Joe Biden’ın ziyaretine denk gelen ‘önceden alınmış’ tahliye kararını bir de FETÖ’ye sızdıran AYM’nin Başkanı Zühtü Arslan, kendini savunmaya çalıştı. Ancak her sözünde kendisiyle ve anayasayla çelişti.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Dündar ve Erdem Gül’le ilgili skandal kararının yankıları sürüyor. Tepkilerin merkezindeki AYM Başkanı Zühtü Arslan, dün Ankara’da Avrupa Birliği ile yürütülen Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Projesi’nin açılışına katıldı. Arslan’ın konuşmasındaki çelişkiler özetle şöyle:
– Arslan: Bireysel başvuruda asıl olan, hak ve özgürlüklere kamu otoritelerince saygı gösterilmesi ve olası bir ihlal durumunda ihlalin yargısal yollarla giderilmesidir. AYM’ye bireysel başvuru, hak ihlallerinin olağan kanun yollarından giderilememesi halinde yapılacak 2. nitelikte bir kanun yoludur.
– Çelişki: Dündar kararında bunun tam tersi yapıldı. “Yasal yollar” tüketilmeden AYM, yerel mahkemenin yerine kensini koyarak karar verdi. Dündar ve Gü’le ilgili “siyasi casusluk” suçlamasını boşa çıkaracak biçimde eylemin “basın ve ifade hürriyeti” kapsamında olduğunu savundu.
NİYE REDDETMEDİ?
– Arslan: Bireysel başvuru, yargı makamlarınca verilen kararların her açıdan yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulduğu ve her türlü bireysel mağduriyetin giderilmesine imkan sağlayan bir hak arama yolu değildir. Bireysel başvuru yolunun, kanun yollarından sonra yeni ve süper bir temyiz imkanı sunmadığının anlaşılması gerekir.
– Çelişki: Dündar’ın yargılandığı davada, ilk derece mahkemesi daha hükmünü vermeden Yargıtay da temyiz incelemesi yapmadan AYM karar verdi. AYM yetki gaspı yaptı.
– Arslan: Bireysel başvuruda AYM bir temyiz merci olarak görev yapmıyor.
– Çelişki: Madem öyle neden “süper mahkeme” gibi davranıldı. Dündar’la ilgili başvuru neden reddedilmedi?
AKLAMAYA ÇALIŞTI
– Arslan: AYM, tutuklamaya ilişkin bir hak ihlali tespit ettiğinde, bu durum başvurucunun itham edildiği suçu işleyip işlemediğine dair bir karar verildiği anlamına gelmiyor.
– Çelişki: MİT tırlarının durdurulması olayıyla ilgili Dündar ve Gül, casuslukla suçlanıyor. AYM, ihanet manşetlerini atan sanıkların eyleminin “basın hürriyeti” kapsamında olduğu değerlendirerek yargılamaya büyük darbe vurdu.
KARARI BEKLEMEDİ
– Arslan:Başvurucunun fiillerinin suç oluşturup oluşturmadığı, bireysel başvuruyu karara bağlayan AYM’nin değil, yargılamayı yürüten derece mahkemelerinin görevidir.
– Çelişki: Madem öyle neden ilk derece mahkemesinin vereceği karar beklenmedi. Onun görev alanına girilerek, onun yerine karar verildi.
ANAYASA’YA UYMADI
– Arslan: AYM’nin, kararları herkesi ve her kurumu bağlamaktadır. Bu bir Anayasa kuralıdır. Anayasa’nın 153. Maddesi’nde açıkça, ‘AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ denilmektedir.
– Çelişki: 153.Madde iptal kararlarını düzenliyor. AYM’nin norm denetimiyle ilgili aldığı kararların bağlayıcılığını düzenliyor. Aynı maddede “İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz” da diyor. Dündar kararında bunların hangisine uyuldu?
– Arslan: Son tartışmalardan bağımsız olarak, AYM kararlarına yönelik tepkiler konusunda söyleyeceklerim tamamen ilkesel düzeyde hususlardır. Buradan yeni ve gereksiz bir tartışma çıkarılmasın. Bunlar, bireysel başvuru kararlarının doğasına, içeriğine yönelik ilkesel değerlendirmelerdir.
– Çelişki: AYM kararlarının bağlayıcılığı açıklaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “beni bağlamaz” ifadesine cevap değil mi şimdi?
GERÇEKLERİ İNKAR ETTİ
– Arslan: Kararlarımıza yönelik her türlü eleştiriye saygı duyuyoruz. Ancak eleştirinin ötesinde tamamen hayali diyaloglar üreterek, mahkememizi talimatla karar veriyormuş gibi gösteren şahsıma ve üyelerimize yönelik tamamen yalan ve iftira niteliğindeki haber ve yorumları da burada kınıyor ve reddediyorum.
– Çelişki: Akademisyenler ve siyaset bilimciler AYM’yi “siyasi bir kurum” olarak tanımlıyor. Neden “siyasi kurum” olarak nitelendirildiği konusunu Arslan’ın iyi bildiği kanısındayız.
(STAR)