Aydın Doğan’ın has adamı Tarhan Erdem Radikal’deki köşesinde “Erdoğan’ı iktidardan düşürmek” başlıklı bir yazıyla Erdoğan’a karşı yeni darbe taktikleri verdi. Ak Parti milletvekili Markar Esayan’ın “aksaçlı baron” dediği Erdem, seçimden önce de Erdoğan’ı iç savaş ile tehdit etmişti. “Erdoğan ve bağlı siyasetçilerin elinden iktidar gücünün alınma yolları tartışılmalıdır.” denilen şu skandal yazıyı Radikal yayınladığına göre, Aydın Doğan hala Erdoğan’a darbe arayışları içinde. İşte demokrasiden zerre kadar nasibini almamış bir bunağın hezeyanları…
Bu yazıda, Erdoğan ve ona bağlı toplama ve çatma siyasetçilerin elinden iktidar gücünün alınma yolları tanıtılacaktır.
Görülen üç yol vardır: 1/Ak Parti grubu gerekeni yapar; 2/CHP demokratik siyasal bir parti haline dönüşür; 3/ Yeni çağdaş bir parti kurulur.
1/ Ak Parti grubunun milli görevi üstlenmesi, ülke bakımından en verimli yoldur. Ak Parti grubundan kırk elli milletvekili, durumu gören ve bilincinde olan, örgüt ve seçilmiş belediye başkan ve meclis üyeleri, eski milletvekilleriyle birleşerek, Erdoğan’ı geri çekme mücadelesini başlatırlarsa, memlekette bir umut doğar, hem ülke ve hem de Ak Parti kazanır.
Bu operasyonu örgütleyip gerçekleştirecek yetişkin siyaset adamları Ak Parti’de vardır. Parti’nin kuruluşundan beri kader birliği içinde bulunmak, dere geçerken at değiştirilmez sözleri günümüze uygun değildir, hem tutarsız hem de geçersizdir. Sayın Erdoğan yeni yollara girerken Ak Parti’nin onayını almamıştır; eski arkadaşlarıyla ve milletvekilleriyle iş tutmamaktadır. Cumhurbaşkanı seçiminden başlayarak üzerine yemin edilmiş demokratik hukuk devleti ilkesi bir çok yerinden yaralanmıştır.
Altı yıldan beri dar bir kadroyla yürütülmüş, son iki üç yıldır ortaya dökülen “tek adam olma” planı Ak Parti’nin kuruluş amacının parçası değil, son yılların oyunudur.
Ancak, Ak Parti içinden bir hurûc hareketinin, iş işten geçmeden başlaması beklenebilir mi? böyle durumlarda hep, “dur bakalım, biraz daha yıpransın!” denilmiş, yapabilecek olanlar görevlerini ertelemişler veya görmezliğe gelmişler; meşum sona gelinmiştir!
2/İkinci umut CHP’nin ciddi ve demokratik bir parti haline gelmesidir.
Ülkenin bugünkü vahim durumunda taraf olacak ve de çare bulacak parti, öncelikle kendi içinde demokratik olmalıdır; ancak, CHP’nin üst yönetimi ve örgütü, demokratikleşme arayışında değildir!
1992’de kuruluşundan bu güne kadar geçen 24 yılın 16 yılında, tek adamın kişisel kararlarıyla yönetilmiş ve sonrasında hazırlıksız gelen bir liderin günlük kararlarla yönettiği bir partinin, demokrasi aramasını beklemek de haksızlıktır.
Partinin içinde demokratikleşme hareketi çıkamaz mı? Hayır demek zordur! Böyle bir hareket çıksa da değişimin planlanması, içeriğin örgütle hazırlanması, değişimim samimiyetinin ve olabilirliğinin anlatılması, örgütün intibakı ve bu çabada yer alması aşamalarından geçmesi bir hayli zaman alır.
CHP’nin, Erdoğan ve takımının elinden siyasal iktidarı alması imkansıza yakın zordur.
3/Çağdaş bir parti kurulması: Bugün için ülke ve halk için salim yolu, çağdaş bir partinin kurulmasının açacağına inanıyorum.
Yeni partinin para ve tanınma başlangıçta çözülecek sorunlar değildir. Para ve tanınma, kuruluşun doğruluğuna, ciddiyetine ve yaratacağı umuda bağlıdır. Tek acil ihtiyaç, aklı başında bir grup insanın, oy birliğiyle karar alarak yeni, demokratik, bütün halkı kucaklayabilecek çağdaş bir parti kurmalarıdır. Halkın çağdaş bir partiye özlemi önce demokratik bir tüzük, sonra Türkiye için demokratikleşme programı sunulduğunda anlaşılacaktır.
Bu yola çok kimsenin karşı çıktığını bilmez değilim; ancak karşı çıkanlar da, Ak Parti içinden bir hurûc hareketi veya CHP’den demokratikleşme reformu beklemelerinin ülkeyi hangi risklerle başbaşa bıraktığını görmelidirler.
bana bak moruk senin o bunamış aklını alırım lan başından sen kimden kurtulacakmışsın lan! yüzde 52 den kurtulmak kolay sanıyorsun öyle mi dünyayı yıkarız lan başınıza şerefsizler