Anasayfa / GENEL / AYM eliyle vatana ihanet ve FETÖ şov!
can-bilici

AYM eliyle vatana ihanet ve FETÖ şov!

İki yıl boyunca satamadığı villasını, Cumhuriyet’te MİT TIR’larıyla ilgili ihanet manşetinin ardından bir anda Fetullah Gülen’in müritlerine satan Can Dündar, ‘casusluk’tan tutuklu bulunduğu Silivri’den AYM kararıyla salıverildi. Savcılığın, “Türkiye’yi terörle ilişkilendirmek için FETÖ’nün amaçları doğrultusunda etki ajanlığı yaptı” dediği Dündar ile Erdem Gül hakkında AYM’nin verdiği hüküm, ülkede her türlü devlet sırrını ifşa etmeyi serbest hale getirdi.


Adana ve Hatay’da durdurulan MİT TIR’larına ait görüntülerin Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasının ardından gazetenin genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül, haklarında başlatılan soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 günü tutuklanmıştı. ‘Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme’, ‘siyasi ve askeri casusluk’, ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklama’ ve ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlarından tutuklanan Dündar ve Gül, kişisel özgürlükleri ile basın özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuşlardı. Talebi değerlendiren AYM, Dündar ve Gül’ün haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Yüksek mahkemenin hükmü bağlayıcı olduğu için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, her iki ismin de tahliyesine karar verdi. Mahkeme, ikilinin yurt dışına çıkışlarını ise yasakladı.

Evini alanlar tutuklandı

FETÖ’nün içinde ‘Ankara abisi’ olarak görev yaptığı iddia edilen Sönmez Ahi ve onunla aynı hukuk bürosundaki avukatlar Atilla Tarık Çilekçi, Bekir Mustafa Yılmaz ve Faruk Öksüz hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Çilekçi’nin Sönmez Ahi ile bacanak olduğu ortaya çıkarken, gözaltına alınan Çilekçi ile Sönmez Ahi ve Bekir Mustafa Yılmaz tutuklandı. Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan firari Faruk Öksüz ise adli kontrol istemiyle serbest bırakıldı. Daha sonra Çilekçi’nin FETÖ lideri Fetullah Gülen ile çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı. Çilekçi’nin öğrencilik yıllarında Gülen’in hizmetinde bulunduğu belirlendi. Çilekçi’nin Can Dündar-FETÖ bağlantısını kuran isimlerden olduğu ileri sürüldü.

Yüksek mahkeme Erdoğan’ı 2 yıldır bekletiyor

AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki hak ihlali kararı, mahkemenin bugüne dek gündemine dahi almadığı dosyaları akıllara getirdi. Bunlardan bir tanesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 sene önce hak ihlali yaşandığı gerekçesiyle yaptığı başvuru oldu. Erdoğan’ın avukatları, 18 Nisan 2014’te, sosyal medyada Erdoğan’ın kendisi ve ailesine karşı yapılan hak ihlallerinin kaldırılmasına yönelik mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle bireysel başvuru yapmıştı. Eski TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da 10 Nisan 2014’te Twitter’da kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle kendisi hakkındaki sakıncalı içeriğin kaldırılması ya da sitenin kapatılması talebiyle bireysel başvuruda bulundu. Yüksek mahkeme 2 yıldır ne Erdoğan’ın ne de Kuzu’nun başvurularını gündeme almadı.

Silivri Cezaevi’nden salıverilen Can Dündar, ‘devletin gizlemeye çalıştığı bir sırrı bütün dünyanın duymasını sağladıklarını’ söyleyerek, casusluk suçlamasının dayanaksız olduğunu savundu. Dündar, cezaevinden çıkışının ise Cumhuriyet gazetesinin sürdürdüğü kampanyanın sonucu olduğunu iddia etti.

