MEDYAGUNDEM.COM- Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas cuntacılara, paralel devlet çetesine meydan okuyuyp “Erdoğan’ı size yedirmeyeceğiz” diye yazdı.
Kemal Tahir’den referansla “Sapı-silikler” diyen Barlas, özellikle Gülen’e şu mesajı da verdi:
“Ne güzel değil mi? Tribünde oturup “Bu defa da Erdoğan’ı yiyebilecekler mi” diye seyredeceksiniz. Hatta okyanus ötesinden beddualar da göndereceksiniz yurdunuza… Körüklenen ekonomik ve siyasi krizlerle ruhunuz serinleyecek. Bunlara Kemal Tahir “Sapı- silikler” derdi. Kısacası bu defa Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz…”
İşte Barlas’ın çarpıcı satırları:
İLK DEFA YAŞAMIYORUM
Olup bitenleri ilk defa yaşamış olmayı çok isterdim.
Belleği sıfırlanmış, yurttaki gelişmeleri bir futbol maçı izlermişçesine tribünden seyreden ve her pası “Ben olsam o golü atardım” diye değerlendiren vatandaş olmak ne kadar rahatlatıcı bir konumdur…
Ama eğer aynı oyunun defalarca sahneye konulduğunu yaşayarak görmüşseniz ve ülkelerine hizmet etmek için kendilerini paralayanların ne tür komplolara hedef olduğuna tanık olmuşsanız, bu son komploda artık yüreğinizin yandığını hissedersiniz.
Adnan Menderes’in çektikleri çok geride kaldı.
Süleyman Demirel 1965 seçimlerini kazanıp Başbakan olduğunda hemen “Morrison Süleyman” denilerek başlatılmadı mı süreç? Daha ötesi var mı yani? İki defa askeri darbeyle devrilmedi mi? Bu yüzden sonunda “Bari ben de artık halka değil, onlara dayanayım” demedi mi?
ÖZAL’A REVA GÖRÜLENLERİ YAKINDAN YAŞADIM
Turgut Özal’a reva görülenleri ise yakından yaşadım.
Onu yalnız bırakmadım
Özal’la her konuda aynı çizgide değildim… Örneğin yasaklı siyasetçilere affı öngören referandumda “Hayır”ı desteklediği için çok ağır eleştirdim de onu… Bu gibi görüş ayrılıkları yüzünden selamı sabahı kestiğimiz dönemler de oldu.
Ama o Türkiye’ye çağ atlatan reformlarını yaparken, bunları hep destekledim. Bu desteğim yüzünden nice saldırılara da hedef oldum. Özal’ı öldükten sonra övgüleriyle yüceltenlerin, onun sağlığında neleri tezgâhladığını çok iyi biliyorum.
ŞİMDİ ERDOĞAN HEDEF
Şimdi Erdoğan hedefte
Benim içim rahat… Onu bu tezgâhların karşısında hiç yalnız bırakmadım çünkü…
Şimdi Tayyip Erdoğan var hedefte.
Erdoğan’la da her konuda aynı çizgide değilim. Ama Özal gibi Erdoğan’ın da ülkesine hizmet için kendini paraladığını görmezden gelmem mümkün değil.
Partisi kapatılmak istendi, onu devirmeyi hedef alan cuntalar kuruldu, muhtıralar verildi… Önce “Şeriatı getirmek istiyor” dediler, şimdi de “Din kardeşlerine ihanet ediyor” diyorlar… Barış açılımını başlattı, bir yandan bu açılımı sabote etmek için her türlü eylem sahnelendi, bir yandan da “Ülkeyi bölecek” diyerek eleştirildi.
ERDOĞAN’I YEDİRMEYECEĞİZ
Ama şunu da çok iyi biliyorum.
Aynı oyunu sürekli tezgâhlayanların dertleri daha temiz bir Türkiye değil… “Son 28 Şubat darbesindeki soygunların hesabı sorulacak” denilince tüyleri diken diken olanların, şimdi de yolsuzluk dosyalarına sarılıp Erdoğan’ı hedef aldığını görmemek için görme özürlü olmak gerekir.
Ne güzel değil mi? Tribünde oturup “Bu defa da Erdoğan’ı yiyebilecekler mi” diye seyredeceksiniz. Hatta okyanus ötesinden beddualar da göndereceksiniz yurdunuza… Körüklenen ekonomik ve siyasi krizlerle ruhunuz serinleyecek.
Bunlara Kemal Tahir “Sapı- silikler” derdi. Kısacası bu defa Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz…