MEDYAGUNDEM.COM- Gezi kalkışması ve 17 Aralık’taki darbe girişiminin ardından Soma faciasında da Gülen örgütüyle ortak hareket eden Doğan Grubu yayın organları provokatif haberler yaparken, Soma’daki madenin patronunu da kollama konusunda anormal bit çaba sarfediyor.
Doğan Grubu yayın organlarının haberlerinde, hükümet ve Başbakan Erdoğan aleyhtarı haberler son derece provokatif üslupla verilirken facianın asıl sorumlusu olan özel maden şirketini ve sahibini koruma gayreti içine girdi. Çelişkili yazılı açıklamalar dışında üç gündür kamuoyuyla sağlıklı bir irtibatı bulunmayan maden ocağının sahibi Alp Gürkan’a sadece Doğan Grubu’nun yazarları ulaşabiliyor. Alp Gürkan şu ana kadar sadece, Radikal gazetesine beyanat verdi. 300’e yakın insanın yaşamını yitirdiği maden ocağının sahibini kollama gayreti gözlerden kaçmadı. Alp Gürkan’ın beyanatının başlığının, “Yılda 2 kez denetleniriz. Bize 1. sınıfsınız dediler” olması, sorumluluğun facianın sorumluluğunun, hükümete ve denetimi yapan bilirkişilerin üzerine yıkılma girişimi olarak değerlendirildi. Facianın ertesi günü Alp Gürkan’a yöneltilen eleştiri oklarına göğüs gerercesine bir yazı kaleme alan Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, makalesinde, “Başarılı ve pir-ü pak bir madenci” portresi çizdi. Hürriyet’in bir diğer yazarı Vahap Munyar da 2012 yılında Alp Gürkan’la maden ocağında yaptığı röportajı hatırlattı. Munyar, yüzlerce kişinin yaşamını yitirmesini hiçe sayarak, röportajdaki “Üstün teknoloji maden ocağı” unsurlarını yeniden hatırlattı.
ALP GÜRKAN’IN AYDIN DOĞAN’LA İLİŞKİSİ NE?
Kulislere göre Soma Maden’in sahibi Alp Gürkan’la kendisi de aynı zamanda madencilik işiyle uğraşan Aydın Doğan arasındaki derin bir bağ bulunuyor. Doğan ile Gürkan arasındaki yakınlık mercek altına alınmalı. Doğan’ın Gürkan’ı kollamasında aralarında nasıl bir menfaat ilişkisi olduğu merak ediliyor.
Doğan’ın madencilik işini özellikle Yeni Akit gazetesi gündeme getirmişti.
Bağı ne olacak birbirlerine kirve, o onun kini, o da onun kini tutup kestirdiklerini pilava katıp yiyen adamlar. Yalan mı? Taktik aynı Vehbi KOÇ zamanında, KOÇ’un boktan işleri için Aydın Doğan ne ise büyüyüp olgunlaştıktan sonra da aynı işlevi Aydın Doğan için yapan yamaklar işte! Bunu Cem Uzan yanındaki çaycılar, odacılar, kapıcılar üzerinden yapıyordu, Aydın Doğan’da boynunda yuları olanlar üzerinden yapıyor. O madenler, gökdelenler gerçekte katil Alp Gürkan’ın mı yosam Aydın Doğan, KOÇ’un mu bunların ortaya çıkarılması gerekir.
Bu olayı mafya terminolojisyle anlatacak olursak ‘Tetikçi’ ifadesi tam karşılığıdır. Nasıl mafya lideri ateşi maşayla tutuyorsa, bunlarda boyunları yularlı maşalarla işi götürüyor. Mafya infaz sonrası al şu silahı ben yaptım diye adalete adam teslim ediyorsa, bunlarda aynı haltı yiyorlar. Tek fark mafyada korku, bunlarda sadakat! Aydın Doğan, KOÇ şu şirketi sat parasını getir dediği zaman anında işlem gerçekleştirecek kadar sadakat içersindeler.
O gökdelenler Aydın Doğan yapmaya kalksa bir sürü dedikodunun yanında belediye veya başka kamu kurumlarından tıpkı Sheraton’da ki takoz gibi bir takozla karşılaşacağını bildikleri için işlerini sadakat içerisindeki köpeklerine yaptırıyorlar.
Necati Kurmel’le sağda solda göstermelik maden işletmeciliği yaptıklarına bakmayın, onlar hedef saptırmak için oluşturulmuş, görsel efektlerdir. Devletten alamayacaklarını bildikleri ihaleleri köpekleri vasıtasıyla alıp böyle işletirken vukuat halinde, hem topuyla tüfeğiyle böyle sahipleniyorlar, hem gözden kaçırıyorlar, hem de hükümeti ve Sayın Başbakanımızı hedef haline getiriyorlar. Nasıl? Çok yavşakça ama kurnazca taktik öyle değil mi?
Tabi bugün burada ki en önemli husus SABOTAJ meselesidir. Hükümeti dolayısıyla Sayın Başbakanımızı doğrudan hedef alan bu olayda milletin bu kadar çabuk SABOTAJ olayına uyanmalarını hesap edemediler. Millet oyunu gördü! Panik başladı! Her yerden SABOTAJ sesleri yükselmeye başlayınca sahnenin alelacele yenilenmesi gerekiyordu, şimdi bunun gayretleriyle sabah-akşam Başbakan adam tokatladı gibi konuyu saptıracak malzemeleri devreye soktular. Ama şu bir gerçek, tokatlama olayı gerçekse bile vatandaş bu durumdan ziyadesiyle memnun olduğunu söyleyebilirim. Anadolu’da her kimi aradıysam eline koluna sağlık, olmadıysa bile keşke yapsaydı gibi gayet olumlu, teşvik edici talepler, nabız atışlarını gördüm.
Daha yeni üniversiteye başlamış siyasete farklı bakış açılarımız olan oğlum bile telefon açıp bu bir SABOTAJ diyebiliyorsa konun bu mecrada değerlendirilmesi, derinleştrilmesi kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
Aydın Doğan ve saz ekibinin bu sefer maskesi kesin düşecektir. Yılarca yaptığı usulsüzlükleri derin Ciamaat tarafından adliyede bir kalemde yokmuş gibi göstermekle yakasını kurtaracağını sanan Aydın Doğan sana sadece ‘Arefe Günündeyiz’ diyorum.