MEDYAGUNDEM.COM- Haber bu kez Neo-conların The Wall Street Journal Türkiye’sinden geldi. Son on yılda belki kaçıncı kez “Hürriyet satılıyor” haberi medya gündemine bomba gibi düştü.
WSJ’nin haberine göre Aydın Doğan’ın Hürriyet’i satmak için görüştüğü yer, NTV ve Star TV’yi bünyesinde barındıran Ferit Şahenk’in sahibi olduğu Doğuş grubu. Haberdeki “Konuya yakın iki kaynak görüşmelerin henüz çok ileri bir aşamada olmadığını, ancak başladığını dile getiriyor.” ifadesi ortada henüz birşey olmadığının da aslında apaçık ifadesi…
AYDIN DOĞAN’IN HESABI NE?
Hürriyet gazetesi kurulduğu günden bu yana eski Türkiye vesayetinin sözcüsü oldu. Hürriyet için “derin devletin gazetesi” algısı hep alttan alta konuşuldu, yazıldı. 28 Şubat darbe sürecinde Hürriyet tarihinin en kirli operasyonlarına imza attı. O süreçte Aydın Doğan gücünü öyle abarttı ki “kartel medyası” haline gelmekle kalmadı, artık kabineyi tayin edecek bir güç sarhoşluğunun içine girdi. “Evinde pijamayla Başbakan karşıladı” efsanesi de işte o süreçte çıktı.
Ancak Türkiye son 10 yılda vesayet düzeninden kurtulma ve demokratikleşme yolunda hızla adımlar attıkça Aydın Doğan için de gücünün zirvesinden hızla normalleşmeye doğru bir iniş grafiği başladı. Gücünü öylesine abartmıştı ki demokratikleşme ve normalleşme süreci Aydın Doğan’ın kirli işlerini de görünür hale getirdi, vergi usulsüzlükleri bir bir ortaya çıktı, ufak bir demokratik müdahale ile milyar dolarlık vergi borçları kabak gibi ortadaydı.
Aydın Doğan demokratikleşmeye öylesine direndi ki, eski günlerinin hayaliyle bu kez paralel örgütün ipine sarıldı. Paralel örgüt ne derse onu yaptı. Tüm medyasını paralel kadrolara tahsis etti. Damadı Ali Sabancı zaten paralel örgütle “nikahı” çoktan kıymıştı, onun eşi Vuslat Doğan Sabancı da Hürriyet’in en tepesindeki isim olarak Doğan medyasının “paralelleşmesi”nde etkin rol oynadı. Eyüp Can gibi bir ismi “gözdesi” yaması yeterince durumu özetliyor.
Önce Gezi darbesi, ardından 17-25 Aralık darbe girişimiyle deviremedikleri Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bu kez 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “çatı aday” modeliyle topyekün ittifakla saldıran Aydın Doğan bir kez daha kaybetti.
İşte böylesi darbe girişimleriyle deviremediği Erdoğan’a karşı Aydın Doğan’a sanırız kendini kurtaracak yeni bir “kurtuluş formülü” hazırlandı.
ENİS BERBEROĞLU’NUN AYRILIĞI İLE DÜĞMEYE BASTILAR
10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimine iki gün kala Enis Berberoğlu’nun şok ayrılığı ile “Hürriyet’te tuhaf şeyler oluyor” serisinin fitili ateşlendi. Berberoğlu’nun durduk yerde ayrılmasını gerektiren bir durum yoktu, zaten kamuoyuna tatmin edecek ne açıklama, ne de bir tutum ortaya kondu… Hürriyet’i paralel örgüte teslim ettiğine yönelik kamuoyu baskısı, Berberoğlu’nun ayrılığını ilk başta Aydın Doğan’ın paralel örgütle bağını kopardığı şeklinde bir algıyla karşılanmasına neden olsa da, gerçek öyle değildi.
Paralel örgütle birlikte kaybeden Aydın Doğan kendini kurtaracak yeni bir formül peşindeydi ve de o “kurtuluş reçetesi” jet biçimde uygulamaya geçildi.
Berberoğlu’nun ayrılığı muhtemelen bir “danışıklı dövüş” idi. Çünkü Berberoğlu’nun soluğu önce CHP’de, ardından da Sözcü gazetesinde alması yeterince mesaj verici. Paralel örgüt ve CHP ile ortak hareket eden Aydın Doğan, Hürriyet’le ilgili iddia o ki bir “satış oyunu”nu sahneye koydu.
Berberoğlu’nun ayrılığından tam bir hafta sonra da ne ilginçtir ki Hürriyet’in en çok okunan yazarı Yılmaz Özdil “sansür” tartışmaları eşliğinde gazeteden kovuldu.
Peki Doğan ailesi nasıl bir oyun çeviriyor?
Önce şu önemli detayı paylaşalım.
“AYDIN DOĞAN İYİ KIZLARI KÖTÜ” ALGI OPERASYONU
Enis Berberoğlu ve Yılmaz Özdil operasyonlarıyla Hürriyet’in hükümetten baskı gördüğü algısı öne çıkarılıp, kamuoyunda “hükümetten medyaya operasyon” kara propagandası için elverişli bir zemin hazırlandı.
Madem Yılmaz Özdil’i Hürriyet gazetesi sansürleyip kovdu, peki neden bir gün çıkıp da Özdil Hürriyet ve Aydın Doğan’a tek laf etmedi?
Bu ülkede Başbakan başta olmak üzere herkesin “tape”si paralel örgüt tarafından ortalığa saçılırken, Aydın Doğan’ın ne ilginçtir ki tek bir “tape”si yoktu.
