MEDYAGÜNDEM- Türkiye Gaziantep’te PKK’nın eliyle sivil bir katliamla sarsılırken, BDP’liler eli kanlı teröristlerle “yol kesme şarlatanlığı” altında kucaklaşırken, Kürt sorununun çözümü yönünde yine terör örgütünün sabotajı devreye girdi.
PKK ve BDP bir kez daha barışı dinamitledi.
İşte böylesi bir süreçte, “Kürt sorunu” tartışmalarına çarpıcı bir bakış açısı gazeteci Atılgan Bayar’dan geldi.
Meydan Yayıncılık tarafından yayımlanan “Müslüman Roma” kitabıyla önemli bir tartışmanın fitilini ateşleyen Bayar, Twitter’da ortaya attığı “Müslüman Roma” kavramını, literatüre bir kitap çalışmasıyla soktu.
Editörlüğünü Zeynep Bayramoğlu ve Serhat Ramay’ın yaptığı ve Atılgan Bayar’la söyleşi ve eski yazılarından oluşan kitapta ezber bozan detaylar dikkat çekiyor.
Onlardan biri de Kürt sorunu bölümü…
Bayar Kürt sorununa ilişkin son derece çarpıcı analizler yapıyor. Bayar’a göre, “Kürt sorunu yok, yaşadığımız sorunKuruluş Felsefesi’ne hareket etmeme sorunu”.
Bayar’a göre “terör sorununu Kürtleşerek” çözebiliriz.
İşte ezber bozan yorumlar:
***
“TERÖR SORUNUNU KÜRTLEŞEREK ÇÖZEBİLİRİZ”
Türkiye Cumhuriyeti nezdine bir Kürt vatandaşla bir Türkmen vatandaşın en ufak bir değer farkı yok. Kürt olmak ne kadar muhteremse Çerkes olmak da o kadar muhterem. Ne daha fazla muhterem, ne daha az muhterem. Fakat bu eşit vatandaşlık zemininde kurulmuş devlet felsefesinden biz sapmış durumdayız. He Türk’ü bir ırk adına indirme çalışmalarıyla, hem de Kürt’ü öteki olarak görme çalışmalarıyla… Ben sorunun çözümünün yanlış yerlerde arandığını, Kürtleri ırk olarak Türkleştirmeyi hedefleyen, Kürtleri Kürtlükten çıkaran asimilasyon politikasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Halbuki Kürt’ün Kürt olması bizi Türk yapan değerlerden biri. Biz onun Kürtlüğüne muhtacız. Demek ki bizim ne yapmamız gerekiyor, bizim biraz Kürt olmamız gerekiyor. Kürtleri muhayyel bir Türk ırkına dönüştürmeye çalışmak yerine bizim Kürtleşmemiz gerekiyor. Mesela biz üçüncü köprü yapıyoruz. Onun adı neden Selahaddin Eyyubi Köprüsü olmasın? Uzaya Türk uydusu fırlatacağız. Onun adı niçin Mele Ceziri olmasın? Niçin biz Kürtçe öğrenmeyelim, bilmeyelim.”
“SORUNUN ÇÖZÜMÜ KÜRTLEŞMEMİZ”
“Sorunun çözümü, bizim Kürtleşmemize dayanıyor. Bütün Kürtlere açık gibi duran, Anadolu’nun bütün renklerine açık gibi duran insanlar İngilizce şarkılar ezberliyor ama evlerinde bir Kürtçe CD yok. Tek kelime Kürtçe bilmiyorlar. Kürt varlığından o kadar kopmuş durumdalar. Komşun Kürt ama onun dilinden bir kelime anlamıyorsun, fakat İngilizce biliyorsun.”
“ŞİMDİ KÜRTLERDEN ALMA ZAMANI”
“Şimdi almak zamanı. Kürtlere bir şeyler vererek değil, onlardan bir şeyler alarak bir millet olabileceğimizi anlamamız gerekiyor. Bizim Kürtlere ‘Elinizdeki değerleri getirin paylaşalım, yeni değerler oluşturalım, ortak hedefler inşa edelim” dememiz lazım. Sorunun çözümü, Kuruluş Felsefesi’ndeki sihirde yatıyor. Biz artık Kürtleri Türkmenleştirmemiz gereken değil, kendimizi Kürtleştirmemiz gereken bir süreçteyiz. Bu bir zenginlik. Kendimizi zenginleştirmek durumundayız. Onun için Kürtlere verme dönemi kapanmıştır, Kürtlerden alma dönemi başlamıştır bizim için.
“KÜRT SORUNU FECİ BİR SÖYLEYİŞ”
“Bir sürü insan konuşurken ‘Kürt sorunu’ diyor rahatlıkla. ‘Kürt sorunu’ gibi feci bir söyleyiş olamaz. ‘Kürtler sorundur’, demiş oluyorsun ‘Kürt sorunu’ dediğin zaman.”
“Bu dil düzeyinde öyle yerleşmiş ki, Kürtler de ‘Kürt sorunu’ diye bahsediyor sorundan. Bir Kürt’ün kendisinden sorun olarak bahsetmesi derecesine kadar yerleştirilmiş bir yanılgı.”
***
medyagundem.com
