Umarım Çanakkale filmini de bu mantıkla çekmemişsindir Sinan!
Tartışamıyoruz.
Çünkü en ciddi meselelere bile hakkını vermiyor, ya ayağa düşürüyor ya da hafifliğin pençesine terk ediyoruz.
Sinan Çetin‘in dün medyaya yansıyan açıklamalarını okudunuz mu?
“Militer ulus” inşasıyla “zorunlu askerlik” arasındaki bağı veya şu aşamada “profesyonel ordu gerekli mi gereksiz mi” gibi meseleleri böyle tartışacaksak, vazgeçelim daha iyi!
Sinan, 1980’lerden bu yana inatla, ısrarla “bastır parayı, bul karayı” mantığının memleket meselelerini çözeceğini iddia ediyor.
“Ben hayatımda öyle yaptım, yırttım; siyasette de aynı şey yapılsa, yırtılır!” mantığını işletiyor.
Ultra-liberal bir atıp tutma hali!
Ayn Rand‘ın bile kemiklerini sızlatacak kadar kapitalist bir lakaytlık!
Sinan bu kez de 28 Eylül’de vizyona girecek yeni filmi “Çanakkale Çocukları” üzerine konuşurken, “askere gitmemek için bir milyar dolar ödemeye hazır tanıdığım bir sürü insan var” demiş!
Yetmemiş, zorunlu askerliğe veryansın etmiş, “askere gitmeyenlerin ödeyeceği paralarla PKK’yı satın alarak bu sorunu da çözebileceğimizi” iddia etmiş.
Hani benim gibi antimiliter damarı güçlü bir adamın bile bu sözlerden sonra “zorunlu askerlik kalkmasın!” diye haykıracağı geliyor!
Yahu Sinan nerede gördün askere gitmemek için 1 milyar dolar ödeyecek adamı?
O kişiler zaten ya askere gitmemenin bir yolunu buluyorlar ya da Orduevi’nde, Paşa’nın yanında, Ankara’da falan idare ediyorlar!
Şu “profesyonel ordu” konusunu da anlayamadık gitti!
Son otuz yılını örtülü iç savaşla geçiren bir ülke profesyonel orduyu tartışmaya başlamadan önce bu savaşı durdurmanın yollarını konuşmalıdır. Zorunlu askerlik yoluyla askere alınmış gençleri kaybediyor olmamızın acısını para kazanmak uğruna savaşmayı göze almış yoksul gençleri cepheye sürerek hafifletebilir miyiz?
Elimizi yüreğimize koyup bunu kendimize sormalıyız.
Sinan sen de sor!
HAŞMET BABAOĞLU/SABAH