Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, günün çarpıcı yazılarından birine imza atarak Bank Asya’nın adının “Bank America” olması gerektiğini yazdı. Yazısından o bölüm şöyle:
CEMAATİN BANKASI OLUR MU?
Ancak olayın “Pensilvanya Örgütü“ne ilişkin yanının bulunduğunu görmezden gelmek, bir çeşit siyasi körlük anlamına da gelir… “Örgüt“e ya da “Cemaat“e yakınlığı ile bilinen ve “Dershaneler” olayından sonra AK Parti’den istifa edenlerin dün sosyal medyada dolaşan ve herkesi 1 TL de olsa Bank Asya’ya para yatırmaya çağıran mesajları bile, işin bu yanını vurgulamıyor mu?
Bank Asya’nın “Gülen Örgütü“nün finansal ayağı olduğunu kabullendiğinizde ise, cevaplanması zor pek çok soru belirir zihninizde… Kendisini hayır işlerine vakfettiğini iddia eden dini bir cemaatin bankası olur mu? Gerçi, Türkiye’de siyasi partilerin de bankalarda pay sahibi olmaları doğal karşılandığı için, “Cemaat Bankası” kavramı da belki kabul edilebilir…
“HİZMET” YERİNE “SERVISE”, BANK ASYA YERİNE BANK AMERICA
Ama eğer bu cemaat ülkenin temel güvenlik metni olan “Kırmızı Kitap“a “PÖ-PDY” olarak girmişse ve tehdit olarak görülüyorsa, bunun bankası da herhalde diğer bankalardan farklı biçimde değerlendirilir. Nitekim TMSF’nin yönetime el koymasının gerekçesi de “İmtiyazlı pay sahipleri“nin kimlik bilgilerinin berrak olmaması değil mi?
Burada anlaşılması zor olan durum ise şu olabilir… Örgüt ya da cemaat Amerika’da üslendiğine göre ve tüm konulara ilişkin tutumlarında ABD’nin çizgisinden çıkmadığına göre, bu banka neden “Bank America” olarak değil de “Bank Asya” olarak isimlendirilmiştir?
Bu arada artık “Hizmet” kavramı yerine “Service“in ikame edilmesi de, güncel gerçeklere daha uyarlı olmaz mıydı?