Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi 20. Olağan Genel Kurulu ile Yıldız Teknik Üniversitesinde düzenlenecek İlim Yayma Cemiyeti Genel Kurulu’nda konuştu, özellikle Gezi Parkı üzerinden yürütülen kışkırtmalara dikkat çekti.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:
“Demokrasi tek başına iktidarın varlığıyla ilerleyecek bir sistem değildir”
Burada şunun altını çizerek söylüyorum, Demokrasi tek başına iktidarın varlığıyla ilerleyecek bir sistem değildir. İktidarın güçlü olması, kaliteli olması iyi işleyebilmesi için asla yeterli değildir. Sistem içinde en az iktidar kadar, muhalefette güçlü olmak zorundadır. En az iktidar kadar da muhalefette kaliteli seviyeli olmalıdır. O kadar çalışkan, o kadar proje üretmek zorundadır. İktidarın seviyesine ulaşamazsa, muhalefet görevi son derece sağlıksız, hukuksuz, anti demokratik şekilde aşırı uçların eline geçer. İktidar nasıl boşluk kabul etmezse, muhalefet de boşluk kabul etmez. Seçmen oy verdiği partinin kaliteli ve seviyeli muhalefet etmesini bekliyor. Bunu göremediği zaman da sıkışmışlık yaşıyor.
“Muhalefet nerde bir olay görse içine bakmadan oraya çörekleniyor”
Biz de ki muhalefete şöyle bi bakın. Normal da kitleler oy verdikleri partilerin arkasından giderler. Nerede bir muhalif eylem varsa içine bakmadan oraya adeta çöreklendiğini görürsünüz. Türkiye’de belli meselelerde gerilimin arttığını, gerilimin daha da artırıldığını görüyoruz. Hükümet olarak attığımız her adım gayesine, hedefine bakılmadan lokal tepkilerle karşılaşıyor. Aziz milletimin her bir ferdine şunu hatırlatmak istiyorum: Türkiye parlementer sistemle işleyen bir ülkedir. 4 yılda bir bu milletin önüne bir sandık gelir, beğenilen partiye hükümet görevi verilir. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması ilkesi ancak bu şekilde tezahür eder. Bunu dışında her yol gayrimeşrudur.
“Biz bütün milletin hükümetiyiz”
Çoğunluğun oyunu alarak iktidara gelen hükümetin sınırsız yetkilerle başa gelmesin asla iddia etmiyorum. Bütün ülkenin, bütün milletin tamamının hükümetidir ve bu hassasiyetle devam etmelidir. Çoğunluğun azınlığa dayatması, onları ezmesi, onların isteklerine kulak tıkamasını biz asla kabul etmedik. Ancak çoğunluk nasıl ki azınlık üzerinde kuramazsa azınlık da bu ülkede çoğunluk üstünde tercihler dayatamaz.
“Bidon kafalı olarak görüldük”
Ne yazık kı Türkiye’de bizim dönemimize kadar çoğunluğun beklentileri dikkate alınmamıştır. Çoğunluğun sesine kulak verilmemiştir. Çoğunluk yığın olarak görülmüş, bidon kafalı olarak görülmüş, tercihlerine saygı gösterilmemiştir. Çoğunluğun değil, azınlığın egemenliği olmuştur. Buna kimseni hakkı yoktur. Hükümetle meselesi olanlar hukuk çevresinde fikirlerini ifade edebilirler. Bu işin ölçüsü sandıktır. Sandığın dışında netice arayanlar, bu ülkede demokrasini peşinde olanlar değildir. Onlar antidemokratik ülkenin peşindedirler.
“Menderese oynanan oyunlar bize de oynanıyor”
Bizim iktidarımız döneminde de nasıl tuzaklar kurulduğunu yaşadık. Çoğunluğun teveccühene mashar olamayanların hangi oyunlara girdiğini gördük. Tıpkı merhum Menderes’e yapıldığı gibi. Türlü tertiblerle Kaosa sokmanın içinde bulundular. Biliyor musunuz Menderes neden idam edildi? Yolsuzluklar yaptıkları için mi? Aynı şeyi biz 12 Eylül’de yaşamadık mı? Bir oradan bir buradan diyor. Bakın samimiyetle tekrar ediyorm.
“Kimse ağaçları bahane etmesin”
Bu ülkede herkes görüşlerini özgürce ifade edebilir. Hukuk çevresinide mitingini yapma hakkı vardır. Ama kimse işgal eylemi yapma, yolda geçenlere zarar verme hakkı yoktur. Hele hele ağaçlar kesiliyor bahanesiyle ortaya çıkıp Türkiye’de gerilimi artırmaya hiç hakkı yoktur.Oynanan oyunu gayret iyi görmelerini istiyorum. Taksim Gezi Parkıyla ilgili gösteriler yapılıyor. Gerekçe ne ağaçlar kesiliyor. Buraya topçu kışlası aslına uygun olarak yapılacak, Burada AVM olacak. Taksim de Gezi parkında yapılan çalışmaların Topçu Kışlasını yeniden yapılmasıyla alakası yok. Biz Topçu Kışlasını yapacağız. Topçu kışlası gökten zembille inen bir proje değil. Anadolu yakasında Selimiye kışlası var.Avrupa yakasında da 3 Selim zamanında bir böyle eser yapılma kararı veriliyor. Bu eser yapılıyor. 1940 yılında İstanbul Valisi CHP’li Lütfü Kırdar orayı ne yazık ki yıkma kararını veriyor. Buraya yönelik yıkım kararı alınıyor, kışla yerine sosyal etkinlik inşaa edilmesi kararlaştırılıyor. maalesef yapılmıyor. Taksim meydanına çok büyük bir zenginlik katacak. Tarihi kültürel abidenin yükselmesi aslında bu konulara yönelik mühendislerin, kurulların sahip çıkması gereken burada tarihi bir eser vardı, buranın yeniden inşa edilmesi olmalıydı.Bu ağaç meselesi değildir.
