Sabah Gazetesi yazarı Mehmet Barlas, bugünkü köşesinde Fethullah Gülen Cemaati’yle ilgili sert eleştiriler kaleme aldı. Özellikle cemaate ait Today’s Zaman’ın çizgisini eleştiren Barlas, ‘Fethullah Gülen neden hala ülkesine dönmüyor’ diye sordu.
Eleştirilerini daha da sertleştiren Barlas, “Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını bilmeyenler, ilk bakışta ‘Today’s Zaman’ın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyası’na ait bir yayın organı olduğunu düşünebilir” diye yazdı.
Barlas’ın yazısından satırbaşları şöyle:
(…)
TODAY’S ZAMAN KİMİN GAZETESİ?
Siz sayın okurlarımın da anlamakta zorlandığınız durumlar yok mu? Mesela ben kendi mesleğimi doğrudan ilgilendiren çok güncel bir durumu anlamakta zorlandım.
Şöyle ki…
– Türkiye’deki AK Parti iktidarının mitinglerini Hitler’in Nazi Partisi’nin gösterilerine benzeten ve ünlü sanatçıların imzaladığı bildiri, neden sadece “The Times”da yayınlandı? İngilizce yayın yapan ve üstelik Türklerin daha fazla okudukları Cemaat’in (veya Hizmet’in) yayın organı “Today’s Zaman”da da neden yayınlanmadı bu bildiri?
Çünkü bu bildiride yer alan iddialar Today’s Zaman köşelerinde hemen her gün seslendirilmekte. Bu arada gazetemiz Sabah da hemen her gün hedefte…
Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını bilmeyenler, ilk bakışta “Today’s Zaman”ın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyası’na ait bir yayın organı olduğunu düşünebilir.
CEMAATİN YAYIN ORGANLARI TENCERE TAVA GÜRÜLTÜSÜNE NİYE BU KADAR KAPTIRDILAR?
Evet… Anlamakta zorlandığım durumlardan bir de “Cemaat”in yayın organlarının Gezi Parkı eylemleri sürecinde tencere ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıklarıdır?
Basın özgürlüğü mü?
“Cemaat böyledir, Cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz” demeyin sakın.
Ben 28 Şubat post-modern darbesinde çok kısa süre Zaman’da yazmak imkânına kavuştum. Ama dönemin sorumlularından biri olan Mesut Yılmaz’ı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım Zaman’dan.
28 Şubat’ta atanmış Mesut Yılmaz’a sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş Başbakan Erdoğan’dan niçin esirgendiğini anlamakta tabii ki zorlanıyorum.
Acaba bir algılama hatası mı var hepimizde?
BAŞBAKAN ERDOĞAN’I DESTEKLEMEK SANKİ SUÇ
İşte bu Cemaat’in yayın organlarında yer alan bazı yorumlara bakarsanız, Başbakan Erdoğan’ı desteklemek ve sokak eylemlerine karşı çıkmak, hem düşünce özgürlüğüne, hem de basın özgürlüğüne karşı olmakla eş anlamlıdır.
Sayın Gülen’in ülkeye ve insanlara sunduğu hizmetlerini yok saymak sadece insafsızlıktır.
Ama onun ülkesine neden dönmediğini ve Cemaat’in bazı sözcülerinin neden bir siyasi karşı kampın üyeleri izlenimi verdiklerini anlamak da mümkün değildir.
Neticede Cemaat bir cemaattir ve AK Parti bir siyasi partidir. Aydın Doğan’la Fethullah Gülen’i aynı eğilimdeki medya sermayesinin sahipleri olarak görmeye eğilimli olanlar, sadece Gülen’e haksızlık ederler, onun imajını bozarlar.
(…)