Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gerilim sonrası, Ankara’nın izleyeceği yol haritası bugün AK Parti’nin grup toplantısında Başbakan Erdoğan tarafından açıklandı.
Erdoğan konuşmasında özellikle medyaya ilişkin eleştirileri dikkat çekiciydi. Erdoğan bazı gazetecilerin insafsız yorumlarını şu cümlelerle eleştirdi:
“Hedef saptırmaya yönelik bazı köşe yazarlarını görüyorum; Sanki bu ülkenin evlatları değil bunlar. Bunu bu kadar insafsızca yapıyorlar.”
SATILMIŞ KALEMLER
Erdoğan’ın medyaya yönelik çok sert çıkışı tüm dünyanın pür dikkatle dinlediği konuşmasına da damga vurdu. Erdoğan “satılmış kalemler” diyerek tepkisini gösterdi.
İşte o sözleri:
“Benim ifadelerimi çok sert buluyorlar. Gelin bir ders verin de nasıl konuşlacağımızı sizden öğrenelim. Köşelerinizde yaptığınız dalkavukluğu biz Türkiye’yi yönetirken bunu yapamayız. Kalemleriniz satılmış olabilir ama bu irade halka ve hakka teslim olmuş bir irade..
Birileri çıkıyor, Türkiye bu katliamları görmezden gelseydi diyor. Türkiye’ye kendi ülkesine maşa taşeron gibi ifadelerle hakaret edenler var. Cürmü bir şey tutmaz ama bunları alıp da bunlara para verenler var. Biz kimsenin maşası ve taşeronu değil kendi gücü ve tarihiyle hareket eden bağımsız bir ülkeyiz. Biz Hz. Ali’nin ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözlerini ilke edinmiş bir iradeyiz. Bizim haksızlık karşısındaki tepkimizi haksız yere çekiyorlar. Bölgede kimlerin Suriye’deki katliamlara sessiz kaldığına bakmıyoruz. Biz çıkar hesapları yapmadan ben varım diyecek haksızlık karşısında susmayan bir ülkeyiz.Bu ülkenin eline vicdanına bu kanın sıçramasına izin vermeyeceğiz. Şam’ın güvenliği Anadolu’dan Anadolu’nungüvenliği Şam’dan başlar.”
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında beklenen açıklamayı yapıyor. İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:
TERÖR ÖRGÜTÜ GENÇLERİ ÖLÜME GÖNDERİYOR
Umutların yeşerdiği her dönemde terör örgütü karanlık yüzünü gösteriyor, provokatif eylemlere başvuruyor. Terör örgütü tek çareyi bu tür intihar saldırısı türü eylemlerde görüyor. Kayıp vereceğini bile bile gençleri ölüme gönderiyor. Ümit ediyoruz ki, Dağlıca saldırısı sonrası terör örgütünün kirli ve kanlı yüzü bir kez daha görülmüştür.
ÖNCELİĞİMİZ PİLOTLARIMIZIN BULUNMASIDIR
Meksika’dan ülkemize dönüş yolundayken acı bir haber daha aldık. Suriye’nin 13 mil açığında F4 uçağımıza saldrı düzenlendi. Uçağımız Suriye karasularında vurulmamıştır, uluslararası sularda vurulmuştur. Uçak Suriye karasularına düşmüştür. Bunu saptırmamak lazım. Bu menfur saldırının hemen ardından pilotlarımıza yönelik başlattığımız arama-kurtarma çalışmalarını büyük bir hassasiyetle sürdürüyoruz. Pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Elbette evlatlarımıza sağ salim kavuşmayı umuyoruz. Önceliğimiz pilotlarımızın kurtarılmasıdır.
EKONOMİ DIŞ POLİTİKADAN SOYUTLANAMAZ
AK Parti iktidarı devraldığında ülkenin sorunlarını tam bir koordinasyonla çözebileceğimizi gördük. Ekonominin, demokratikleşmenin, sosyal politikalarının ve dış politikanın içiçe geçmiş alanlar olduğunu gördük. Ekonomisi kötü olan bir ülkenin dış politikada söyleyecek sözü olamaz. Demokratikleşme hamleleriyle desteklenmediği sürece sosyal kalkınmada hedeflere ulaşılamaz. Ekonomi, dış politika, demokratikleşme ve sosyal kalkınma birbiriyle kenetlenmiş, birbirini doğrudan etkileyen alanlardır. Biz 9,5 yıl boyunca hep bu anlayışla hareket ettik.
