Brezilya’da Türk gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, PKK’nın silah bırakmasının şart olduğunu belirterek “Terör örgütü silahı bıraktığı anda zaten güvenlik güçlerinin de silah kullanması söz konusu olamaz” dedi.
PKK sizin yoğun dış gündemli gezileriniz sırasında eylem yapıyor, bu eylemi de G-20 zirvesine rastladı. 2015’te Türkiye’nin ev sahipliği G-20 toplantısına kadar çözüm mümkün mü?
Tarih vermek mümkün değil, ama karşı taraf öyle bir çizgiye gelir ki, çözüm mümkün hale gelir. Bölücü terör örgütü silah bırakırsa 2015’ten önce de netice almak mümkün olabilir. Nitekim son zamanlarda bazı açıklamalar var. Bazı köşe yazarları elebaşıya “Hani karakol basmayacaktın” diye soruyor. BDP’nin eşbaşkanı, “PKK silah bıraksın, Silahlı Kuvvetler de operasyonları durdursun” diyor. Terör örgütü silahı bıraktığı anda zaten güvenlik güçlerinin de silah kullanması söz konusu olamaz. Ama güvenlik güçlerinin de silah bırakmasını beklememek lazım. Çünkü onların enstrümanı da silahtır… Üstelik sadece bölücü terör örgütüne karşı değil, asayiş yönünden de gerekli. Son günlerde malum 8 şehidimiz var, 26 terörist de etkisiz hale getirildi. Doğrusu biz bunların olmasını istemiyoruz. Ama sekiz şehidimiz varken güvenlik güçlerinin eli kolu bağlı durması mümkün değil. Halkımız bir şeyler bekliyor. Genelkurmay Başkanımız ve kuvvet komutanlarımız bölgeye gidiyor, netice alıyor.
Leyla Zana’nın açıklamaları var, Kuzey Irak’tan olumlu mesajlar geliyor, Türkiye’nin pozisyonu genel destek mi görüyor?
Leyla Zana’nın bizimle görüşmek istediğine dair ifadeleri var. BDP içinde sanki tasfiye hissediyorum. Parlamentodaki gruptaki bazı isimlere dönük. Terör örgütü elebaşısı bazı isimlerin üzerini çiziyor. Daha önce de biliyorsunuz Diyarbakır eski Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Bey (Çelik) ikinci defa aday yapılmadı. Ahmet Türk olayı malum. Halbuki bunlar eskiden ağırlığı olan isimlerdi. Şimdi cazibesi kalmadı.
İçeride atılacak adımlar olduğunu, gerekirse o adımları atacağınızı söylediniz. Bu ifade yeni bir çözüm persfektifi mi?
Diyorum ya bizim bunu görmemiz lazım. Yani silah bırakmayı. Bunu görmeden adım atamayız. Bizim sürece ilişkin birçok yaklaşımımız oldu…
Silah bırakma ön şart mı?
Evet, ön şart. Vatandaş orada tehditle oy kullanıyor, tehditle hadaç toplanıyor. İl, İlçe başkanımı kaçırıyor, hatta öldürüyorlar. İftiharla söylüyorum, hiçbiri aileleri dahil geri adım atmıyor.
Çözüm konusunda uluslararası mutabakat mı oluşuyor?
Açıktır ki, 10 yıl önce uluslararası platformda bölücü terör örgütünün durumu ile bugünkü durumu aynı değil. Bugün çok zayıflamış durumda. Bizim bilgilendirme çalışmalarımız da sonuç verdi. Uluslararası camia bunu gördü. Kuzey Irak’ta alınan mesafe de geçmişle aynı değil.
Barzani Türk kamuoyunun çok hoşuna giden açıklamalar yapıyor…
Barzani çok açık net, Kürt bölgesinde etkin. PKK’dan silah bırakmasını istiyor. Neçirvan da aynı şeyleri bize gelip söylüyor. Kuzey Irak’la ilişkileri diri tutmamız hem PKK’yı hem de BDP’yi rahatsız ediyor, ama biz devam edeceğiz, bakanlarımız gidip gelecek. Merkezi yönetim de rahatsız ama biz adımlarımızı Irak anayasasına uygun atıyoruz.
Ne gibi?
Merkezi yönetim Kuzeye petrol ürünü vermiyor. Gelip bizden istediler, benzin, mazot, jet yakıtı… Biz de “hay hay” dedik, petrol verecekler, petrol ürünü alacaklar.
Seçmeli Kürtçe dersine BDP karşı çıkıyor.
Hangi adımı attıysak hep karşı çıktılar. Yarım saate tahammül yokken tam gün TRT Kürtçe yayını yaptık, ona da karşı çıkıldı.
‘BLÖFMÜŞ DERİZ’
CHP ile görüşmelerden somut adım ne zaman beklenmeli?
Ben arkadaşlara Kemal Beyin (Kılıçdaroğlu) yanında talimat verdim, kendisi de üç kişi görevlendirdi. İki-üç aylık bir süreden söz etti Akif Hamzaçebi. Bekleyeceğiz, sonra hatırlatacağız, bir şey çıkmazsa “bize gelmeleri blöfmüş” deriz.
ABD Başkanı Obama ile görüşmenizde teröre karşı işbirliği gündeme geldi mi?
İşbirliğinde sıkıntı yok, ama silahlı insan hava aracı istiyoruz. Kongre’den geçmesi lazım. Bize, “seçimden önce mümkün değil” dediler.
Hollande’a davet
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile görüşmeniz nasıl geçti?