Dündar’ın ‘başkalaşım’ serüveni

Fetullahçı Terör Örgütü’nin (FETÖ) sözcülüğüne soyunan Cumhuriyet gazetesinin devreye girmesi, 7 Haziran seçimlerine 1 hafta kala, 29 Mayıs 2015 tarihinde oldu. Can Dündar’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazete, TIR’ların durdurulmasının üzerinden 1 buçuk sene geçmesine rağmen TIR’larla ilgili tekrar haber yaptı. Silahların Suriye’deki terör örgütlerine silah taşıdığı iddia edildi. Aynı gün İstanbul Cumhuriyet Basşavcılığı’nın talebiyle, MİT TIR’larına ilişkin görüntülere erişim yasağı getirildi. Görüntüleri yayınlayanlar hakkında soruşturma başlatıldı. FETÖ’nün sözcülüğünü yapan Dündar, ilerleyen günlerde Twitter adresinden ‘silahların IŞİD’e gittiği’ imasında bulunmaya devam etti. Yasak getirilmesine rağmen Cumhuriyet, yayınlarına devam etti. Gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, TIR’lardaki silahların IŞİD’e gittiğine yönelik bir haber daha yaptı. 26 Kasım 2015’te ifadeye çağırılan Dündar ile Gül tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklama gerekçeleri ise şu şekildeydi:

CASUSLUK VE DARBEYE TEŞEBBÜS

“Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs etme, FETÖ’ye üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme.” Bu suçlamalar kapsamında hazırlanan iddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme iddianameyi kabul ederken Gül ve Dündar’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

İhanet böyle başladı

Paralel yapının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uluslararası terör örgütleriyle irtibatlandırmaya çalışmasının en açık örneği MİT’e ait Suriye’ye giden yardım TIR’larının durdurulması oldu. 19 Ocak 2014 tarihinde Adana’da MİT’e ait yardım TIR’ları durduruldu. 21 Ocak 2014 tarihinde Aydınlık gazetesi TIR’ların durdurulması ile ilgili haber yaptı. 4 Şubat 2014’te TIR’ları durdurup arama yaptıran İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay görevden alındı. 8 Şubat 2014’te ise TIR’ları ihbar eden kişinin kamu görevlisi olduğu ortaya çıktı. Bu isim TIR’ların durdurulmasında rol oynayan jandarma personelinden başkası değildi. Bu taktik paralel yapının en çok kullandığı ‘isimsiz ihbar mektubu’ ya da ‘çağrı hattına yapılan isimsir ihbar’ların bir örneği olarak gerçekleşti. 18 Mart’ta ise TIR’ları durduran savcılar Özcan Şişman ve Aziz Takçı hakkında soruşturma başlatıldı. 15 Mayıs’ta Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, TIR ihanetine ilişkin 13 askeri personel hakkında müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı ve bu talep, Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Bir yıl sonra ise aralarında üst rütbelilerin de bulunduğu 10 askere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yakalama kararı çıkarıldı.

‘Etki ajanı’

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekillerinden İrfan Fidan’ın yürüttüğü soruşturmada Can Dündar’ın FETÖ ile hareket ettiği net olarak ortaya koyuldu. Dündar’ın MİT’i ve Türkiye Cumhuriyeti’ni terörle ilişkilendirmek için FETÖ’nün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı ve ‘etki ajanlığı’ yaptığı dile getirildi. Bu arada Dündar’ın FETÖ ile irtibatının göstergelerinden biri de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ortaya çıkarıldı. Dündar’ın 2013 yılında satışa çıkarıp 2 yıl boyunca satamadığı Ankara’daki villasını, 29 Mayıs 2015’teki ihanet manşetinin ardından TIR’ları durduran Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun avukatı Sönmez Ahi ve ortağı Bekir Mustafa Yılmaz’a sattığı, bu satışın görüntüleri yayınlama karşılığında yapıldığı tespit edildi. Dündar, 2 yıl önce 4,5 milyon lira istediği evi resmi kayıtlara göre 2015’te 1,5 milyon liraya sattı. Dündar’ın 3 milyon lira düşük bedelle satması şüpheli bulundu. İddiaya göre 5 milyon liralık satıştan kalan 3,5 milyon TL para, Dündar’a kurye ile elden ödendi.

(Yeni Şafak)

MEDYAGUNDEM

bylock2

FETÖ’den üç maymun emri!

FETÖ soruşturmalarda izlenecek savunma stratejisini, üyelerine ByLock’la yollamış: Kaçamak yanıt verin. Himmetleri ‘Ailem verdi, arabayı …

tsk2

TSK’ya darp kumpası

Hudut hattında yakalanan kaçaklara kötü muamele yapan askerlerin görüntülerinin yurt dışından servis edildiği belirlendi. Söz …

truk

İşte Türk budur!

İftira atıyorsunuz, dışlıyorsunuz ama bunu yaptığınız Türkler, korkusuzca vahşi saldırganı durdurup onlarca insanın hayata veda …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir