Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili aldığı skandal karar, dünkü Star gazetesinde Cem Küçük’ün yazısının önemini artırdı. Küçük, “Bakalım AYM ne karar verecek Can Dündar’la ilgili? Hakkında bu kadar net deliller olan Dündar, AYM eliyle bırakılırsa demek ki Türkiye’de Cumhurbaşkanı’na sövmek, hükümete hakaret etmek, casusluk yapmak, FETÖ’yle işbirliği içinde olmak, teröre yardım ve yataklık suç olmaktan çıkacak. Milli güvenlik her türlü ihlal edilecek. Ondan sonra da FETÖ ile niye mücadele edilmiyor diye sızlanıyor? Dündar AYM eliyle bırakıldığı an bu ülkede FETÖ ile mücadele edecek bir tane savcı, hakim, polis, MİT görevlisi vb zor bulursunuz. Sonra kimse ağlayıp sızlamasın.” demişti. Nitekim AYM’nin verdiği kararla gerçekten casusluk ve vatana ihanet serbest oldu! İşte yazısı…
Can Dündar MİT TIR’ları üzerinden açık bir şekilde milli güvenliği ihlal ederek açık suç işlemiştir. Benim gözümde Julian Assange’in yaptığıyla Dündar’ın yaptığı şey aynıdır. ABD ve İngiltere’de suç olan şey Türkiye’de meydana gelince de suçtur.
Nitekim Savcı İrfan Fidan’ın yazdığı iddianamede Can Dündar’a yönelik suçlamalar çok önemli. Fidan, Dündar’ı sadece casuslukla suçlamıyor. İddianameyi okuduğunuzda Dündar için FETÖ işbirlikçisi olmak suçlaması var. Yani Dündar örgütün bir üyesi değil ama işbirliği yapıyor. Ayrıca MİT TIR’ları üzerinden Türk devletini DAEŞ terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle suçluyor. Dündar bununla da yetinmiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da teröre yardım etmekle suçlayıp Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmasını istiyor. Tabii casusluk da var.
Can Dündar’ın bu yaptığı dünyanın her demokrasisinde açık bir suçtur ve cezası bellidir. Ne var ki basın özgürlüğünü sadece kendi ideolojilerinden birine ucu değdiğinde hatırlayanlar sürekli bir koşuşturma içindeler. İçerideki ve dışarıdaki tipler basın özgürlüğü ayaklar altında deyip Can Dündar’ı kurtarmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Kendi ülkelerinde milli güvenlik ihlal edildiğinde yapılması gerekeni yapanlar, iş başka ülkeye gelince hemen medya özgürlüğünden dem vuruyorlar. Bizler buna alışkınız. Böyle numaralara karnımız tok.
Ancak içeride de bazıları Dündar’ı kurtarıp özellikle sayın Cumhurbaşkanımızı ve hükümetimizi zor durumda bırakmak niyetindeler. Zaten FETÖ’yle mücadele eden savcı ve hakimlerin sayısı az. Hala korkudan ya da yarın bir gün bunlar geri dönerse bize hesap sorarlar anlayışı bürokrasinin ve yargının birtakım unsurlarını esir almış. Hala işi bitmiş FETÖ’cülerden korkanlar var.
Eski siyasilerden ve kendine demokrat süsü veren aydınlardan da Can Dündar’a destek çıkışları sürüyor. Nitekim Abdullah Gül’ün eski danışmanı Ahmet Sever, Dündar’a bir mektup yazarak ona destek çıktı. Sıkı bir solcu ve yeminli Tayyip Erdoğan düşmanı Sever’in Dündar’a mektup yazması gayet normal. İdeolojik olarak aynı yerde durduğu arkadaşını kolluyor. Yalnız mektupta bazı ilginç noktalar var. “Ama, sen ve Erdem yalnız değilsiniz Can. Hiç yalnız değilsiniz. Bak artık sadece Türkiye değil, tüm dünya size konuşuyor. Bazı siyasi çıkar hesaplarına rağmen insanlık ölmedi. Ses veriyor, tepki gösteriyor.” Ahmet Sever açık açık Dündar’ın siyasi çıkar uğruna tutuklandığını ima edip Erdoğan’ı suçluyor.
Sever daha da ileri gidiyor ve şu ifadeleri kullanıyor: “Dünün mağdurlarının bugün sana karşı ne kadar acımasız ve insafsız saldırılarını görünce gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum.” Ne enteresan! Sever’in aklına Dündar’ın FETÖ’yle ilişkisini sorgulamak hiç gelmiyor. Hangi saikle Dündar FETÖ’ye kol kanat gerdi oralı bile olmuyor. FETÖ avukatlarına hileli villa satışını kurcalamıyor. Onu da geçtim, 7 Haziran öncesinden başlayarak Cumhuriyet gazetesinin açık açık PKK’yı koruyup kolladığını görmezden geliyor. Dündar’ın yayın yönetmenliğindeki Cumhuriyet açık açık Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, DAEŞ’i yardım etmekle suçladı. Cumhuriyet gazetesi daha bir kez PKK’lılara terörist diyemedi. Saldırgan kelimesiyle şehitlerimizi küçümsediler.
Ayrıca Sever’in mektubu bana Anayasa Mahkemesi’nin Dündar’la ilgili vereceği karara yönelik bir algı gibi geldi. Aynı mektupta “Türkiye ve dünya tarihi göstermiştir ki; sana bunları yaşatan zihniyet her zaman yenilmiş ve vicdanlarda mahkûm olmuştur. Şimdi de öyle olacak, bundan hiç şüphem yok. Çıktıktan sonra da inadına inadına ve göstere göstere gazetecilik yapmaya devam edeceksin. Hem de daha gür bir sesle ve güçlenmiş olarak” ifadeleri de var. Acaba Ahmet Sever AYM’nin vereceği kararı çoktan biliyor mu? AYM raportörü Dündar’la ilgili ihlal var yönünde kararı var. Bu kadar net ifadeler kullanan Sever’in kulağına belki de bir şeyler fısıldandı. Çok şüpheli bir durum.
Bakalım AYM ne karar verecek Can Dündar’la ilgili? Hakkında bu kadar net deliller olan Dündar, AYM eliyle bırakılırsa demek ki Türkiye’de Cumhurbaşkanı’na sövmek, hükümete hakaret etmek, casusluk yapmak, FETÖ’yle işbirliği içinde olmak, teröre yardım ve yataklık suç olmaktan çıkacak. Milli güvenlik her türlü ihlal edilecek. Ondan sonra da FETÖ ile niye mücadele edilmiyor diye sızlanıyor?
Dündar AYM eliyle bırakıldığı an bu ülkede FETÖ ile mücadele edecek bir tane savcı, hakim, polis, MİT görevlisi vb zor bulursunuz. Sonra kimse ağlayıp sızlamasın.