Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir bugün köşesinde Başbakan Erdoğan’ın mahşeri kalabalığa seslendiği Balıkesir mitingini yerinden izleyip, izlenimlerini yazdı.
Yazısı şöyle:
BALIKESİR’E GİDERKEN BU DUYGULAR İÇİNDEYDİM
Bazıları meseleyi sadece 17 Aralık operasyonu ve devamında yaşananlar üzerinden okuduğu için ben de bi karar verdim Balıkesir’e giderken ve şehrin sokaklarını, miting alanını oradan değerlendirmeye aldım.
Yani bir günlüğüne Sayın Kılıçdaroğlu ya da Sayın Baykal’ın sahip olduğu ruha bürünüp dedim ki kendi kendime; “Varsay ki Sevilay bu ülkenin kilit noktaları bir derin çetenin eline geçmemiş.
Cemaatçilik adı altında birileri örgüt kurup, devletin hem altını hem üstünü oymak için canhıraş çalışmalar yapmamış.
Milleti dinleyip, röntgenleyip şantajlar yapmamış.
Uyarılarına gelmeyeni iftira atıp yaftalayıp, damgalayıp alıp alıp ceza evlerine tıkmamış.
İnsanları özel hayatında yaşadıkları ile sindirip, korkutup alçaklık ötesi bir takım uygulamalarla susturma yoluna gitmemiş.
Hayal görme kızım! Bu ülkede paralel maralel bir devlet yok! Bu ülkede hiç iş yapmadan tam 11 yıldır sadece ve sadece yolsuzluk yapan, çalan, çırpan bir iktidar var. Ve bi bak bakalım millet ne diyo ya bu hırsızlara? Balıkesir sokakları ne düşünüyor?”
Evet… İşte aynen bu duygu ve düşüncelere sarılıp gittim Balıkesir’e… Başbakan Erdoğan en önde biz arkada bindik seçim otobüsüne. 2011 yılında da birkaç kez aynı şekilde izleme fırsatım olmuştu bu otobüsten sokağı.
MUHALİFLER BİLE ELİNİ KALDIRIP SELAMLIYOR
O nedenle kıyaslama yapmam çok kolay oldu. Bi kere şunu söyleyeyim muhalefete. Ve muhalefetin pompacıları vaziyeti almış paralelcilere…
Vallahi bi fark yok. Emin olun zerre bir değişiklik falan yok.
Yine sokaklarda zincir olmuş insanlar deliler gibi koşuyorlar otobüsün peşinden. Yine balkonlardan camlardan kadınlar adamlar beline kadar sarkıyor. Muhalefet olduğu belli olan tipler bile Başbakan’ı görünce elini kaldırıp ister istemez bir selam çakıyor. Hatta gülümsüyor.
Yaşlı başlı adamlar otobüsü durdurmak için atlıyor. Evet şaşılası bi durum bu durum ama hakikaten sokak sizin anlattıklarınızı, dinlettiğiniz o telefon tapelerini, ortaya attığınız iftiraları falan dikkate almıyor.
ANLATTIKLARIMA İNANMAYAN KALKSIN BAŞBAKAN’IN MİTİNGİNİ İZLESİN
Dikkate aldıkları tek şey var; O da Recep Tayyip Erdoğan! O ne diyor, o ne anlatıyor, o ne söylüyor ona bakıyorlar. Varsa bu anlattıklarıma inanmayan kalksın gitsin izlesin Başbakan’ın bir mitingini. Balıkesir ki küçük bir şehir.
Bi Ankara değil.
İstanbul değil. Canlı yayın aracının üzerine çıktığımda gördüm ki ağzına kadar doluydu meydan.
Kadınlar en önde.
Deli gibi bağırdılar Başbakan kürsüye çıkınca. Ama harbiden deli gibi.
Birbirlerini eziyorlardı bir adım öne geçmek için. Hani yolsuzluk yapmış ya bu adam. Hırsız ya! Yılmaz Özdil’leşip öyle baktım ya bütün gün orada meseleye. Karşımdaki manzarayı görünce de tabii; “Ayy bunlar sahiden aptal! Kör kör!
Göbek kaşımaktan başka bi işe yaramıyorlar. Basmıyo kafaları!” dedim tabii ama ne fayda. Ben ne dersem diyeyim kim takıyo? Ya da takacak? Adama hayran, inanan, ölümüne peşinden giden inanılmaz bir kitle var sokakta.
Karşılığı da yok! Pür dikkat izledim acaba bu millet böyle meydanı doldursun diye kömür, pirinç, makarna falan mı dağıtmışlar öncesinden?
FETULLAH DENEN O ADAM YEDİRTMEYECEĞİZ
Aslını öğrenmek için hatta indim meydana karıştım aralarına ve; “Ne verdiler bacım size buraya gelmeniz için?” diye de sordum. Birisi beni parçalıyordu nerdeyse. Ondan sonra soramadım da zaten bi daha. Kaldı ki benim bişi dememe de fırsat vermiyorlar.
Ben paralel devlete paralize olmuşken… Yani onları yok hükmünde saymaya gayret ederken bir günlüğüne millet, meydandaki o insanlar bana habire hatırlatma yapıyordu. Yaşı 40’ın üzerinde örtülü bir kadın aynen şöyle ciyak ciyak bağırıyordu; “Yaz gazeteci bayan yaz! Biz Başbakanımızı kime hizmet ettiği belli olmayan Fethullah denen o adama yedirtmeyeceğiz!” Vallahi diyecektim; “Çok ayıp ya!
Hocaefendi hakkında nasıl böyle şeyler söylüyorsunuz?” diye ama baktım dersem benim o meydandan cesedim çıkar, o nedenle vazgeçtim. Ve ne dersem diyeyim, ne anlatırsam anlatayım bitirilemeyecek bir Başbakan sevdası olduğunu gördüğüm için de baş başa bıraktım onları sevdalarıyla.
Biraz daha kaldım sessizce ve sonra usulca çıktım aralarından.
Naçizane tavsiyem; Bence siz de öyle yapın artık. Yormayın kendinizi.
Çünkü değil 5 bundan sonra.
Bin tape daha yayınlasanız montajlı, montajsız. Bu millet, bu insanlar size inanmıyor. İnanmayacak da…