Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştükten sonra açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, polisin Gezi Parkı’nda yapılan haklı eylemlere gazla müdahale etmesinin olayları çığırından çıkardığını söyledi. Arınç, çevre duyarlılığı nedeniyle şiddet gören vatandaşlardan özür diledi.
Arınç’ın flaş açıklaması da ABD’den “bas konuş” sistemiyle olayların yönlendirildiğine dair sözleriydi. Arınç şunları söyledi:
“Dış basında fevkalade dezenformasyon var. İsimlerini zikretmeye gerek yok, siz de onları biliyorsunuz. Türk basının gösterdiği duyarlılığı, maalesef dışarıda bir takım uluslararası televizyon ve kanallar aynı şekilde göstermediler. Bu Türkiye’ye karşı bence hasmane bir tutumdur. Ancak basın özgür. Bu konuda yazacaklarını, çizeceklerini bizim tayin etmemiz veya bizim belli çerçevede bunu oturtmamız mümkün değil. Bazı merkezlerden olayın yönlendirildiğini biliyoruz. Bas konuş yöntemiyle ABD’den talimat yağdıranlar var.”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Başbakanlık’ta basına açıklamalarda bulundu.
Başbakan Vekili Bülent Arınç, “Polisimiz tarafından gösterilerin ilk zamanlarında ortaya konan aşırı tedbir, haklı olarak tepki toplamıştır. Bununla ilgili incelemeler de idari yoldan başlatılmıştır. Ancak son 5 gündür polis, büyük bir fedakarlık içinde, vakar ve sağduyu içinde bu milletin bir evladı olarak, milletin kendi evlatlarına karşı son derece hassas bir konumdadır. Şu anda hepimizin ve toplumun ortak arzusu, sokaklara huzur ve güvenin en önemlisi de sağduyunun hakim olması. Şunu memnuniyetle ifade etmekteyim ki iki günden beri takip ettiğimiz kadarıyla şiddet ya da vandallık içeren gösteriler artık süratle ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen demokratik bir tepki olarak ortaya konan gösterileri saygı ve sağduyu içinde takip ettiğimizi söylemek isterim. Devletimiz, Hükümetimiz gelişmelere bütünüyle hakim durumdadır. ” dedi.
Arınç, “Herkes bizi takdir etmek zorunda elbette değil ancak biz, bizi takdir etmeyenlerin de görüşlerine açığız. Herkes elbette bize oy vermek zorunda değil ama biz bize oy vermeyenlerin de talep ve beklentilerine duyarlıyız. Her bir vatandaşımızın sorumluluğu bizim üzerimizdedir her bir vatandaşımızın en temel insani hakkı, özgürlüğü, yaşam tarzı bizim sorumluluğumuz altındadır. Demokratik bir kültür içinde ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere, bütün taleplere sonuna kadar açığız. Yeter ki şiddet olmasın” dedi.
Arınç şunları söyledi;
İllegal örgütlerin kışkırtmalarına karşı polis üzerine düşeni yapıyor. Bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk. Türkiye’nin zenginliği farklılıkları hoşgörü ile tutmasıdır. Farklılıkların hepsine saygı duyduk, toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede durduk. Bize oy vermeyen vatandaşlarımızı her zaman anlamaya çalıştık. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içinde olmadık, olmayacağız. Bize oy vermek zorunda değil ama bize oy vermeyenlerin de talebini dinleriz. Her vatandaşımızın özgürlüğü bizim teminatımız altındadır. Bütün taleplere açığız, yeter ki şiddet bir ifade diline dönmesin. Çevre duyarlılığı ile başlayan tepkiler artık farklı bir hal aldı. Masum tepkiler illegal gruplar tarafından kullanılmaktadır. Türkiye’nin itibarına zarar vermektedir. Maalesef istenmeyen bir olay oldu, Abdullah Cömert hayatını kaybetti. Üzgünüz. Ateşli silahla ölmedi, belki başına sert bir cisim ölümüne sebebiyet vermiş olabilir. Ölümüne yol açan olayın fail veya faillerin bulunmasını arzu ediyoruz. Ailesine tekrar başsağlığı diliyorum.
Çevreci duyarlılığını istismar edenler özellikle Ankara’da ağır hasar verdi. Bu olaylardan turizmin de yara aldığını söylemek istiyorum. Dış basının abartılı yayınları itibara zarar verdi.
Biz kendimizi hesaba çekeriz, çekiyoruz. Biz herkesin hükümetiyiz, bu gösterileri doğru okumak için hassasiyet içindeyiz. MHP ve BDP’ye tutumları nedeniyle teşekkür ediyoruz.
Gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan daha fazla sabır, sağduyu bekliyoruz.
Her şey devletin kontrolü altındadır. Haklı tepkilerini gösteren vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Gözaltında olan çok fazla kişi yok. Alınanlar 1 saat sonra serbest bırakılıyor. Hiçbir vatandaşımızın gözaltında fazla kalmasını istemiyoruz.
Yargıda dava açan dernek ve yöneticileri ile görüşeceğim
Yayalaştırma çalışmasına kimsenin tepkisi olmadı. Burada AVM yapılacağı bilgisini edinen, ağaçların yerlerinin değiştirilmesiyle vatanseverliğin gereği olarak eylem yapıldı. Eylemler, meşrudur, haklıdır, doğrudur. Emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çığırından çıkarmıştır.
Yargıda dava açan dernek ve yöneticileri ile görüşeceğim. Olaylara başladığında net bakabilsek çevre duyarlılığını olduğunu görebilirdik. Olaylara doğru perspektifle bakmamız gerekirdi. Elbette soruşturma başlatabiliriz. Bu olaylarda değil, başka olaylarda da yanlış yapmış olabiliriz.
Üslup şüpheli önemlidir. Bir insanın ne olduğunu üslubuna bakarak anlayabiliriz. Doğru olan demokrasi içerisinde yöneten insanların çok daha yapıcı olması gerekir. 76 milyona karşı herkese karşı kucaklayıcı üslup içinde olmalıyız. Bu, çevre duyarlılığı olmaktan çıktı.
Polisler bu ülkenin yabancısı değil, güvenlik güçlerimiz. Bunlar ağır bir görev yapıyor. Aşırı şiddet de kullanabiliyor. Fiili saldırı anında kalkanlarını kullanıyor, su sıkıyorlar. Kendi canları mevzu olunca gaz kullanıyorlar. Polislerimize ağır hakaretler yapılmakta, ölmeleri istenmektedir. Polislerimiz, 5 gündür uyumamaktadır, lütfen onlara karşı da anlayışlı olalım. Meşru müdafaa olmadıkça gaz kullanmayın talimatı verilmiştir.
Gezi Parkı’nda çevre duyarlılığı olanlara şiddeti asla tasvip etmiyorum. Oradaki gösteriler kanunsuz da olabilir. Ağaçlar kesilmesin istiyorlar. Gaz sıkmayıp, konuyu anlatacak bir adam lazım. Yasadışı yollarla demokratik taleplerde bulunulamaz. Şiddetin dilini kullanırsanız, kimse sizin talebinize bakmaz. Şiddetle bir yere varamazsınız. Şiddet, şiddete yol açar. Devletin gücü karşısında ezilirsiniz. Terk edilmiş, itilmiş, kakılmış duygusunu yaşadım.
Özür diledi
O ilk olayda, çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır, haksızdır. O yurttaşlarımdan özür diliyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ama sokaklarda tahribat yapanlar, sokaklarda insanların özgürlüklerine engel olmaya çalışanlara bir özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum.