Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post’a verdiği demeçte, ”Suriye’de muhalefetin her geçen gün güç kazandığını görüyoruz. Dolayısıyla rejim gidecek. Beşşar siyasi açıdan ölmüştür” dedi.
Erdoğan, ”Tabi ki bunun bir hafta mı, bir ay mı ya da ne zaman olacağını söylemek güç. Bu, Rusya ve Çin’in duruma nasıl yaklaştığıyla da alakalı bir husus” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Washington Post muhabiri Lally Weymouth’a röportaj verdi. Röportaj, gazetenin internet sitesinde yayınlandı.
Başbakan Erdoğan, Suriye’de Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin geleceğini nasıl gördüğüne dair soru üzerine, ”Tarihe bakarsak eğer, halklarına eziyet eden rejimlerin ayakta kalamadığını görürüz. Arap Baharı sürecinde, Suriye’de maalesef rejimin halkına baskı uyguladığı bir gelişmeye tanıklık ettik. Bu eylemler sonucunda, on binlerce genç, yaşlı ve çocuk öldürüldü ya da yerlerinden oldu. Bu acımasız rejim, aynı politikaları takip etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de 83 bin sığınmacının bulunduğunu, Lübnan’da aynı miktarda mülteci olduğunu, Ürdün’de de 200 bin civarında sığınmacı yer aldığını kaydeden Erdoğan, bu kişilerin, canları istediği için ülkelerinden kaçmadığına dikkati çekti. Erdoğan, ayrıca Suriye içerisinde de halen 2,5 milyon kişinin yerlerinden edilmiş vaziyette olduğunu, 30 bine yakın insanın da çatışmalarda öldürüldüğünü hatırlattı.
Bunların sonucunda, muhalefetin her geçen gün güç kazandığını gördüklerini belirten Erdoğan, ”Dolayısıyla rejim gidecek. Beşşar siyasi açıdan ölmüştür. Tabi ki bunun bir hafta mı, bir ay mı ya da ne zaman olacağını söylemek güç. Bu, Rusya ve Çin’in duruma nasıl yaklaştığıyla da alakalı bir husus” dedi.
-Rusya ve Çin’in tavrı konusu-
Erdoğan, ”Çin ve Rusya’nın, muhalefete destek verecek BM kararlarını veto ettiğinin” hatırlatılması üzerine, bu iki ülkenin aynı şekilde davrandığına işaret ederek, ”Biz tabii ki Rusya, Çin ve İran ile görüşüyoruz ve görüşmeye de devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
”Rusya’nın Esed rejimini silahlandırmaya devam edip etmeyeceği” sorusunu, ”Ruslar, Esed rejimini silahlandırdıklarını kabul etmeyecekler” diyerek yanıtlayan Erdoğan, ”Öyle yapmıyorlar mı ama?” sorusu üzerine de, Rusya’ya suçlama yöneltmenin kendisi açısından uygun olmayacağını belirtti.
Erdoğan, ”İran’ın, Suriye’de İran Devrim Muhafızları’nın bulunduğunu açıkladığına” dair bir soru üzerine de, bu tür açıklamaları gazetelerden gördüklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ”Çin, Rusya ve İran ile görüşmelerinizde, pozisyonlarını değiştirecekleri ve rejimi desteklemeye son verecekleri yönünde bir umut gördünüz mü?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
”Biz, onların da Esed’in gideceğine inandıklarını görüyoruz. Sordukları soru şu: Esed’den sonra ne olacak? Onlara şöyle yanıt veriyorum; Demokratik bir parlamenter sisteme inanıyorsak, o halde buradan geçecek olan da halkın iradesi olacaktır. Suriye’de bir rejim oluşturmaya çalışan herhangi bir dış müdahaleyi görmek istemiyoruz. Bizim tasavvur ettiğimiz, adımlarını adil bir anayasaya, insanların adaylarını seçmekte ve siyasi partiler kurmakta özgür oldukları bir sisteme dayandırdıkları bir geçiş hükümetinin olması.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post gazetesine verdiği demeçte, Suriye konusunda Türkiye’nin ”uçuşa yasak bölge oluşturulması konusunda tek taraflı rol oynamayı düşünüp düşünmediğine” yönelik soru üzerine, ”Düşünmüyoruz. Eğer ülkemize bir saldırı olursa, o zaman gerekeni yaparız. Ancak bu durumun bir uluslararası boyutu bir de İslam dünyasını kaygılandıran boyutu var. Dolayısıyla BM ve ayrıca Arap Birliği Suriye konusunda müdahil olmalı” dedi.
Erdoğan’ın, gazeteden Lally Weymouth ile yaptığı röportaj, Washington Post’un internet sitesinde yayınlandı.
