Sabah gazetesinde Engin Ardıç’ın “Kendiniz mi yazdınız hanımefendi?” başlıklı yazısı şöyle…
Merhum Celal Bayar’ın kerimesi Sayın Nilüfer Gürsoy referandumda oyunu “hayır” şeklinde kullanabilir, en doğal vatandaşlık hakkıdır.
Bunun propagandasını da yapabilir, miting düzenleyebilir, pankart açabilir, “siz de hayır deyin” diye bas bas bağırabilir. Gazetelerde yazı yazabilir, gazetelere ilan verebilir. Bu da doğaldır.
Lakin “saçmalamaya” koyulursa bizim de eleştiri hakkımız doğar, o da buna saygı gösterecektir.
Hanımefendi, 1961 Anayasası referandumunda hayır demek “yasaklanmıştı” diyorsunuz, yasaklanmamıştı.
Gençler bilmeyebilirler ama biz hatırlarız.
Kamuoyunda müthiş bir “evet havası” estiriliyordu, o ayrı.
Aynı hava 1982 yılında da estirildi, ama o zaman bile hayır demek yasak değildi.
Şimdi de değildir hanımefendi.
“Bugün içinde bulunduğumuz durumun darbe ortamına benzediğini söyleyebilirim” diyorsunuz, CHP ağzıyla konuşuyorsunuz, babanızın kemikleri sızlıyor.
“Milli diyenlerin millilikten ne anladıkları açık değil” diyorsunuz, buna haksızlık bile denmez, “böyle çocukça yalanlar yaşını başını almış bir hanıma yakışıyor mu” denir geçilir.
“1961 ve 1982 anayasaları darbe anayasaları olmalarına rağmen cumhuriyetin temel görüşlerine saygılıydı” demişsiniz…
Atatürk’ün aklından bile geçirmediği senato mu cumhuriyetin temel görüşlerine uygundu, darbecilere ömrü boyu doğal senatörlük hakkı mı, bir kısım senatörü cumhurbaşkanının kaymakam gibi ataması mı? Anayasa Mahkemesi mi uygundu, YÖK mü, Milli Güvenlik Konseyi mi?
Bu anayasa teklifinde cumhuriyetin temel görüşlerine aykırı ne var hanımefendi, demagoji yapmadan örnek verebilir misiniz? Bayrak mı değişiyor başkent mi?
Haa, İslamcılık falan mı? Bunu mu ima ediyorsunuz? Yeni anayasada öyle bir şey mi var?
Bugün ittifak yaptığınız güçler de rahmetli babanızın devrini “ezanı Arapça okutmakla” suçlamışlardı hani, babanıza “gerici” diyorlardı… Siz de şimdiki iktidara mı öyle diyorsunuz?
“İki tarafın sözcüleri kamu önünde yüz yüze tartışmalı”ymış…
Haa, anlaşılan sizin de derdiniz Kılıçdaroğlu’nu televizyon programına çıkarmak!
Aydın Doğan’ın gazetesine verdiğiniz tam sayfa ilan fazlasıyla CHP, fazlasıyla da “reklam ajansı”, fazlasıyla “metin yazarı” kokuyor hanımefendi…
O metni kendiniz mi yazdınız?
Yoksa isminizin kullanılmasına izin mi verdiniz?
Kuzum hanımefendiciğim, 2017 yılının Türkiyesi’nde en ufak bir ağırlığınız, etkiniz, etkinliğiniz olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz Allah aşkına?
Sizi kim kafakola aldı da bu ilanı vermeye sevketti?
Rahmetli babanız “duruşlu” adamdı, ne yazık ki armut dibine düşmemiş.