TÜRKİYE KOMŞULARIYLA GÖNÜL LİSANIYLA KONUŞUYOR
Dış politikada aktif bir tutum sergiledikçe ekonomomiz büyüdü. Aktif tutumumuz doğrudan demokratikleşme reformlarımıza sosyal kalkınmaya yansıdı. Türkiye bölgesel, küresel meselelere kayıtsız kalsın, yanıbaşında olup bitenleri sadece seyretsin, tribünde kalsın, sahaya hiç inmesin anlayışı zaman zaman egemen olmuştur. Bu anlayışla hiçbir soruna çözüm üretememiştir. Türkiye merkezinde bulunduğu çok geniş coğrafyada komşu, akraba ve kardeş halklarla aynı gönül lisanını konuşan bir ülkedir.
Türkiye dostlarıyla el sıkışmıştır, kardeşleriyle kucaklaşmıştır, Türkiye akrabalarıyla hasret gidermiştir. Türkiye ulaşabildiği her ülkeye ve halka ulaşmış, ulaştığı her yere sadece barış niyetini, sadece dayanışma ve işbirliği mesajlarını taşımıştır. Türkiye’nin hiçbir ülkenin, hiçbir komşusunun toprağında gözü yoktur ve olmayacaktır. Aynı şekilde Türkiye hiçbir ülkenin içişlerine karışmamıştır ve karışmayacaktır. Türkiye komşularının her anlamda kendisinden emin olabileceği bir ülkedir.
Türkiye’yi arkasına alan her ülke bilsin ki, onun sırtı sağlamdır ve emniyet içindedir. Biz komşularımızın coğrafi konumları ve önemleriyle, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriye, zayıf yanlarıyla hiçbir zaman ilgilenmedik. Bizim için önemli olan komşuluk, dostluk ve akrabalık ve kardeşlik hukukudur. Biz tüm halklar için barışı, adaleti ve esenliği savunuruz. Bu millet yeri gelmiş Saraybosna, Kosova, Mostar için yüreğini ortaya koymuştur. Yeri gelmiş Kabil, Basra, Samara, Erbil, Halepçe için yüreğini ortaya koymuştur. Bugün Filistin dediğinizde bir hesabın içerisinde değiliz sadece yüreğimizdekini söylüyoruz.
DOSTLUĞUMUZ NE KADAR DEĞERLİYSE GAZABIMIZ O KADAR ŞİDDETLİDİR
Bugün Şam dediğimizde Halep dediğimizde Hama, Humus dediğimizde kanı akıtılan kardeşlerimizi düşünüyoruz. Herkes şunu bilsin ki, Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerli ise herkes bilsin ki, gazabı da şiddetlidir. Türkiye’nin gazabından herkes korksun. Bizim soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Ben hamaset diliyle değil, ecdadımızdan gelen mirasla konuşuyorum. Biz tarihi yaparız, onu kimin yazacağına, kimin okuyacağına, kimin ondan ders alacağına karışmayız. Türkiye’nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar var.
Bölgede kadastro mühendisliği yapılmasına Türkiye asla göz yummayacaktır. Biz büyük Türkiye’den rahatsızlık duyan çevrelerin taşeronluğunu yapan kanlı terör örgütüne karşı tek bir geri adım atmadan mücadele vereceğimiz gibi Türkiye’ye hasmane tavır takınan çevrelere karşı yakıcı bir azap olmaya devam edeceğiz.
Hedef saptırmaya çalışan bazı köşe yazarları görüyorum. Sanki bu milletin evlatları değil onlar. Radar tespitleri ortadayken, silahsız kimliği açık olan uçağımızı düşürme olayında Türkiye sonuna kadar haklıdır. Doğu Akdaniz Türkiye için hassasiyet kesbeden bir bölge haline gelmiştir. Akdeniz’in genelinde haklarımız var. Bunun yanında bölgede diğer ülkenin oluşturduğu sıkıntılar var. Her an burada rutin olarak bu çalışmaların yapılması bizin en tabii hakkımızdır.
