MEDYAGÜNDEM- Olacağı buydu. 6 bin civarında, satmayan, militanlıkla gazetecilik yaptığını sanan, gazeteciliğe “örgütsel mücadele” olarak bakan, kısaca “loser bir gazete”, merkez medyadan “tasfiye olan” bir grup “loser”a umut bağladı fena halde çuvalladı.
Ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Başbakan Erdoğan’ın gözüne “bant çekerek”, “çakma Sözcü’lüğe” soyundular, bir grup loser’a bağlanan umutlar da “loser gazete” için başlamadan bitti.
Yıldırım Türker Birgün’de olmayacağını açıkladı.
Nuray Mert de bir “deklarasyon” yayınlayarak, “Ben yokum arkadaş” dedi. “Birgün gazetesinde ‘müstakbel yazar’ olarak anons edilme noktasına gelen bir anlaşmamız olmamıştır” diyen Mert’in açıklaması şöyle:
—————————————————————————————————————————
Hafta başında Birgün gazetesinin birinci sayfasında adımın geçiş biçimi beni rahatsız etti, bu konuda kısa bir açıklama yaptım. Ancak, bu konuda spekülasyonların devam ettiğini öğrendim. Öncelikle, Birgün gazetesinde ‘müstakbel yazar’ olarak anons edilme noktasına gelen bir anlaşmamız olmamıştır. Ben bu konuyu görüştüğümüz arkadaşlarımıza demokratik ve sansürsüz bir medya ortamı yaratma çabalarında katkı sunmayı arzu edeceğimi söyledim. Ancak, bu ilk görüşme ardından uzun süre sonra gerçekleşen ikinci görüşmede bu konudaki katkımın sınırları ve koşullarından söz ettim ve nihayet kendilerini arayarak, ( beklenti yaratmamak adına) yaklaşımımın olumsuza döndüğünü haber verme sorumluluğu gösterdim. Herşeyden önce bir ‘grup’ olarak davranıyormuş gibi lanse edilmekten rahatsız olacağımı, algının bu yönde geliştiğini söyledim. Herşeyden önce, bu uyarıma karşın, adımın bu şekilde kullanılmış olmasını en hafif deyimle nezaketsizlik olarak görüyorum. İkinci olarak, lanse ediliş biçiminin diğer unsurlarına karşı diğer arkadaşların tepkilerine aynen katılıyorum. Dahası, Pazar günkü Birgün Gazetesinin ekinde yer alan karikatür dahi beni rahatsız etmişti. Daha öncede söyledim, ben ‘radikal’ muhalefete inanan biriyim , ‘ucuz’ muhalefetten sonuna kadar kaçınmayı önemserim.
Diğer taraftan, Birgün gazetesine yazma konusunda ‘kibirli davranılıyor’ söylentilerini ciddiye almam söz konusu değil. Merkez medya ve muhalif medyaya farklı davranan biri olsaydım, son derece kısıtlı şekilde izlenebilen IMC televizyoununda proğram yapmazdım. IMC’nin teklifini özelliklede Kürt meselesinin özgürce tartışılabildiği bir platform sunduğu için büyük bir istekle kabul ettim.
Bu vesile ile yazılarımı tekrar izlemek isteğini bana ulaştıran okurlarıma çok teşekkür ederim, görüşlerimi içime sinen bir çerçevede onlarla paylaşmak için elimden geleni yapmaya çalışacağım, ama bu yolda uslubu ve ilkelerimi göz ardı edemem, beni mazur görmelerini rica ederim.
Son olarak, Birgün’de yazılarını zevkle okuduğum yazar arkadaşlarımın son duruma ilişkin açıklamalarımdan hiçbir şekilde incinmesini istemem. Paylaşmamın mümkün olmadığını ifade ettiğim uslup ve anlayış sorunlarının kendileri ile ilgili olmadığını bildiklerinden eminim.
————————————————————————————————————————————————
ER MEYDANINA ÇIKAMADILAR
İsimleri Birgün’e transfer olacakları şeklinde kulislerde konuşulduğu günden bu yana, “Hadi görelim boyunuzun ölçüsünü, bakalım 6 binlik gazeteye ne kadar tiraj getireceksiniz?” demiştik.
Anlaşılan Nuray Mert, Birgün’deki bantlı ilanı bahane ederek, boyunun ölçüsünün alınmasını istemedi. Çünkü “loser tayfası”nın maskesi fena düşecekti. Banu Güven, Ece Temelkuran, Nuray Mert ve Yıldırım Türker isimli “PKK sevicilerin” 6 binlik bir gazeteye ne kadar katkı getirecekleri ortaya çıkacaktı.
Anlaşılan Mert’in gözü yemedi, bu topa giremedi, boyasının dökülmesinden korktu.
medyagundem.com
