MEDYAGÜNDEM- Zaman ve Bugün gazetelerinin merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal üzerinden oynadığı “zehir oyunu” bozuldu. Varolan soruşturmayı attıkları manşetlerle resmen “itibarsızlaştıran”, zehirli madde üzerinden “toto oynayan” iki gazetenin kamuoyuna özür borcu yok mu?
Ankara Başsavcılığı da Turgut Özal’ın ölümüyle resmi bir açıklama yaptı. Açıklamada, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın naaşında yapılan incelemeye ilişkin Adli Tıp Kurumu raporunda mevcut bilgi ve bulgular ile kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oy birliğiyle mütalaa edildiği bildirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın naaşında yapılan incelemeye ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu ile ilgili yapılan açıklamada, ‘‘Adli Tıp Kurumu raporunda ölümün hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyallerin alınarak incelemelerinin yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacaktır’‘ denildi.
Savcılık açıklamasında ayrıca zehirlenmeye ilişkin bir bulguya rastlanmadığını belirtti.
İşte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasının tam metni:
Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 17. 04.1993 tarihinde ölümüyle ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında, 18.09.2012 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına soruşturma sırasında elde edilen tıbbi doküman, belgeler ile diğer delillerin bir örneği 02/10/2012 tarihindeki defi kabir neticesi yapılacak olan otopsi işleminden elde edilen deliller dikkate alınarak, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için yazılan müzekkerimize Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Birinci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ve cumhuriyet başsavcılığımıza gönderilen 5-12 2012 tarih 4416-C karar no’lu 382 sayfadan ibaret raporun sonuç bölümünde özetle:
“Türkiye Cumhuriyeti 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın;
1-Travmatik bir tesir ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı
2-17/04/1993 öncesine ait tıbbi belgelerde akut veya kronik toksik madde maruziyetine bağlı klinik ve laboratuvar bulgusunun tanımlanmadığı
3-Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerinde zehirlenme lehine değerlendirilebilecek patognomonik (zehirlenmeye spesifik) klinik ve laboratuvar bulgusunun tespit edilemediği
4- Radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı
5-Anıt mezarda yapılan tetkik ve defi kabir işlemi sırasında mezar ve mezar çevresinden otopsiden elde edilen örneklerin yapılan analiz ve bulgularının incelenmesinde; otopsi örneklerinde saptanan DDE düzeylerinin normal popülasyonda, 1976-1996 yıllarında saptanan adipoz yağ doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan port mortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği DDE “DDT’nin metobiliti olan” maruziyetiyle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı
6-Otopsi örneklerinde saptanan ağır metal kadmiyum düzeylerinin Türkiye’de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan port mortem doku düzeyleriyle uyum gösterdiği bu nedenle ağır metal kadmiyum dahil maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı
7-Tüm tıbbi belgeler ve incelemeler ışığında TC 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 5/2/1993 tarihinde The Methodist Hastanesi’nde yapılan muayene ve tetkiklerin değerlendirilmesinde kardiyolojik risk profilinin düşük olduğu ancak ani kardiyak ölümün hiçbir zaman dışlanamayacağı, tıbbi antesedani ve ölüm olayının meydana gelişiyle ilgili anlatımlar öncelikle ani bir kardiyak ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarına vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik, incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgularla kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oybirliği ile mütaala edildiğinin bildirildiği,
Yukarda açıklandığı üzere Adli Tıp Kurumu raporunda hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gereken kan, idrar ve doku örnekleri gibi metaryaller alınarak incelemeleri yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle cumhuriyet başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.”