Nitekim bizim uçağımızın yaptığı uçuş da budur. Yenilenmiş olan radarlarımızın test edilmesine yönelik bir uçuştur. Suriye tarafından en ufak bir ikaz ve nota tarafımıza yapılmamıştır. Yapılmadan bu uygulamaya girilmiştir. Bundan sonra da utanmadan, sıkılmadan dost olarak gördüklerini söylüyorlar. Kısa süreli sınır ihlalini kimse haksız bir saldırı için mazaret olarak gösteremez. Uluslararası toplumdan gelen açıklamalar Türkiye’nin haklılığını teyid etmektedirler.
Meclis’te grubu bulunan partilere davette bulundum. Sağolsunlar davetime icap ettiler. Böyle dönemlerde ulusal bir konuda çağrımıza olumlu cevap verdiler ve geldiler. Gösterdikleri hassasiyet ve nazaket sebebiyle kendilerine teşekkür ediyorum. Bu tür günlerde ortak akılla hareket etmek millet olmanın, sorumluluk sahibi olmanın gereğidir. Siyasi partilerimizin, medyamızın, sivil toplum örgütlerimizin vatandaşlarımızın aynı hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum.
Yaşadığımız bu menfur olayın ardından yurt içinde böyle bir milli meselede, devletin, hükümetin, TSK’nın haksız, mesnetsiz ve insafsız bir şekilde ortaya konulması en hafif tabirle aymazlık ve sorumsuzluk olur. Biz siyasi partilerimizin süreç boyunca aynı olgun tavrını sürdürmelerini rica ediyoruz. Özellikle Esed rejiminin bu alçakça saldırısını mazur gösterecek şekilde yorumlar yapmak, kendi ülkesini ve yönetimini zan altında bırakmak sorumlu bir davranış olmayacaktır. Kimsenin karnından konuşma ve söylemlerde bulunma lüksü yoktur, olmamalıdır.
Aziz milletin uluslararası sularda AK Parti’nin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın değil Türkiye Cumhuriyeti’ninu çağı hedef alınmıştır. Böylesi bir gelişmede karnından konuşanlar, Suriye yönetimine zımni destek verenler tarih önünde bu aziz milletin nezdinde mahkum olacaklardır. Bazıları bizim Suriye politikamızı oluşturuyorlar. 29 Ekim 1923 ülke olarak, millet olarak bizim için tarihi bir dönüm noktasıdır. 29 Ekim 1923’de bu millet yeniden, yeni bir devletle tarih sahnesinde yürüyüşüne kaldığı yerden devam etmiştir.
Bu milletin, bu ülkenin tarihi 29 Ekim 1923’de başlamamıştır. Türkiye’nin Suriye politikasını acımasızca ve cahilce eleştirenlere kendi tarihimizden birkaç önemli sahneyi hatırlatmak istiyorum. 9 asır önce komşu ülkeler yaşanan katliamlara gerekli duyarlılığı göstermezken, Anadolu’da bir kahraman Kudüs ve Şam’ı korumak için canı pahasına mücadele etmiştir. Selçuklu komutanı Kılıçarslan Şam ve Kudüs’ü namus ve şeref olarak görüyor ve oranın güvenliğini Anadolu’dan İznik’ten muhafaza etmeye çalışıyorlardı. Aynı şekilde Selahaddin Eyyübi Şam ve Kudüs’ün istiklali için destansı bir mücadele vermiştir.
Şam bizim için Kudüs kadar kutsal olmuştur. Ecdadımız Edirne’yi Hama’dan farklı görmemiştir. İstanbul için Şam tıpkı Kürtler, Araplar gibi kutsal bir şehirdir. Suriye’nin başına getirilmiş işbirlikçi despot yöneticiler Suriye ve Türkiye halklarının insanlık kadar eski kardeşliğini törpülemeye yetmez. Suriye’nin cetvelle çizilmiş sınırları, Türkiye ve Suriye halkların kardeşliğini engellemeye yetmez.
Suriye konusunda kimsenin lafı geveleme, muhalefet olsun diye kendi ülkesine zarar verme lüksü yoktur. Kendi ecdadından bihaber olanlar AK Parti’nin politikasını doğru analiz edemezler. Suriye’deki yönetim asla bizim Suriyeli kardeşlerimizi temsil etmiyor. Oğul Esed, hem halkına, hem Türkiye’ye hem bölge halkına umut verdi, değişeceğini söyledi ama yapmadı.
