Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı “Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri” töreninde konuştu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:
44 ciltlik bir müstesna eserin, İslam Ansiklopedisi’nin yayınlanma şerefini hep birlikte yaşıyoruz. Medeniyetin özü taş, kum, asfalt, güçlü silahlar, tek başına insan dahi değildir. Medeniyetin özü aşktır ve o aşktan hasıl olan ilimdir. Bugün bu salonda medeniyetin özü olan aşkın ve ilmin ete kemiğe bürünmüş haline şahitlik ediyoruz. 44 cilt, 17 bin maddeden oluşan 30 yıllık emeğin neticesinde ortaya çıkan eserin tüm insanlık için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
2 BİN İLİM İNSANI ÇALIŞTI
Türkiye ve dışarıdan 2 bine yakın ilim insanı bu esere birikimini sundu.
HER KİTAP DEĞERLİDİR
Her kitap, her eser değerlidir. Ancak bu ansiklopedi kitap olmanın çok ötesinde kadim medeniyetine ışık tutan bir külliyat.
ÇOK ŞEY OKUYAN ALİM DEMEK DEĞİLDİR
İlim ve bilim aynı şey değildir. Alim ve bilgin birbirinin tıpatıp benzeri değildir. Kişinin çok şey okumuş olması onun alim olduğu, çok şey bildiği anlamına gelmez.
TWITTER’DA ARTIK HERKES YAZAR
Bugün bir çokları çıkar ‘böyle bir ansiklopediye ne gerek var’ diyebilir. İnternette önümüze bir kelime aradığımızda milyonlarca arama kaynak çıkıyor. Artık herkes yazar. Twitter başta olmak üzere herkesin cesaretle fikrini yazdığı çağdayız
İNTERNET BİLGİ VEREBİLİR AMA İLİM BUNUN ÖTESİNDE
İnternet bilgi verebilir ama ilim bunun çok ötesinde bir yerdedir. Kişiyi halden hale çevirmiyorsa o ilim değildir, olsa olsa malumattır.
ÇOCUKLARIMI SÜREKLİ BAĞLARBAŞI’NDAKİ MERKEZİNE GÖNDERDİM
Ben her cildini takip ettim eserin. Çıktı mı çıkmadı mı? Çocuklarımı sürekli Bağlarbaşı’ndaki merkeze gönderdim çıktı mı çıkmadı mı diye.
BAĞDAT GİTTİ HER ŞEY GİTTİ DEMİŞLERDİ AMA ÖYLE OLMADI
Ülkemizde kitapların yığılıp yakıldığını büyüklerimizden dinledik. Saraybosna’da kitaplar yakıldı, dumanları şehrin üstüne yükseldi. Bağdat’ta kütüphane yakıldığında ‘Bağdat gitti her şey gitti’ denmişti. Kitapların yakılması medeniyet yürüyüşünü durdurmadı.
Kitaplar yakılıp yok olsa da medeniyetlerin hafızası silinmez.
BİR BAŞKA BİR ŞEYİ KAYBETTİK
Endülüs’ün kitapları yakıldığında İstanbul kitap merkezi oldu. İstanbul’un kitapları yakılmadı, başka yere de taşınmadı. Biz başka bir şeyi kaybettik. Bir saat uyuyup 23 saat çalışan alimlerimiz vardı. Aylarca evinden uzakta kitap arayan sevdalılarımız vardı.
KİTAPLAR AYNI OLSA DA KİTAPLARI ANLAYACAK HARFLERİ YİTİRDİ
Tüm İslam coğrafyası kitaplarını kütüphanelerini değil ilme olan aşkını ve şevkini, kitaplarla arasındaki irtibatını yitirdi. Kitapların hepsi aynı olsa da kitapları anlayacak harflerini yitirdi.
ARTIK ÜNİVERSİTELER ÖZGÜR
Tarihte yaptık yine yaparız, çok daha iyisini yaparız ve göreceksiniz yapacağız. Bunu yapacak imkana sahibiz. Kılık kıyafete, sakala bıyığa, başörtüsüne takılmayan özgür üniversitelerimiz var. En ücra köydeki çocuğun ulaşabileceği okullarımız var. İlkokul ve liseleri artık formatlama makinesi olarak gören yer değil ilim yuvası olarak görüyoruz. Bunların hepsi birer başlangıç.
İSİM VERMEDEN GÜLEN’E YÜKLENDİ
Bizim ecdadımız Moğol istilasını, Haçlı istilasını atlattı, bütün harflerimiz çalınsa da bizim medeniyetimiz kendi kendini inşa etmeyi her seferinde başardı.Yaşadığımız fetret gelip geçer. Maruz kaldığımız iftiralar eriyip yok olup gider. Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş alim müsveddelerini bünyenin virüsü yok ettiği gibi reddetmiş ve tarihin çöplüğüne mahkum etmiştir. Bu medeniyet yine mahkum edecektir. İlmi bir sihir gibi görenleri yine reddedecektir, ilmi güç için şantaj için şebekeleşme örgütleşme için bir araç olarak kullananları bu medeniyet hiç kabul etmemiştir.
Küçük zurna Mehdi de tılsım, büyü…, büyük zurna Mehdi de tılsım, büyü…Allah’ın ilmini bu tür sapıklıklar içinde kullananlar için:
Kul, euzü birabbil felâk, min şerri ma halak, ve min şerri gasikin iza vakab, ve min şerri neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin iza hased. De ki; “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, DÜĞÜMLERE ÜFLEYENLERİN kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
Kul, euzü birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin nâs, min şerril vasvasil hannas, elleziy yuvesvisu fiy sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs. De ki; “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.” sureleri inmiştir.