Aydın Doğan ve tetikçisine çok sert cevap; artık bittiniz!

Star, Akşam, Güneş gazetelerinin bağlı bulunduğu ES Medya, Aydın Doğan’a çok sert bir cevapla karşılık verdi. Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün Es Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak’la ilgili yazdıklarına atasözlü verilen karşılık şöyle:

Karınca, zevali gelince kanatlanırmış.

Tarzından ödün vermeyenlere, her ayrıntı da kalite..

Ertuğrul Özkök’ün ESMEDYA ve Ethem SANCAK Bey’in şahsıyla ilgili yazdıklarını, bu atasözümüz çok güzel açıklıyor.

Yıllarca ülkede hangi seçimi kimin kazanacağını, hangi ihalenin kimde kalacağını belirleyen yegâne güç sahibi iken, bu gücün göz göre göre avuçlarından kaydığını ve artık kaybediyor olduklarını fark etmek, bu acı gerçeği kabullenebilmek, hak, hukuk gözetmeden sadece güce tapınan ve bunun parçası olabilmenin müptelası olmuş birileri için hiç de kolay değildir elbette…
Alışkanlıklar böyledir; adamı esir alır.
Bir diğer atalar sözü bu ruh halini daha güzel anlatır: Alışmış kudurmuştan beterdir.
Belli ki, bu arkadaş, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını fark etmeye başlamış ve hatta kudurmuşun su gördüğündeki haline düşmüş.
1961 Anayasası’nın darbeci ruhunu açıkça ortaya koyan tabii senatörlüğü şöyle bir hatırlayın.
Görev süreleri ömürlüktü.
Bu da ömürlük genel yayın yönetmeni.
Gazetesindeki odası, köşesi, görevi değişmez; değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Gazetenin künyesinde artık adı yazmıyor olsa da, “Tabii” olan sadece odur.
Yetkinin bütünü ondadır; sorumluluğun tamamı ise patronunda.
Yine atalar demişler ki; Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın.
Hayat boyunca karşılaşılacak durumların katlanılması en zor olanı bu olsa gerek.

Bu telaş neyin nesi?

Uyanıklığıyla maruf bu arkadaş, gelmekte olanı seziyor elbette.
İşte tam da bu ruh haliyle mezarlıktan geçerken ıslık çalan yiğit ile yarışan bir yazı döşenmiş.
Bilirsiniz; hani sarhoş olduğunda, “O kedi buraya gelecek” diye nara atan fareler vardır.
Sıkça, “Tutmayın beni” diye bağırırlar.
Bilmeyen birileri de, ‘aman elinden bir kaza çıkmasın’ diye sıkı sıkıya tutarlar!
Ama biz bunun cemaziyelevvelini biliriz, hem de çok iyi biliriz.
Cümle âlem biliyor ki, serbestçe at koşturdukları “Eski” Türkiye’de, her şeylerini Baba Tahir’in bile ellerine su dökemeyeceği birtakım marifetlerle kazandılar.
Savunma psikolojisiyle yazdıkları her yazıda mutlaka bir “Baba Tahir” geçer.
Bilinçaltları ortaya dökülür.
Bilirsiniz; kişi, herkesi kendisi gibi sanırmış.
“Haddini bilmeyene haddini bildirmek, fakire don gömlek giydirmekten evladır” diyor bir diğer atasözümüz.
Yine iyi bilinmelidir ki, gazete köşelerinde ya da miting meydanlarında, hakkımızda atılan bütün iftiralar ve çıkarılmaya çalışılan bütün fitnelerle hukuk önünde hesaplaşılacaktır.
Okurlarımızdan özür dileyerek, esasen müfteriler için kaleme alınan bu satırları, burada da tekrarlamak zorunda kaldığımızı belirtelim.
Ve kendilerini gerektiğinde milletle dahi savaşabilecek, ülkenin yegâne sahibi sanan, kölesi oldukları güruha son bir kez hatırlatalım:

Oyununuz bitiyor

Bakın; unutmayın ve asla aklınızdan çıkarmayın ki…
Artık bu ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ama her şey sadece olması gerektiği gibi olacak.
Milletin egemenliği, duvara yazılmış, kulağa hoş gelen ama asla hayata taşınamaz sözde bir kural olarak kalmayacak.
Demokratikleşmek için 13 yıl boyunca atılan adımları birbiri ardına yenileri takip edecek.
Asla unutmayın ve hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın ki…
Artık oyununuz bitiyor.
Bundan sonra bu ülke güya millet için ve güya onun adına, sizler gibi kendilerini “Tabii” sahipler sanan birileri tarafından yönetilmeyecek.
Millet, kayıtsız, şartsız yegâne sahibi olduğu egemenliği, doğrudan doğruya kendisi kullanarak ülkeyi yönetiyor olacak.

ESMEDYA