“Bu olay ideolojiktir”
“Amaç İstanbul Büyükşehir Başkanlığını alabilmek”
Olay gezi parkından çıkarılarak gelinen nokta ideolojiktir. Nedir bu ideoloji? 1- Biz İstanbul Büyükşehir Başkanlığını alabilir miyiz? Polis Taksim de olacak, Taksim Meydanı aşırı uçların cirit attığı yer olamaz.Biber gazı kullanımında aşırılık var, bakanlık inceleyecek.
“Bize akıl veren ülkeler önce kendilerine baksın”
Bize nasihat eden diğer ülkeler önce kendilerine bi baksın. Şuanda taksim meydanında biz bir yayalaştırma çalışması yapıyoruz. Peki Gezi Parkı ve Topçu kışlası bu yayalaştırma projesiyle birlikte İstanbul’umuza yıllar boyu doğru düzgün bir yeri yok diye serzenijte bulundunuz.
“AKM’yi dahi yıkmalıyız”
AKM’yi dahi yıkmalıyız. Bir opera binasını farklı bir projeyle yapmalıyız. Burası önemli bir merkez olmalı. İnönü Stadyumunun olduğu yer Dolmabahçe Sarayının ahırları vardı orada ve yıkıldı. O CHP zihniyeti oraya stadı yaptı.İş farklı yerlere çekiliyor. Üç beş gündür estirilen hava ortada.
“Birilerine rant sağlanacak diyorlar”
Birilerine rant sağlanacak diyorlar. Biz sadece bu millete rant sağlamanın peşindeyiz. Benim insanım insanca yaşayacağı yerler bulsun diyorum. Cumhuriyet tarihini inceleyin.
“Belediye başkanlığım zamanında hiç ağaç dikilmemişti”
Benim belediye başkanlığım döneminde İstanbul’a dikilen ağaç sayısı 10 yaş grubu üstüne diyorum hiç ağaç dikilmemiş. CHP’ye sorun bunu. Ben belediye başkanlığı dönemimde hiç bir dönemde olmayan ağaçlandırmayı yaptım. Şimdi de 2 milyarın üzerinde fidan diktik. Çünkü Türkiye’yi bir yeşiller noktasında güçlendirelim istiyoruz. Her yerde milli parklar yapıyoruz. Ormanlık alanlar inşaa ediyoruz ve bu alanda da ciddi manada Orman ve Su işleri bakanlığımız yoğun çalışması var.
“Binlerce ağaç kesilip üniversite yaptılar”
Zekeriya köyde 10binlerce ağaç kesilerek orada bir üniversite yapıldı. O ağaçların kesilmesine karşı adeta savaş verdim. Acaba şimdi bağırıp çağıranlar o zaman nerdeydi. Niye o zaman meydanlara çıkmadı bu CHP, bu çevreciler. Ben o zaman ceza evindeydim. O zaman dönemin Cumhurbaşkanı buraya engel olanlar nerde dedi, ben şiir okuduğum için cezaevindeydim. Taksim Meydanında gösteri yapanlar dürüst davranmıyorlar. Benim muhatabım kim.? Benim mahatabımın bu noktada bir samimiyeti varsa, çıksın ortaya talebini söylesin. Burası yeşilse yeşilin daniskasını gayet güzel bir şekilde yapacağız.
“Bu hükümeti yeşil karşıtı diye lanse ettirmek büyük ayıptır”
Türkiye’ye 900bin yeni hektar orman kazandırdık. Bu hükümeti yeşil karşıtı diye lanse ettirmek büyük ayıptır. Daha önceden hava kirliliğinden dolaşabiliyor muydunuz soruyorum. İçme suyu bulabiliyormuydunuz. Ormanın yok ki içme suyun olsun. Çöp dağlarından geçebiliyor muyduk. Şimdi tertemiz bir İstanbul’a kavuştuk diye mi bunlar oluyor.
“Istranca ormanlarından su getirdik”
Şurada üçüncü köprüyü yapıyoruz. Öyle rakamlar açıklıyorlar ki 368 bin ağaç kesilecekmiş, nerden vardın bu kanıya, nasıl sayabildin? Istranca ormanlarından biz buraya su getirdik. O zamanda bağırdılar ağaçları kesiyorlar diye.Ne oldu sonucunda gördüler.5 ağaç 10 ağaç kesersin ama yerine 50 ağaç dikersin.
“Terörü durduralım deyince kimse yok, iki ağaca gelince hepsi ayakta”
Biz CHP’ye MHP’ye gelin terörü durdurun diyoruz susuyorlar, iki ağaç için Türkiye’yi ayağa kaldırıyorlar.
“Medya sorumsuzca kışkırtıyor”
Medya Taksimi son derece sorumsuzca kışkırtıyor. Polis çok zor görev yapıyor. Polis hukuk dairesinde kalarak görev ifa ediyor. Aşırı derecede güç kullanımında da valimize talimatı verdik, gerekeni yapacaklar. Biz evinin manzarası bozulacak diye boğaz köprüsüne karşı çıkanları da tanıdık.