Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı’nın düzenlediği “Analar Ağlamasın” temalı Anneler Günü programında yaptığı konuşmada Reyhanlı’daki hain saldırıya ilişkin çarpıcı sözler sarfetti.
“Bu saldırılar Suriye politikamıza değil istikrarımızadır” diyen Erdoğan, saldırıların amacının Türkiye’yi savaşa çekmek için yapıldığını açıkladı. Erdoğan’ın “Bu katliamlara karşı sessiz kalmaktansa Başbakanlık kimliğimi bırakır giderim” sözleri son derece çarpıcıydı.
İşte Erdoğan’ın açıklamalarının satır başları:
(…)
EBRU GÜNDEŞ’E TEŞEKKÜR
İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız hadisenin aydınlatılması için olay anından itibaren çalışmalarını yürütüyor. Biz de gelişmeleri izliyor ve talimatları veriyoruz. Bugün Tekirdağ’da Ak Parti 12. Gençlik Şöleni vardı. O töreni iptal ettik. Bu töreni de sadece anma programı olarak gerçekleştirmek istedik. Ben huzurlarınızdan Ebru Gündeş hanfendiye göstermiş olduğu anlayıştan ötürü şükranlarımı ifade etmek istiyorum. İnşallah en kısa zamanda bu çağrıyı bir barış havasında İstanbul’dan dolu dolu bir mesajı dolu bir stat toplantısıyla bu mesajı en kısa sürede vereceğiz.
BİZİ BATAKLIĞA ÇEKME İSTİYORLAR
Bakın değerli kardeşlerim, gerek Reyhanlı’daki saldırılar gerekse Suriye meselesi konusunda bazı hususları sizlerle çok samimi şekilde paylaşmak arzusundayım. Şu hususu vurgulamak zorundayım; Bizi Suriye’deki kanlı bataklığa çekme amacıyla yapılan her tahrik eylemi karşısında son derece hassas ve soğukkanlı olmak zorundayız. Büyük devlet hadiseler karşısında hadiseler karşısında aklıselimle düşünebilen bir devlettir. Suriye’de bu kanlı sürecin başladığı andan bu yana uçak hadisesinden Cilvegözü’ndeki saldırıya kadar Türkiye’nin sabrı ve soğukkanLIlığı adeta test ediliyor. Provokasyonlarla kirli bir senaryonun içine çekilmek isteniyor. Bir takım hassasiyetleri tahrik ederek kaos oluşturmak fitne çıkartılmak isteniyor.
İÇERİDEN SUÇLU ARAMA GÜNÜ DEĞİL
Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan’ın değil Türkiye’nin meselesidir. Milletimizin meselesidir. Düşürülen uçak Ak Parti’nin uçağı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin pilotlarıdır. Şehit edilen askerlerimiz ve polislerimiz bu milletin evlatlarıdır. Alçakça katledilen bu insanlar AK Parti teşkilatının mensupları değil Türkiye Cumhuriyeti’nin mensuplarıdır. Bu tür alçakça saldırılar sonrası adeta suçluyu korurcasına hükümeti ve AK Parti’nin dış politikasını eleştirmek fırsatçılıktır Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir. Bugün bir olmak beraber olmak 76 milyon acıyı paylaşmak saldırılara birlikte göğüs germek ve dünyaya birlik fotoğrafı sunmak zorundayız. Bugün ben demiştim diye ortalıkta böbürlenme günü değildir. Suçlama itham etme içerden suçlu arama günü değildir.
SİYASİ RANT OLARAK KULLANMAK AHLAKSIZLIK
Bir ülkenin acısını 76 milyon milletin ortak hüznünü siyasi bir rant olarak kullanmak ahlaksızlıktır. Burada bir şeyi açık açık söylemek zorundayım; Bu saldırıların amacı milletimin fertleri arasında nifak oluşturmaktır, milletimin zihninde soru işaretleri oluşturmaktır. Buna izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin birlik fotoğrafını kirletmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Herkes ama herkes soğukkanlı olmak açıklamalarından dolayı sorumlu olduklarını bilmek zorundadırlar. Birilerinin Şam’daki canilerle gayri meşru yönetimle gönül bağı olabilir. Eli kanlı terör örgütleriyle muhabbeti olabilir, mezhep çatışmasına körükle gitmek isteyenler de olabilir ama biz buna izin vermeyeceğiz.
TÜRKİYE DÜŞMANLARINI SEVİNDİRMEYECEĞİZ
Benim Reyhanlı’daki kardeşlerim bu anneler gününü hüzün içinde kutladı; sabahın erken saatlerinden itibaren evlatlarını mezara defnederek kutladılar ama birileri de bu cenaze merasimini geciktiremez misiniz haberini gönderdiler. Bazıvları şov peşindeydiler ve insani görevlerini hep birlikte yaptılar. Biz Türkiye düşmanlarını sevindirmeyeceğiz. Bu alçakları asla sevindirmeyeceğiz. Bunların Türkiye içindeki oh olsun diyen uzantılarına da fırsat tanımayacağız. Düşmanlara inat birbirimize daha fazla kenetlenecek bir olacak iri olacak diri olacağız.