Değişeceğini söyledi umutlandık. Ama gel gör ki, umutlarımız boşa çıktı. Çünkü doğru konuşmuyordu. Suriye’nin değişmesi için kardeş halkların huzura ve refaha ulaşması için hiçbir desteği esirgemedik. Yüksek düzeyli stratejik işbirliğini bundan dolayı yaptık. Asi nehriyle ilgili yapılan adımlar tarihi adımdır. Esed’in hem kendi halkını hem de bizleri oyaladığını gördük. Kardeş bir ülke olarak uyarılarımızı yaptık. Tavsiyelerde bulunduk. Günlece telefon diplomasisinde bulunduk.
Ancak değişen bir şey olmadı, hep oyaladı. En son BM ve Arap Ligi temsilcisi olarak Annan planını bugüne kadar oyaladı. Tavsiyelerimize kulak asmayan Suriye yönetimi çocukları ve kadınları katletmek suretiyle kendi sonunu hazırlamıştır. Gelinen noktada Suriye yönetiminin hiçbir meşruiyeti kalmadığı çok açıktır. Kadın, yaşlı ve çocukları katleden bir zorba yönetim işbaşındadır.
Benim bu düşüncelerimi ülkemdeki bazı köşe yazarları sert buluyorlar. Bize gelin özel bir ders verin de nasıl konuşacağımızı sizden öğrenelim. Sizin köşenizde yaptığınız dalkavukluğu biz Türkiye Cumhuriyeti’nin başında yapamayız. Biz burada hakkı söylemek durumdayız. Kalemleriniz belki belli yerlere satılmış olabilir, ama bu siyasi irade belli bir irade değil hakka ve halka teslim olmuş siyasi iradedir.
Birileri çıkıyor Türkiye bu katliamı görmezden gelseydi diyor. Türkiye’ye kendi ülkesine, kendi memleketine taşeron gibi maşa gibi ifadelere haksızlık ediyorlar. Cürmü ne kadar tutar diye baktığın zaman bir şey tutmaz. Biz kimsenin maşası ve taşeronu değiliz. Biz başkalarının kışkırtmasıyla değil, kendi iradesi, gücü ve medeniyetiyle hareket eden bağımsız bir ülkeyiz. Biz Hz. Ali’nin şu sözünü kendisine rehber edinmiş bir ülkeyiz. Ne diyor Hz. Ali: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır…
Biz bölgede kimlerin Suriye’nin katliamlarına destek verdiklerine bakmıyoruz. Biz Türkiye’yiz ve büyük bir devletiz. Biz kendimizden sorumluyuz. Biz çıkar hesapları yapmadan davranırız. Suriye’de akan masum kana, katliama bu milletin yüzüne sıçramasına izin vermeyeceğiz. Bu hissiyatla omuzlarımızdaki bu mirasla Suriyeli kardeşlerimizin mücadelesini her ne pahasına olsun desteklemeye devam edeceğiz.
22 Haziran günü askeri uçağımızın düşürülmesi konusunda bazı hususları hem Türkiye kamuoyuna hem dünya kamuoyuna ifade etmek durumdayız. Uçağımız Suriye karasularında değil Doğu Akdeniz’de Suriye’nin 13 deniz mili açığında, uluslararası saldırıya uğradığı kesindir ve tarafımızca belgelenmiştir. Uçağımız bir test görevini tek başına, silahsız ve tanımlanma sistemi açık olarak yapmaktadır. Uçağımız Suriye karasularına yanlışlıkla ve çok kısa bir süre içinde girmiştir. Bu ihlal derhal pilotlarımıza bildirilmiştir ve onlar hava sahasından çıkmıştır.
Yer ve zaman diliminin ihlalle hiçbir ilgisi yoktur. Uçağımızın Suriye karasularını neden ihlal ettiği sorgulanmaktır. Dünyanın her tarafında böyle kısa süreli ihlaller yaşanmaktadır. Uçağımız tamamen hasmane bir tutumla hedef alınmıştır. Suriyeli yetkililerin olayın hemen ardından ortaya koydukları tavır uçağımızın kast-ı mahsusa ile vurulduğunun en bariz delilidir.