Başbakan Erdoğan, ”Suriye Ulusal Konseyi’ni destekliyor musunuz? Konsey üzerinde Müslüman Kardeşler’in hakimiyet kurmasından kaygılı mısınız?” sorusu üzerine şunları kaydetti:
”Suriye’yi temsil etme yeteneği olan, Suriye içindeki ve dışındaki herkes, bu konseyin bir parçası. Suriye’deki Müslüman Kardeşler’in üyeleri de Suriye halkının parçası ve onlar da demokratik haklarını kullanma haklarına sahipler. Benzer gelişmeler Mısır’da da oldu. Yıllarca, orada varolan rejim, Müslüman Kardeşler’in üyelerine siyasi haklarını kullanma izni vermedi. Mısır’da şimdi insanlar Müslüman Kardeşler’in partisini, hükümetleri olarak seçti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Müslüman Kardeşler’in bir üyesi cumhurbaşkanı seçildi. Eğer demokratik sisteme inanıyorsak, insanların iradesini kabul etmeliyiz.”
Başbakan Erdoğan’a, ”ABD’nin, uçaksavar silahlarının sınırdan Suriye’ye geçirilmesine izin vermede Türkiye’yi durdurduğu belirtiliyor. Bu doğru mu? Suriyeli muhalifler uçaksavar silahları olmadan nasıl kazanabilir?” sorusu da yöneltildi.
Erdoğan, bu soruya cevaben şunları kaydetti:
”ABD şimdiye kadar, açıklamaları yoluyla sürecin bir parçası olmuştur ama başka bir katkısı olmamıştır. Muhaliflere destek, bölgedeki ülkeler ve Suriye’nin dışında yaşayan Suriyeliler tarafından sağlanmıştır. Türkiye, gıda ve ilaç gibi lojistik destek sağlıyor. Bunun yanında, biz, sınırın bizim tarafımızdaki kamplara sığınmak isteyenlere destek veriyoruz. Şu ana kadar bu desteğin toplam miktarı 250 milyon dolardan fazla. Biz, Suriye’nin dost halkına, kardeşlerimize bu desteği vermeye devam edeceğiz”.
-”Biz lojistik destek veriyoruz”-
”Suriyeli muhaliflerin daha çok silaha ihtiyacı olup olmadığına” yönelik soru üzerine Erdoğan, Suriyeli muhaliflerin bölgeden ve Suriye’nin dışında yaşayan Suriyelilerden her tür desteği aldığını söyledi. Erdoğan, ”Ancak Türkiye’nin katkısına gelince, biz lojistik destek sağlıyoruz. Buna, Türkiye’deki kamplarda yaşayan 83 bin sığınmacı dahil” ifadesini kullandı.
Erdoğan, ”Suriyeli muhalifler arasında potansiyel bir lider görüyor musunuz? İki senaryo duyuyorum: Biri, insanlar, lider olarak spesifik azı kişilerin adından bahsediyor. Diğeri ise, Irak’ta olduğu gibi devletin tüm üyeleri değil, sadece Esed ailesinin gideceği konuşuluyor. Bununla devletin yapısının geçici bir dönem için korunması amaçlanıyor. Suriyelilerin geçiş dönemini nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine, ”Rusya ve İran, sizin şu anda bana sorduğunuz aynı soruları soruyor. Ama demokrasiye inanan insanlar bu tür soruları sormamalı” dedi.
Başbakan Erdoğan, ”Esed sonrası dönemde ortaya çıkabilecek duruma dair kaygılarının olup olmadığı, Suriye’nin demokrasi deneyiminin bulunmadığına” dair soruyu da şöyle cevaplandırdı:
”Bu problem değil. Mısır’da, Mübarek ailesi 30 yıldan fazla süredir iktidardaydı ve Mübarek gitti. Ve insanlar, ismi daha önceden pek bilinmeyen bir kişiyi (Muhammed Mursi) cumhurbaşkanı olarak seçti. Suriye halkı da kendi iradeleri yoluyla güçlü bir lider getirecektir. Eğer demokrasiye inanıyorsak, güvenmemiz, inanmamız gereken de bu.”
-Uçuşa yasak bölge konusu-
Erdoğan, ”Uluslararası toplumun Suriye’nin Türkiye sınırına yakın kesiminde uçuşa yasak bölge kurulmasını desteklemesini istiyor musunuz?” sorusu üzerine, bu konuda BM Güvenlik Konseyi kararının önemli olacağını söyledi.
