Bugün medyanın manşetlerine yansıyan Petrol Ofisi’nde 2001-2007 döneminde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiası ile yürütülen soruşturmanın tamamlandığı yönündeki haberle ilgili Doğan grubundan açıklama geldi. ‘Gizli bir soruşturmayı bunlar nereden haber aldı’ denilen açıklamada Aydın Doğan’ın 23 yıla kadar hapsi istendiği de doğrulanmış oldu. Doğan’ın büyük paniği yapılan açıklamaya damga vurdu.
Mahkemeler tarafından verilen bütün gizlilik kararlarını eleştiren, yayın yasaklarına savaş açan ve terör saldırıları dönemlerindeki sosyal medya kısıtlamalarına da aldırmayan Doğan Grubu, bugün yapılan bir haber sonrası kendi kazdığı kuyuya düştü.
Akşam, Star, Sabah gibi bugün birinci sayfalarda yer alan haberde Petrol Ofisi’nde 2001-2007 döneminde akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı iddiası ile yürütülen soruşturmanın tamamlandığını, Aydın Doğan ve İş Bankası’nın patronu Ersin Özince’nin 23 yıla kadar hapsinin istendiğini yazdı.
Haber üzerine panikleyen Doğan grubu yazılı bir açıklama yaparak habere cevap verdi.
Haberi yalanlama gayretine giren Doğan Grubu, açıkça iddiaları doğrulamak zorunda kalırken ‘bu dava hakkında yayın yasağı vardı, bunlar nereden öğrenmiş’ diyerek haberi yapanlara saldırdı.
İşte Doğan Grubu adına Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu tarafından yapılan itiraflarla dolu yazılı açıklama:
“İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adem Meral tarafından hazırlanan ve henüz mahkemeye intikal etmeden ve tarafımıza bildirilmeden belirli medya kuruluşlarına soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek şekilde servis edildiği anlaşılan sözde “akaryakıt kaçakçılığı” iddianamesi ülkemizdeki hukuk garabetinin yeni bir örneğini teşkil etmektedir.
Bu iddianame, ülkemizde hukuk kavramının nasıl aşındığını göstermesi bakımından ibretle okunması gereken bir belge olarak adalet tarihimize geçecektir. Hukuku bu şekilde zorlamak, ne yazık ki toplumda adalet duygusuna güveni sarsmaktadır.
İddianamede, ülkenin bağımsız bir medya grubunun onursal başkanı ile Türkiye’nin en önemli bankalarından biri olan İş Bankasının yöneticisinin, hiçbir dönemde Petrol Ofisi’nin (POAŞ) yönetim kurulu üyesi olmamalarına rağmen, “kaçakçılık örgütünün liderleri” olarak suçlanması hayatın akışına ve hukuka terstir ve vahim bir inandırıcılık sorununa işaret etmektedir.
Bu vesile ile şunu hatırlatmak gerekir:
Daha ortada bir iddianame bile yokken, geçen yıl, hukukun temel ilkelerinden biri olan soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilmiş ve soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı verilmiş iken, avukatların dahi göremediği ifadeler, bir kısım medyaya servis edilerek karalama kampanyasına dönüştürülmüştü. Bu gerçek dışı iddia ve ithamlar karşısında 28 Temmuz 2015 tarihinde Grubumuz tarafından zorunlu bir açıklama yapılmış ve gerçekler ortaya konmuştu.
Savcılığın iddianamesinde yer alan tüm hususlar, gerek ilgili şahısların soruşturma sırasında verdiği ifadeler gerek Hürriyet Gazetesinin 15 Ekim 2015 tarihli sayısında yer alan “Bir Bakışta POAŞ İftiraları ve Gerçekler” başlığı altında yayınlanan kapsamlı araştırma yazısında teker teker ele alınarak cevaplandırılmış ve iddiaların asılsızlığı ortaya konulmuş bulunmaktaydı.
Nitekim, POAŞ veya herhangi bir akaryakıt şirketinin ithal ettiği petrol ürünleri menşeine bakılmaksızın, hangi ülkeden alınırsa alınsın gümrük vergisine tabi değildir. Sadece katma değer vergisi ödenir. Gümrükte ödenen katma değer vergisi nihai vergi değildir. KDV, nihai olarak, POAŞ merkezinde bayilerden tahsil edilmektedir. Bu tahsilattan, gümrükte ödenen KDV indirilir ve fark devlete ödenir. POAŞ bu şekilde tüm katma değer vergilerini ödemiştir. Dolayısıyla, gümrük vergisi ve KDV kaçakçılığı iddiası tamamen hayali ve gerçek dışıdır.
Yüce Yargımızın, bu gerçekleri dikkate alarak adil, hukuka ve vicdana uygun bir karar alacağına olan inancımızı korumaktayız. Kimse, Türkiye’de hakimlerin bulunduğunu unutmamalıdır. Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.