Yeni Şafak gazetesinde Hasan Öztürk’ün “Ali Ünal’ın seyri sülüğü: ‘Gülen hata yapmaz’dan ‘Gülen’in gizli ilişkileri var’a” başlıklı yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin ardından 2016’nın Ağustos ayında tutuklanan eski Zaman gazetesi yazarı Ali Ünal, itirafçı olmak istemiş, duydunuz mu?
O Ali Ünal ki, Kur’an’daki Temel Kavramlar kitabını yazmış, sonra onu inkar etmiş…
Aklını, ilmini, izanını toptan “Hoca Efendi”sine kiraya vermiş… O kiraya verdiği aklıyla da bir ara, “Fetullah Gülen masundur” diye başlayan zırvalara imza atmış… İtiraz edenlere, “Talut kıssası”yla ayar vermeye kalkmış… FETÖ’nün bıçkın kalemlerinden biriydi.
Ali Efendi şimdi itirafçı olmuş!
İtirafları arasında FETÖ’nün şeytanlıklarıyla ilgili acayip ifşaatlar varmış!
(FETÖ itirafçılarıyla ilgili tezim belli: Poker suratlılara güvenilmez!)
Devam edelim… Ali Ünal’ın, itirafçılıktan yararlanmak için verdiği ifadeyi gazetemiz Yeni Şafak yayınladı. Darbeyi önceden bilen Michael Rubin’den… Pensilvanya’daki tuhaf “medya odası”na, dahası Monica skandalından sonra zorda kalan Clinton’a “Bu da geçer, takma kafana” anlamına gelen Feto mektuplarından filan söz etmiş!
İtiraf dolu(!) ifadesinde ne hikmetse FETÖ ve elebaşı Feto’yu kötüleyip durmuş… “Amerika’da ve Türkiye’de meğer gizli ilişki ağları varmış” demeye getirmiş!
En son 2015’in Haziran ayında Pensilvanya’ya gittiğinde orada gördüğü tuhaflıklardan söz etmiş.
GÜLEN’İ MASUN İLAN ETMİŞTİ
Oysa bu aynı Ali Efendi, 2015’in Ocak ayında, Fetullah Gülen’i, “masun ilan etmişti” de kimseler “Sen ne yapıyorsun be adam” dememişti!
Neyse ki arşiv orada öylece duruyor.
“Ali Ünal’a göre Fetullah Gülen hata yapmazmış; çünkü…” başlıklı bir yazı yazmıştım 6 Ocak 2015’te. O yazıda, FETÖ’nün Şia’nın inanç esaslarıyla neredeyse aynı çizgide olduğunu, Ali Ünal’ın da o inanç esasına göre, Fetullah Gülen’i korunmuş bir masun ilan ettiğini söylemiştim.
“Cemaat hata yapmaz mı, yapmadı mı?” sorusu üzerinden Kur’an-ı Kerim’i ve büsbütün Ehli Sünnet akaidini kendince yorumlayan Ali Ünal o yazısında yukarıdaki soruyu sorduktan sonra aynen şöyle diyordu: “Bu soru, sorana göre anlam ifade eder hale geldi.. (…) Ama münafık ve zayıf kalplilerin böyle bir soruya hakları yoktur. (…) Böyle bir soru, Cemaat’e 40 yılı aşkın süredir ilmî–manevî rehberlik yapmış zâta gerekli muhasebeyi yapmadığı töhmeti ve hakaret manâsı taşır.” (05.01.2015 Kapatılan Zaman gazetesi)
O gün cevaben, “Bu cümle vahametin tam da üzerine bastığımız halidir. Diyor ki Ali Ünal, Cemaat’in lideri Fethullah Gülen’in gerekli muhasebeyi yapmadığı töhmeti altında bırakırsınız ve hafazanallah ona hakaret etmiş olursunuz” diye yazmıştım.
ŞİA’NIN İMAMİYET DÜŞÜNCESİYLE AYNI
“Din’de mutlak rehberlik, ya masumiyet, ya masuniyet gerektirir. Masumiyet, peygamberlerde hususî bir ilim ve haldir… Masuniyet ise, hususî korunma manâsı taşır…” (Aynı yazıdan)
Bu ifade Şia’nın inanç esaslarının neredeyse tıpatıp benzeridir ve FETÖ’nün inaç esası olarak Ali Ünal’ın yazısında ifşa edilmiştir.