Çok iyi geçti, “olumsuzlukları geride bırakalım” dedi. Beyaz sayfa açıyoruz. Ahmet Davutoğlu Fransa Dışişleri Bakanı ile Suriye’nin dostları toplantısı öncesinde özel bir yemek yiyecek. Ben Hollande’a “Ben iki-üç defa Fransa’ya geldim, 20 yıldır Türkiye’ye gelen Fransa Cumhurbaşkanı yok, gelin bu işi siz kırın” diyerek sözlü davette bulundum. Cumhurbaşkanı da Chicago’da söylemiş, yazılı davette de bulunacak.
Hollande, Sarkozy dönemi Türkiye politikalarına katılmadığını söyledi mi size?
(Gülerek) Yok ama yüz ifadesinden, mimiklerinden belliydi. “150 bini vatandaş 550 bin Türk yaşıyor Fransa’da, bu düşündürücü” dedi. 550 bin çifte vatandaş olsa Ermeniler bu kadar kolay iş yapabilir miydi? Ama benim vatandaşım çifte vatandaşlığa başvurmuyor. Hollande’a sadece Türkler değil diğer Müslüman seçmen de oy verdi.
Mısır’da seçim sonrasında siyasi kaos yaşanıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Endişeyle izliyorum. Seçimin galibi Muhammed Mursi. Ama bakıyorum iktidarı ona vermemek için gayret söz konusu. Askeri Konsey apar topar anayasayı değiştirecek planlar yapıyor. Obama ile bunu konuştuk. “Sandığa kesinlikle müdahale edilmemesi gerektiğini söyledik” dedi.
‘Köprü çalışması aynen devam’
Köprü çalışmaları nedeniyle İstanbul’daki trafik eziyeti hakkında bilgi alıyor musunuz?
İstanbul’da trafik normal zamanda da kötü. Okullar tatil, ramazan geliyor, İstanbul’dan çıkışlar da oluyor. Güya trafik rahatlayacak diye çalışma başladı. Ama İstanbul’da her gün 400 yeni araç trafiğe çıkıyor. Çok manidar, bunun önünü nasıl alacağız?
Bu çalışmalar devam mı edecek?
Aynen devam edecek, yoksa yarın başka tehlikeler getirir. Biraz katlanacağız.
Anayasa Mahkemesi’nin 7 artı beş kararını nasıl karşıladınız?
Daha önce açıkladığım gibi… Bizim 2023 projelerimizde sıkıntı yaratmaz. Çünkü bunlar kişilere bağlı değil. Üç dönemden sonra arkadaşlarımız think tank’lerde çalışsın istiyoruz. Parti politikalarımız bu düşünce kuruluşlarından yararlanarak devam edecek.
Peki ama yetişmiş insan gücü israfı olmaz mı… Mesela Ali Babacan gibi genç isimlerde…
Ne biliyorsunuz belki Ali Bey’e dış camiadan iyi bir teklif gelecek.
Rio mesajları
Brezilya’nın en büyük ve ünlü kenti Rio de Janeiro’da, o ünlü sahildeki “Copacabana Palace”ın ikinci katında, bizim için özel olarak hazırlanan odada buluştuk.
Masanın başında Başbakan Erdoğan, iki yanında bakanları Ali Babacan, Erdoğan Bayraktar, Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve birkaç danışman. Diğer koltuklarda yazılı basının belli başlı organlarının biz Genel Yayın Yönetmenleri. Rio’da ilk ve son gecemizdi. Üç günlük planlanan konaklama, ikinci Dağlıca baskını nedeniyle iyice kısaltılıp zorunlu programa uymakla sınırlandırılmıştı ve otelimize dönünce valizlerimizi hazırlayacaktık. Dışarıda kışın habercisi (Rio, Ekvator’un güneyinde yer alıyor) yağmur vardı. Atlantik Okyanusu’nun kıyıyı vuran dalgalarının sesi odayı dolduruyordu. Kasvetli demesem de oldukça hüzünlü havayı bir ölçüde olsun dağıtabilmek için, ayağıma kadar gelen bir fırsattan yararlandım.
Otelin önünde, girişimci zekâsı hayli yüksek bir seyyar satıcı “Rio+20” zirvesine katılan 120’nin üstündeki liderden iş yapabileceklerin adlarını otomobil plakası gibi hazırlatmıştı. Beni Amerikalı mı sandı, yoksa İngiliz mi, Fransız mı bilmem; Barack Obama’nın, David Cameron’un, François Hollade’ın plakalarını gösterdi. “Ben Türk’üm” dedim, elindeki demetten bir parça seçti. Üstünde “Rio+20 Recep Tayyip Erdoğan, Turkish Prime Minister” yazıyordu. Hemen aldım. İşte kasvetli değilse bile hüzünlü toplantının başında Erdoğan’a “Sayın Başbakanım” dedim, “Sigarayı bırakmama verdiğiniz güçlü desteğe eşimin şükranının nişanesi ve de biz medya mensuplarının bu gezinin size ortak anısı olarak bu küçük armağanı kabul ederseniz sevinirim…”
Ve sonra bu girişimimin ve grubun ağabeyi olmanın avantajını kullanıp ilk soruyu yönelttim;
“Ne zaman başta Obama ile olmak üzere önemli bir liderle randevumuz olsa veya önemli bir uluslararası toplantıya katılsanız, arifesinde PKK hem gündem değiştirmek, hem de Türkiye’nin imajını zedelemek için bu tür saldırılar yapıyor. G-20 zirvesi bu yıl Meksika’daydı. 2012’de Rusya ev sahibi olacak, 2014’te Avustralya, 2015’te Türkiye… 2015’e kadar PKK belasını bitiremezsek, ev sahibi olacağımız G-20 zirvesine terörün gölgesi düşecek. O tarihe kadar bir çözüm olabilir mi? Olursa nasıl veya hangi modele göre?” Sohbetimiz işte bu soruyla başladı…
ERDAL ŞAFAK/SABAH