SALDIRILAR SURİYE POLİTİKAMIZA DEĞİL İSTİKRARIMIZA
Suriye kaynaklı olarak bize yapılan saldırıları Türkiye’nin Suriye politikasına tepki diye göstermek hedef saptırmaktır. Türkiye yanıbaşındaki bu insanlık dışı hallere sessiz kalsaydı bu tahrikler yine yapılacaktı. Çünkü bu saldırılar Suriye politikamıza yönelik saldırılar değil, bölgede büyüyen Türkiye’ye yönelik saldırılardır. 10 sene önce kişi başına millli geliri 3 bin 500 dolarken bugün bu rakam 10 bin 600 dolar olmuştur bunu hazmedemiyorlar; salı günü göreve geldiğimizde IMF borcu 23,5 milyar dolardı. Bu borcu ödeyip borcumuzu kapatıyoruz.
Bu saldırılar bizim istikrarımıza yönelik saldırılardır. Ey anneler, hanım kardeşlerim, bizi izleyen kardeşlerim, anneler. .Sizlere özellikle sesleniyorum; biz sizi Allah için seviyoruz size olan sevgimiz çok farklı. Annesi ile hayatta beraber olanlar belki sizin kıymetinizi bilmeyebilirler ama anneyi kaybedenler annelerin kıymetini çok daha fazla bilirler. Az önce Ebru hanımın o anne ile ilgili yakarışı gönülleri yakan bir yakarıştır. Ana gibi yar olmaz İstanbul gibi de diyar olmaz. Bu bakımdan da çok önemli. Bu saldırılar ateş içindeki ülkenin bu ateşe Türkiye’yi de ateşe çekme çabasıdır. Kanlı Baas yönetimine fırsat sağlama çabasıdır. Türkiye’deki terör örgütlerine kan ikmali yapmaya yönelik saldırılardır. Bir arada yaşayanları tahrik etmeye yönelik saldırılardır. Bu saldırılar kardeşliğini pekiştiren Türkiye’ye yönelik saldırılardır. Türkiye Suriye’deki trajediye sessiz de kalsa Türkiye yine hedef alınacaktı. Büyük bir aymazlık içinde Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirenler cahillik içindedir.
BAŞBAKANLIK KİMLİĞİMİ BIRAKIRIM
Yakın zamanda Suriye’nin Banyas şehrinde insanın ruhunu sarsan manzaralara sahne oldu. Eşimle birlikte gazete ve televizyonlardaki fotoğraflara bakarak ağlıyorduk; bu dayanılır gibi bir şey değildi. Bu katliamı yapanlara sahip çıkanlar bunu Türkiye’ye ve Türk milletine anlatamazlar. Aziz milletime sesleniyorum, dünyaya sesleniyorum, annelere vicdanlara sesleniyorum, yakın zamanda Banyas’ta tarihin en kanlı katliamlarından biri gerçekleştirildi. 1000’e yakın insan katledildi. Annelerin gözleri önünde bebekler katledildi. O görüntüleri tarif etmek mümkün değil. Bir ördeğin katran içinde çırpınarak feryat etmesine ses veren dünya bu görüntüler karşısında nasıl susar diye feryat ediyorum. Kapısının önüne yığılmış alnından vurulmuş insanlar var. Bir tanesi annesinin karnındaki gibi bükülmüş minicik bedeninin bir kısmı yanmış öylece yatıyorlar. O bebekglerin görüntüsü benim gözlerimin önünden gitmeyecek. Ben sesimi yükseltmeyeceksem olmaz olsun böyle siyaset. Olmaz olsun böyle bir dış politika. Susmaktansa ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı kimliğimi bu kürsüye bırakır çeker giderim. Bize diyorlar ki Suriye politikanız yanlış. Ne yapalım o bebekleri görmezden mi gelelim. Gidip biz de Şam’da bu bebeklerinin katilleriyle fotoğraf mı çektirelim? Bize ne diyenler annelerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız, çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? Bizim ecdadımız yeri gelmiş bir kişi için Hint yarımadasına donanma göndermiştir. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Bu millet Endülüs’ün acısını yüreğinde hissetmiştir. 500 bin Yahudi’ye kapısını açmıştı. Osmanlı böyle bir milleti biz de onların torunlarıyız.
Ben şehitlerime ne diyeceğim? Strateji mi diyeceğim? Suriye’de olanlara yüz çevirirsem şehitlerimizin yüzüne bakamam. Hiç kimsenin yaptığı asla yanına kar kalmaz ve kalmayacak. Türkiye’ye kast edenler er yada geç bunun bedelini ödeyecektir. Büyük devletler soğukkanlılıkla hareket eder. Vakti gelince misliyle büyük devletler cevabını verir.