Gazetenin, ”BM Güvenlik Konseyi desteği olmaksızın bunun (uçuşa yasak bölge) oluşturulmasını istemiyorsunuz, Rusya ve Çin’in bunu destekleyen bir tasarıyı veto edebileceğini bilmenize rağmen” yorumu üzerine, ”Hiçbir zaman bilemezsiniz, bugün durum bu olabilir ama yarın işler değişebilir” yanıtını verdi.
Erdoğan, ”(Uçuşa yasak bölgenin), BM olmaksızın, NATO üzerinden oluşturulmasını ister misiniz? BM’nin desteği olmadan ilerlemeye istekli misiniz?” sorusu üzerine, ”BM olmaksızın bir şey yaparak, tuzak olabilecek bir şeyin parçası olmayı kabul etmeyiz. Biz, BM üyesiyiz ve (BM’nin) görevi dünyada barışı inşa etmek” ifadesini kullandı.
Erdoğan, ”Türkiye’nin, uçuşa yasak bölge oluşturulması için tek taraflı daha güçlü rol oynama ihtimali var mı? Eski başbakan Mesut Yılmaz, Suriye sınırına asker gönderip, o dönemki Suriye Devlet Başkanı Hafız El Esed’e (terör örgütü PKK’nın elebaşısı) Öcalan’ı saklamaktan vazgeçmesi yoksa Türkiye’nin müdahale edeceğini söyledi. Esed, Öcalan’dan vazgeçti” sorusu üzerine, ”Burada bazı yanlış bilgiler var. Suriye Öcalan’ı Yunanistan’a gönderdi. Öcalan Kenya’da yakalandı ve oradan Türkiye’ye getirildi” dedi.
Başbakan Erdoğan, ”O halde daha güçlü bir tek taraflı rol oynamayı düşünmüyor musunuz? Türkiye güçlü bir orduya sahip” sorusu üzerine, ”Evet düşünmüyoruz. Eğer ülkemize bir saldırı olursa, o zaman gerekeni yaparız. Ancak bu durumun bir uluslararası boyutu ve İslam dünyasını kaygılandıran bir boyutu var. Dolayısıyla BM ve ayrıca Arap Birliği Suriye konusunda müdahil olmalı” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington Post’a verdiği demeçte, Washington Post’un, ”Cumhurbaşkanı olmak gibi bir isteğimiz var mı?” sorusu üzerine, ”Talebe bağlı olarak, eğer halktan talep olursa ve siyasi partimin kararına bağlı olarak, göreceğiz. Türkiye’de bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimleri, cumhurbaşkanının halk oyuyla seçileceği ilk seçimler olacak” diye konuştu.
Gazatenin internet sitesinde yayınlanan röportajda Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerine dair bir soru üzerine, İsrail’in, Türkiye’nin özür, tazminat ve Gazze’den blokajın kaldırılması konularındaki şartları kabul etmesi halinde, iki ülke arasında normalleşme sürecinin başlayabileceğini söyledi.
Konuyla ilgili başka bir soru üzerine Erdoğan, bu üç şartın eş zamanlı olarak yerine getirilmesi gerektiğini ve bu olduğu zaman da normalizasyon sürecinin büyükelçinin İsrail’e dönmesi ve diğer adımları içerdiğini kaydetti.
Erdoğan, ”İran’ın nükleer silah üretmesi konusunda kaygılarınız var mı?” sorusu üzerine, ”Nükleer silah terimini kullanmak istemiyorum, çünkü İran’daki yetkili kişiler nükleer silah üretmediklerini söylüyorlar” dedi.
Nükleer silahları olan ülkelerin kendilerini nükleer tehdit olarak düşünmediklerini belirten Erdoğan, ”Ama nükleer silaha sahip olmayan bir ülke diyelim, bunu üretme işine giriyor, o zaman zaten nükleer silaha sahip olanlar, onlara, (böyle bir gelişmeye) karşı olduklarını söylüyor. Adalet bunun neresinde?” ifadelerini kullandı.
Gazetenin, ”Bir farklılık şu ki, nükleer silaha sahip ülkelerin hiçbiri, BM üyesi bir ülkeyi, dünya yüzeyinden silme tehdidinde bulunmuyor, İran’ın İsrail’e bunu yapma tehdidini yönelttiği gibi” yorumu üzerine Erdoğan, ”İsrail de aynısını İran için söylüyor” dedi.
Gazetenin, ”Onlar, İran’ı nükleer programını durdurmak için vurabileceğini söylüyor” sözleri üzerine Erdoğan, ”Size daha fazlasını söyleyeyim, Filistin’de hiçbir silah olmamalı. İsrail, Gazze gibi bir yeri 15 gün boyunca fosfor bombalarıyla vurdu” diye konuştu.