Madem Aydın Doğan hükümetten baskı görerek adam atıyor, neden “Alo Fatih”in Doğan versiyonu çıkmadı? Madem Emin Çölaşan’ın, Bekir Coşkun’un, Yılmaz Özdil’in kovulması talimatını hükümet veriyor, isim verin, açıklayın, kim o? Kim size “Yılmaz Özdil’i kovun” dedi.
Aydın Doğan çıksın açıklasın. Eğer kendisi söyleyemiyorsa Sözcü’ye manşet yaptırsın. Yılmaz Özdil’i kovduran isim şudur deyin, hatta iddiası bile yeter, kesin inanacağız.
Ama kazın ayağı öyle değil.
Aydın Doğan ve kızları kimlerden nasıl bir akıl aldılarsa fena bir oyun çeviriyorlar.
Bu oyunda alttan alta “Aydın Doğan iyi, kızları kötü” gibi bir algı operasyonu da yapılıyor.
Güya Aydın Doğan’ın Hürriyet’in yayın politikasından rahatsız olduğu, hükümetle dengeli bir ilişki kurup, paralel örgütle bağını kesmek istediği gibi bir algı için hükümet cephesine ve hükümeti destekleyen medyaya alttan alta kulis yapılıyor.
Hatta Aydın Doğan’ın özellikle Hürriyet’in başındaki Vuslat Doğan Sabancı’ya söz geçiremediği, Hürriyet’in çizgisinden rahatsızlığı nedeniyle aralarının kötü olduğu dedikodusu da yayılıyor. İddialara göre Aydın Doğan kızlarına “Bu yaşımda hapse falan giremem” diye serzenişte bulunduğu bile kulaklara üfleniyor.
Velev ki bu iddialar doğru, Aydın Doğan kızlarına söz geçiremiyor, madem söz geçiremiyor, kızları Aydın Doğan’ın Hürriyet’i satmasına izin verirler mi? Düşünün bir adam kovamayan medya patronu profili çizilen Aydın Doğan, bırakın gazete satmayı, o gazeteye bile giremez!
İşte bu algı operasyonlarıyla Aydın Doğan’ı teknesiyle gezen, torun seven, iyi dede, iyi adam, Hürriyet’i şu anki çizgisini onaylamayan, hatta kızlarıyla kavgalı gibi bir algı operasyonuyla hedef olmaktan kaçırılıyor.
Oysa bu bir algı operasyonu ve gerçek böyle değil.
“Aydın Doğan iyi, kızları kötü” algısı sürerken, şimdi de “Hürriyet satılıyor” iddiası ortaya atıldı.
OPERASYON SÖZCÜ’YÜ HÜRRİYET YAPMA, HÜRRİYET’İN DE İÇİNİ BOŞALTIP SATMA MI?
İşte Enis Berberoğlu ve Yılmaz Özdil’in Hürriyet’ten ayrılıp Sözcü’ye transfer olmaları, Aydın Doğan’ın nasıl bir operasyon içinde olduğuna dair ciddi soru işaretleri içeriyor.
Medya dünyasında yıllarca bilinen ama söylenmeyen gerçeğe göre Sözcü gazetesinin gerçek sahibi Aydın Doğan’dır. Her ne kadar Burak Akbay, Sözcü’nün sahibi görünse bile babası Ertuğrul Akbay, yıllarca Hürriyet’te çalışmış, yani “Doğan ailesi”nden bir isimdir. Sözcü, Hürriyet’i bile geçecek kadar tiraj grafiğini yükseltirken aynı zamanda neredeyse tüm kadrosu Hürriyet’ten ayrılan isimlerle oluşturuldu. Soner Yalçın’ın Hürriyet’ten ayrılması her ne kadar Oda TV soruşturmasından tutuklanmasıyla alakalı görünse de, Sözcü’de yazması bugün o gazeteye Yılmaz Özdil ve Enis Berberoğlu transferi ile daha bir anlamlı görünüyor. Sözcü’ye sanki Hürriyet’in “yedeği” gibi bir pozisyon belirlenmiş.
Şimdi Hürriyet’in satılacağına dair iddialar, Berberoğlu ve Özdil’in ayrılığıyla başlayan “Hürriyet’te tuhaf şeyler oluyor” serisine dair yeni bir gelişme.
Aydın Doğan kendini kurtarmak için acaba danışıklı bir dövüşle Hürriyet’i satıp üzerindeki kamuoyu baskısını azaltıp perde arkasından Sözcü’yü Hürriyet yapma, Hürriyet’i de içini “hükümet baskısı” algı operasyonuyla boşaltıp satmaya mı çalışıyor?
Sözcü’nün Hürriyet’i bile geçen tirajıyla, Hürriyet’ten kopanlarla Sözcü’nün Hürriyet’leştirilmesi operasyonu mu yürütülüyor?
Yakında Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan gibi isimlerin de Hürriyet’ten ayrılıp Sözcü’ye transfer olmaları hiç şaşırtıcı olamayacak.
Kamuoyuna “hükümetten baskı gördüğü için yazarlarını kovmak zorunda kalan medya patronu” havucu verilip, perde arkasında asıl operasyon gizlenip “cambaza bak” taktiği mi uygulanacak?
Aydın Doğan kendini kurtarmak ve milyarlarca dolarlık vergi borcu kıskacından kurtulmak için “Sözcü hüllesi”ne mi kalkışacak?
“Hürriyet satılıyor” haberinin altından gerçekten pis mi pis kokular geliyor?