Feto’yu velayet makamında gördüğünü ise şu cümle ile ilan etmişti; “Ayrıca, Din’e gerçekte hizmet eden bir Cemaat’in şahs-ı manevîsi velâyet-i kübra sahibidir ki bu da, peygamberlere veraset demektir. Dolayısıyla, peygamberler, masumiyetle Din’in emir ve yasaklarına muhalefet manâsında günah işlemezler; Sırat-ı Müstakîm’in peygamberler dışındaki rehberleri (Feto’yu kast ediyor) ise masuniyetle en azından büyük günahlara karşı korunurlar.” (Aynı yazıdan)
Demek ki neymiş, peygamberlerin vasisi olan Feto, en azından büyük günahlara karşı korunuyormuş. Ali Ünal tarafından “Korunmuş” olduğu söylenen Feto’nun, neredeyse her yatak odasına tecessüs eden bir röntgenci olduğu gerçeği ise o tarihte ayan beyan ortaya çıkmıştı.
“Sırat-ı Müstakîm’de rehberlikteki hatalar: Temele taallûk etmez ve kalıcı olmaz. (…) Hizmetteki hatalara ve maruz kalınan musibetlere bu açıdan da bakmak gerekir. Rehberlikteki kısmî içtihadî hatalar, genellikle hayırla neticelenir.” (Aynı yazıdan)
Ali Ünal diyor ki açıkça, rehberin yani ki Fetö’nün hataları kalıcı olmaz ve hayırla neticelenir.
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimi sonrası kapatılan Zaman gazetesinin 5 Ocak 2015 tarihli nüshasında yer alan yazıda da görüldüğü gibi Ali Ünal, isim vermeden ama nitelemeleriyle işaret ettiği Feto için en azından “masuniyet” sıfatıyla büyük günahlara karşı korunacağı çıkarımında bulunuyor. Bu çıkarımdan önce de “Cemaat’in şahsı-ı manevisi velayet-i kübra sahibidir ki, bu da peygamberlere veraset demektir” diyerek, peygamberlere has “masumiyetin” onlara varis olanlar için de “masuniyet” yolu ile geçerli olduğunu söylüyor.
Aynı Ali Ünal, o dönemde yaptığım eleştiri üzerine bir hafta sonra yine Zaman’da tam sayfa bir yazı daha yazdı. Sözüm ona bir önceki yazısını tevil ediyordu. Ancak, “Şecaat arz ederken merd-ı kipti sirkatin söyler” misaliydi.
NATO’YA ÇAĞRI YAPAN BULAÇ İLE TEVRAT KISSASI İLE TEHDİT EDEN ATA NE YAPACAK
10 Ocak 2015’te “Şia’da İmamet, Sunni Tasavvuf’ta İnsan-ı Kamil vardır. Şia’da imam mutlak masum, insan-ı kamil ma’sundur” diye yazan Ali Ünal, “Benim derdim sizin çifte standardınız. Dahası ‘karşı olduğunuzu’ söylediğiniz bir inanışın neredeyse bire bir örtüşen görüş ve inanışlarını savunuyor olmanız” demiştim.
Bütün bu tartışmalar ortadayken ve o dönemde hiçbir şekilde bırakın kötülüğü “hata”yı bile kabul etmeyen tavrı ile “burnundan kıl aldırmayan” Ali Ünal bugün, Feto’nun tüm dinleri birleştirerek ‘İbrahimî’ çatısıyla ‘tüm insanlığın halifesi’ olma niyetinden söz ediyor.
Ali Ünal’ın itiraflarında bizim şaşırdığımız ya da yeni öğrendiğimiz pek bir şey yok. Tek bir şey var, Ali Ünal’ın da diğer poker suratlılar gibi, yalancı ve iki yüzlü olduğu…
Ne diyelim, yakında NATO’ya Türkiye’yi işgal için çağrı yapan Ali Bulaç ile Tevrat’daki ölüm kıssası ile Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı tehdit eden Ahmet Turan Alkan’dan (ATA) da böyle itiraflar bekliyoruz!