-”Babası çocukları katletti ve şimdi de oğlu aynı şeyleri yapıyor”
Gazetenin, Başbakan Erdoğan’a, Suriye’deki olaylar ilk başladığında ”Esed’e reform yapması için bir şans tanımaya çalışmasını” sorması üzerine, şunları kaydetti:
”Devlet Başkanı Esed’e, 2011 yılının Ocak ayından itibaren, eğer reformlara gitmek isterse, kendisine destek vereceğimizi söyledik. O dönem, kendisiyle 3 saatlik görüşme yaptım. Sonra temsilcilerimi gönderdim. Bunun yanında (Esed ile) telefon görüşmeleri yaptık. Suriye bizim yardımımızı istedi ve biz o yardımı gönderdik, ama hiçbir şey değişmedi. Ne yazık ki, Esed, kendi halkını, kendi tank, uçak ve helikopterleriyle öldürmeye devam etti.”
Başbakan Erdoğan, ”Suriye’nin geleceği hakkında düşündüğünüzde sizi ne endişelendiriyor?” sorusu üzerine, ölümlerin çok üzücü olduğunu, Suriye’deki manzaralara, tarihi alanların bombalarla yıkımına tanık olmanın çok üzücü olduğunu belirtti.
Hafız Esed’in 30 yıl önce yaptığını şimdi oğlu Esed’in yaptığını kaydeden Erdoğan, ”Babası çocukları katletti ve şimdi de oğlu aynı şeyleri yapıyor” dedi.
Erdoğan, ”Sizce Esed gidecek mi? Onu yakından tanıyorsunuz” sorusunu da, ”Kendisi için en uygun çıkış yolunu seçeceğini, böylece Suriye halkının, onun eziyetlerinden mümkün olan en kısa sürede kurtulacağını ümit ediyorum” diye yanıtladı.
”Esed’in isterse gidebileceği ülke var mı?” sorusu üzerine, ”olabilir” diyen Erdoğan, ”Katar olabilir mi?” sorusunu da, ”Evet, Tunus da bir öneride bulundu” yanıtını verdi.
-Cumhurbaşkanlığı-
Başbakan Erdoğan, ”Cumhurbaşkanı olmak gibi bir isteğiniz var mı?” sorusu üzerine, ”Şimdiye kadar, geldiğim hiçbir pozisyona, orada olmayı istediğim için gelmedim, insanlar benim o görevlere gelmemi istedi. Şu ana kadarki tüm görevlerimden bahsediyorum; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Parti Genel Başkanı, Başbakan… Cumhurbaşkanlığı konusuna gelince, talebe bağlı olarak, eğer halktan talep olursa ve siyasi partimin kararına bağlı olarak, bakacağız. Türkiye’de bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimleri, cumhurbaşkanının halk oyuyla seçileceği ilk seçimler olacak” diye konuştu.
Gazetecinin, ”Ülkede nereye gidersem gideyim, hiçbir suçlama yöneltilmeden hapiste tutulan gazetecileri işitiyorum. Niçin onları hapisten çıkarmıyorsunuz? Bu Türkiye için iyi değil. Niçin onların istediklerini ifade etmelerine izin vermiyorsunuz?” sorusu üzerine Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
”Bu konuda bilgi kaynağınızın ne olduğunu bilmiyorum. Yayın organınızın, bu asılsız fikir ve iddiaları böyle bir sorunun temeline oturtması üzücü. Bu gazeteciler, sarı basın kartı olan gazeteciler değil. Dokuz tanesi var. Bunlar, terör örgütleriyle temasları olmuş ya da birlikte çalışmış kişiler. Diğerleri, bir terör örgütüne üye olmak ya da silah taşımak gibi nedenlerle cezaevindeler. Siz şimdi bu kişilerin gazeteci oldukları için serbest bırakılmaları gerektiğini mi söylüyorsunuz? Bu kişiler sarı basın kartı taşıyan kişiler olmasa bile?”.
Kendisinin de sırf bir şiir okuduğu için hapse atıldığını hatırlatan Erdoğan, ”Evet ama bu da yanlıştı, öyle değil mi?” sorusu üzerine de şunları kaydetti:
”Dolayısıyla cezaevinde olmanın ne demek olduğunu bilirim. Ancak bu insanların yaptığı şeylerin, benim bir şiir okuma davranışımla hiçbir alakası yok. Benim durumumda, birini yaralama ya da öldürme veya silah taşıma gibi bir eyleme karışmamıştım. İstanbul’un belediye başkanıydım ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmış bir şiiri okuyordum, hapse atılmamın nedeni buydu. Bugünün Türkiyesi, ilk kez hükümete geldiğimiz 10 yıl önceki Türkiye’ye göre çok farklı. Şimdi ifade özgürlüğünün zirvede olduğu bir dönemden geçiyoruz.”