın haberinde sadece üç kelimeden ibaret bi bilgi bu. Yani bu fişlemelerin hangi yıla ait olduğunu da bilmiyoruz. Taraf Kaymakam Adayları 2013 tarihli Başbakanlığa sunulmuş MİT belgesini yayınlamazsa tabii. O güne kadar bunlar veri tabanından seçmece (muhtemelen en ilginçleri) gibi durmakta. YaniTaraf’a MİT’in veri tabanından seçmece fişlemeler geldi, onlar da bunu MİT’ten Bbaşbakanlığa sunulmuş Kaymakamlık Adayları 2013 belgesi diye sundular. Yanına başka hiçbir alakası olmayan bir MİT belgesini ekleyerek. Belgede sahtecilik üç oldu.
4- Toparlayalım. Taraf’ın haberlerinin temel tezi neydi:
“2004 MGK’dan beri AKP Gülen hareketini bitirmeye çalışıyor, işte bunlar da 2013 yılında MİT’in Başbakanlığa gönderdiği, Başbakan müsteşarı Efkan Ala’nın dosyaya koyduğu hükümet karşıtı Kaymakam adayı cemaatçilerin fişlemeleri”
a)Bu fişlemeler 2013 yılına ait Kaymakam Adaylarına ait fişlemeler değil, MİT’in veri tabanındaki fişlemeler. ( Bu arada 60 yaşındaki Kayseri Emniyet Müdürü 2013 yılında Kaymakam adayı olmasa gerek)
b)Bu fişlemelerin MİT tarafından Başbakanlığa gönderildiğinin bir belgesi, emaresi yok.
c)Bu fişlemelerin Efkan Ala tarafından alınıp, dosyalandığı iddiası tamamen havada.
d)Haberde iddia edildiği gibi Başbakanlık Takip Kurulu’nun kaldırılmasından sonra Başbakanlık’ta Gülen hareketini takip için başka bir birim kurulduğu iddiası tamamen temelsiz.
e)Fişlemeler içinde Avrupa Türk Demokrat Birliği gibi doğrudan AK Parti’nin kurdurduğu bir örgütle ilişkili diye, MÜSİAD bağlantılı diye fişlenenler olduğuna göre bunun hükümet karşıtı cemaatlerle ilgili bir fişleme olduğu tezi de çöküyor.(Dikkat espri: Ehh bunlar lehte fişleme değilse tabii. Jyazıyla: gülücük işareti. Hatta gazetecilikten, bir metnin yorumlanmasından ne anladığını görünce Kamboçya’ya da İngilizce öğretmeni olarak cemaatin daha çok yararlanacağını düşündüğüm Bülent Keneş için smiling face)
f)AKP hükümeti iktidara gelir gelmez 2002’in sonunda MİT’e talimat verip, güvenlik soruşturmalarında keyfiliği yasaklamış. Yani bu fişleme Başbakanlık talimatıyla yapılmış olamaz.
g)Bu fişlemeleri 2004 MGK tavsiye kararına bağlamak ise ancak sahtecilikte ısrarlı kötü bir gazetecilik egosuyla mümkün.
Haberin bütün iddiası çökmüş durumda. Tek doğru tarafı MİT’in fişleme yaptığı. Hangi yıla kadar, hangi kurumsal talimatla yaptığı ise meçhul. Ama bu fişlemeleri, cemaate karşı 2004’teki MGK planına göre yapıp Başbakanlığa bildirdiğine dair Taraf’ın iddialarının hiçbir temeli yok.
5- O halde Çelik’in MİT müsteşar ve yardımcısıyla görüşerek verdiği bilgiyle gidelim: MİT bu fişlemeleri yapmış, veri tabanına atmış. Ama bunlar veri tabanında kalmış, belge olarak bir makama (Taraf hariç) sunulmamış. Bu veri tabanındaki fişlemelerin de tasvip edilmediğini de bizzat MİT Müsteşarı’nın ağzından Hüseyin Çelik’in açıklamış oldu. Yani AKP, 2004’ten beri orduyla, şimdi de MİT üzerinden cemaati bitirmeye çalışmıyormuş. Evrakta dördüncü sahtekarlık.
Geldik hikâyenin sonuna. Gökten düştü dört elma.
İlki, bu fişlemeleri kurumsal olarak tasvip etmediğini açıklasa da eski alışkanlıklarından, vazgeçmediği, en azından arşivini ayıklamadığı anlaşılan MİT’in başına…
İkincisi, yakın bir zamanda ellerindeki fişleme veri tabanı Taraf’a düşüp benzer bir tasvip etmiyoruz açıklaması yapmak zorunda kalmasını ümit ettiğimiz Emniyet’in başına…
Üçüncüsü, hâlâ muğlak ifadelerin yer aldığı Güvenlik Soruşturması yönetmeliğinin uygulamasını, 2002’deki talimata rağmen değiştirmeyen MİT’e ve Emniyet geniş takdir hakları bırakan iktidarın başına…
Ve elmaların en büyüğü, politik dertleri, tezleri uğruna eline geçen belgeleri yamultan, bağlamı dışında kullanan, çarpıtan ve bunun için özür dilemeyip hala üste çıkmaya çalışan, haberlerini eleştirenlere bel altından saldıran en başta kendi okuyucularını kandıran ‘Yeni Taraf’ın başına…
İnşallah bu hikâye mutlu sonla biter…
Ama fişleme haberinin şantajla savunulmasının olağan karşılandığı bir ülke bunu hak ediyor mu emin değilim…