Olayın ardından Suriye makamları ve telsiz görüşmeleri çok enterasan arama-kurtarma çalışmalarının sırasında keşif uçağımıza yapılan taciz ateşi aynı şekilde kasıt olduğunun ıspatıdır. Türkiye bu olayın cereyan ettiği andan itibaren itidal ve soğukkanlılığı elden bırakmamıştır. Gerçeğin açıklığa kavuşması için sabırla hareket etmiştir. İlk aşamada uluslararası hukuktan kaynaklan haklarımızı mahfuz tuttuğumuz ve bu menfur saldırı karşısında gerekli gördüğümüz adımları atacağımız bir diplomatik nota ile en somut bir şekilde kayda geçirilmiştir.
Dışişleri Bakanımız çok sayıda muhatabıyla görüşüp kendilerini bilgilendirmiştir. NATO Konseyi, Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 4. maddesi çerçevesinde toplantıya çağrılmıştır. Şu anda toplantıdadırlar. Bu olay karşısındaki diplomatik temaslarımız halen devam ediyor. Rusya, Çin ve İran’la görüşülmüştür. ABD ve AB üyeleri, Arap ligiyle görüşülmüştür. Bölge ülkelerini, uluslararası kuruluşları çok yoğun şekilde bilgilendirmeyi sürdürüyoruz.
Bu saldırının Suriye tarafından kasıtlı olarak yapıldığına dair bilgilendirme çalışmalarımız devam edecektir. Türkiye yerini, zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek bu haksızlığa karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak ve gereken adımları kararlılıkla atacaktır. Son olay Esed yönetiminin kendi halkıyla birlikte Türkiye’ye ve Türkiye’nin güvenliğine tehdit haline gelmiştir. Türkiye olarak Suriye rejiminin sınırlarımızda oluşturduğu güvenlik riskini hiçbir şekilde tolere etmeyecek karşılıksız bırakmayacağız.
TSK’nın angajman kuralları artık bu yeni aşamaya göre değiştirilmiştir. Suriye’den sınırımıza yaklaşan her askeri unsur tehdit olarak değerlendirecek ve askeri hedef olarak muamele görecektir. Buradan Suriye yönetimini uyarıyoruz. Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu ya da husumeti test edilecek bir ülke değildir. Bunu anlamayanlar varsa hiç tereddüt etmeden Türkiye’nin test edilemeyeceğini çok açık şekilde ispat ederiz ve edeceğiz.
UÇAĞIMIZA YAPILAN SALDIRI KARŞISINDA SUSACAK DEĞİLİZ
Sevgili milletim, milletvekili arkadaşlarım Türkiye olarak elbette savaş çığırtkanlarının tuzağına düşmeyiz. Ancak uçağımıza yapılan saldırı karşısında susacak tepkisiz kalacak bir ülke değiliz. Bu hadisenin üzerine kararlılıkla gitmeyi sürdüreceğiz. Suriye halkı bizim kardeşimizdir, bu katliamdan kurtuluncaya kadar Türkiye ve Türk halkı gereken her türlü desteği verecektir.
SAYIN DEVLET BAHÇELİ’Yİ YAKLAŞIMINDAN ÖTÜRÜ KUTLUYORUM
Buradan bir kez daha Suriyeli kardeşlerimizi yürekten selamlıyorum. Muhakkak ki, Allah’ın yardımı yakındır. Her zaman yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum. Türkiye sadece terör mücadelesiyle sadece krizlerle uğraşan bir ülke değil. Türkiye her alanda bölgesel ve küresel aktör olma yolunda ilerleyen bir ülke. Şu süreçte özellikle sayın Bahçeli’nin bu sabah yaptığı konuşma sebebiyle kendisine teşekkür ediyorum. Gösterdikleri birlik, beraberlik ve dayanışma ifadeleri için kendilerine teşekkür ediyorum. Bütün siyasi partilerden aynı anlayışı ve yaklaşımı görmek istiyorum.
BUGÜN İSTANBUL’DA ÇOK ÖNEMLİ BİR İMZA ATIYORUZ
Bugün İstanbul’da çok daha anlamlı bir adımı atıyoruz. Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin imza törenini Azerbaycan Devlet Başkanı sayın Aliyev ile birlikte imzalayacağız. Sadece Şahdeniz değil Hazar Denizi’ndeki Azerbaycan gaz kaynakları bu projenin kapsamında. Yaklaşık 7 milyar dolarlık bir projeyle Türkiye ile Azerbaycan stratejik bir konuma gelme yolunda önemli bir adım atmış bulunuyorlar. Projenin şimdiden ülkemize, Azerbaycan’a ve Avrupa’ya hayırlı olmasını diliyorum.