Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sincan 1. OSB’de, ASO 49. Yıl Başarı Ödülleri törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan’ın özellikle medyaya yönelik mesajları dikkat çekiciydi.
İşte Başbakan Erdoğan’ın sözlerinden satırbaşları:
“Medyaya sesleniyorum. Siz bu ülkenin sevincini paylaşmak için ne zaman adımları atacaksınız? Ben iki fotoğraf üzerinde dikkatle düşünmenizi tavsiye ediyorum. Bir tarafta uzaya gönderilen bir uydu var. Diğer fotoğrafta ise en ilkel saldırı aracı olan ilk çağların hatta tarih öncesinin silahı olarak kabul edilen sapan var. Ama sapanla ne atılıyor? Demir leblebi atılıyor. Kime atılıyor polise atılıyor. Polis sonra düşman oluyor. Ertesi gün yazarlar utanmadan sıkılmadan polisler gaz sıktı yazıyor. Polis biber gazı sıkmış, ee ne yapacaktı. Çantaların içinde kilit taşları, Molotoflar. Onu da geç kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor.
Şimdi ben merak ediyorum. Bu okulun yönetimi akademisyenleri bu öğrencilere o işleri mi öğrettiler? Araba lastikleri nasıl yakılır, molotof nasıl yapılır? Bunları öğrettiler bunlara.
Ben gençlik kollarında başkanlık yaparak geldim. Ama kendi yönetimimde olan hiçbir arkadaşımın burnunu kanatmaya müsaade etmedim.
Siz elinde döner bıçağı olan gençlik olmayacaksınız. Siz molotof atan gençlik olmayacaksınız. Siz bilgisayarla dolaşan gençlik olacaksınız. Siz düşüncenizle fikrinizle mücadele verin. Ve maalesef sadece o okulun öğrencileri değil, farklı öğrenciler gelmek suretiyle böyle bir adım atılıyor.
Biz uydumuzun fırlatışını izlerken, dışarıda birileri sapanlarla taşlarla polisimize saldırıyor. Bu eyleme karışan sözde öğrenciler konusunda, onların sırtını sıvazlayanlar konusunda söyleyeceklerimi söyledim.
10 gündür işte o medya kuruluşları bu göstericilerin sırtını sıvazlıyorlar. Bunların avukatlığı yapılıyor. Bu gösteri kutsanıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi ana muhalefetin genel başkanı çıkıyor bu şiddeti övüyor, onları teşvik ediyor.
Bakın işte bizim milletçe bu tavrın üzerinde dikkatle durmamız gerekiyor. Türkiye’deki üniversite olaylarının maalesef kötü bir geçmişi var. Bizde ilk üniversite olayları 1876 tarihide çıktı. Sonra öğrenciler maalesef bir malzeme olarak kullanıldı. Ölmeye ve öldürülmeye sevk edildi. 1950’ye kadar, Adnan Menderes hükümetine kadar öğrenciler hep nümayişe sevk edildiler.
1970’lerde bizzat benim neslimden birçok arkadaşım da kandırılan o zavallı öğrencileri gördük. O çatışmaları bizzat yaşadım. Anadoludan köyünden gelmiş hiç büyükşehir görmemiş aynı kültürden gelen iki öğrenci. Biri sağcıların, biri solcuların eline düşüyor. Ellerine silah veriliyor ve birbirlerini öldürülüyor.
CHP’NİN TAVRI SORUMSUZLUK
Türkiye’de bu kadar ağır kayıplar verilirken, CHP’nin tarihte yaptığı gibi şiddeti teşvik etmesi sorumsuzluktur. Değiştik diyorlar, bana ‘tarihi bırak bugüne bak’ diyorlar, iyi de o zaman bu yaptığınız ne? Siz bu şiddet olaylarını nasıl onaylayabilirsiniz?
CHP son birkaç yıldır, her fırsatta sokak sokak direniş çağrısı yapıyor. Buna karşılık bulamayan CHP adeta öğrenciler üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor. BDP nasıl masum çocuklara taş verip onların arkasına saklanıyorsa bugün de CHP gençlerin eline taş molotof verip arkalarına saklanıyor.
Bu yol çıkmaz sokaktır. Bu ülkede her şey sandıkta olacak. Alabiliyorsan neticeyi sandıkta al. O neticeye eyvallah deriz. Hükümetle hesabı olan varsa bunun hesabı sokakta değil sandıkta görsün.
Bir yıllık bütçenin müzakeresini yapıyoruz. Bütçenin oylamasında 321 kabul, 136 hayır çıkıyor. Yahu muhalefetin toplam sayısı 250’ye yakın. Nerede bu muhalefet? Ortada yok. En ciddi meselede ortada yoksunuz, neredesiniz?”