Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Yeni Türkiye’ kavramının ilk olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’unda yazıldığını belirterek “Yeni Türkiye kavramının ilk kez Gazi Mustafa Kemal tarafından Nutuk’ta defalarca zikredildiğini burada söylemek isterim. Bu kavram üzerinde bizi yıpratmak isteyenlerin aslından cumhuriyet ruhuna ne kadar uzak olduğunu bilmeniz gerekir.” dedi.
Türkiye’nin fiziki ile gönül sınırlarının bambaşka olduğunu söyleyen Erdoğan “Biz, 780 bin kilometre kareye hapis olamayız. Bizim fiziki sınırlarımız başka, gönül sınırlarımız bambaşkadır.” ifadesini kullandı. Daha önce söylediği “Dünya beşten büyüktür” sözünü yine hatırlatan Erdoğan “Bugün gidin Suriye’ye, Irak’a, Afrika’daki Balkanlardaki herhangi bir yere, insanlara Türkiye ile ilgili kanaatlerini sorun asla zulüm, katliam gibi ifadeler duyamazsınız. Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Bunu böyle bilelim.” diye konuştu.
Beştepe’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Atatürk’ü anma töreninde konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Değerli katılımcılar. Sevgili gençler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri sevgiyle selamlıyorum.
Vefatının 78. yıl dönümünde Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, ilk cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal’i rahmetle yad ediyorum, onunla birlikte tüm şehitlerimize şahsım ve milletim adına minnettarlığımı ifade ediyorum.
Bu vesileyle 15 Temmuz’da ülkelerini korumak için canlarını feda eden şehitlerimize, gazilerimize, ölümü göze alarak sokakları dolduran tüm kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum. Milletimiz nezdinde Çanakkale Savaşı ile, Kurtuluş Savaşı ile güneydoğu ve doğu anadoluda yıllardır yürüttüğümüz terörle mücadele ve 15 Temmuz’un hiçbir farkı yoktur.
Bugün Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta izlediği politikayı AB ve Batı karşısındaki duruşunu sorgulayanlar, milletimizin asırlık mücadelesini kavrayamamış olanlardır. Türkiye’nin kimsenin toprağında gözü yoktur, her şeyden önce bizim tarihimizde sömürgecilik lekesine rastlayamazsınız.
Bizim medeniyetimizde aynı vatan toprağında yaşadığımız herkes kardeşimizdir. Tüm devletlerini bu anlayışla kurmuş bir milletin başkalarının haklarını gasp etmesi söz konusu olamaz. Orta Avrupa’dan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada güven ve huzur ortamını tesis etmiş bir devlet geleneğine sahibiz. Bizden Batı tarzı işgalcilik politikası çıkarmaya çalışanların uğraşları beyhudedir.
Bugün gidin Suriye’ye, Irak’a, Afrika’daki Balkanlardaki herhangi bir yere, insanlara Türkiye ile ilgili kanaatlerini sorun asla zulüm, katliam gibi ifadeler duyamazsınız. Biz oralardan ayrılalı bir asır oldu, ancak oralardaki insanların bekleyişi hiç bitmedi. Dün devlet olarak oradaydık, bugün yardım, eğitim, sağlık kurumlarımızla oradayız. Hani diyorum ya; dünya beşten büyüktür diye. Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Bunu böyle bilelim.
Yani biz, 780 bin kilometre kareye hapis olamayız. Bizim fiziki sınırlarımız başka, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Kırım’daki, Makedonya’daki, Kafkasya’daki kardeşlerimiz fiziki sınırlarımızın dışında olabilir, ama gönül sınırlarımızın içinde, kalbimizin tam ortasındadır.
Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmedi, bu devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal de nevzuhur bir asker veya devlet adamı değildir. 1919 ve 1923’ü, 1071 ve 1453’ten ayrı görürseniz yanlış düşersiniz. Bunların hepsi birbirinin devamıdır. Selçuklu’nun bayrağını nasıl Osmanlı devraldıysa, Osmanlı’nın bıraktığı yerden Cumhuriyet almıştır. Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşımıza yüklediği anlam çok önemlidir.
Yeni Türkiye kavramının ilk kez Gazi Mustafa Kemal tarafından Nutuk’ta defalarca zikredildiğini burada söylemek isterim. Bu kavram üzerinde bizi yıpratmak isteyenlerin aslından cumhuriyet ruhuna ne kadar uzak olduğunu bilmeniz gerekir. Açıkçası ben Samsun’a çıktığı andan itibaren mücadelesini sadece milletine güvenerek yürüttüğünü söyleyen Gazi’nin mesajlarını hala anlayamayanların olduğunu üzüntüyle karşılıyorum.
Bunların başında kurucusu olduğu partinin mirasyedileri var. Fatih gibi Gazi de milletine sonsuz güven ve inanç bahsediyordu. Onun adını ağızlarına almayı bile hak etmiyorlar. Gazi Mustafa Kemal’in “En büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni tam bağımsız bir ülke olarak daha ileri taşımanın gayretindeyiz. Bunu başarırsanız Gazi’yi anlamış olursunuz. Bu amaçla milli iradenin hakim kılınmasına, insan hak ve özgürlüklerinin genişletilmesine yönelik çok büyük reformlar gerçekleştirdik.
Şu an huzurunuzda, doğrudan milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak durmam dahi, milli iradenin boyunun nerelere ulaştığını gösteriyor.
Rabbim bizlere 15 Temmuz’da farklı bir zafer lütfetti. Bu millet yüce bir millet. Ve bu milletle daha çok, nice engelleri aşacak ve muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkacağız. 15 Temmuz’da parlamento bombalanıyor, burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, çevresi bombalanıyor. 36 gazi var. Özel harekat bombalanıyor, 56 şehidimiz orada var. Aynı şekilde bakıyorsunuz TSK, orası da tam kavşak noktası. Bombalanıyor. İstanbul’da Şehitler Köprüsü, bombalanıyor. 36 şehidimiz orada var.
Toplamda 246 şehidimiz var. Ve bu yolculuk onunla anlam kazandı. Dünyada örneği yok. Milletimizin her bir ferdi, başka hiç kimse olmasa bile tek başına şehadet aşkıyla özgürlüğünü, milletini, demokrasisini koruma azmiyle sokaklara dökülmüştür. Değerli kardeşlerim, özellikle de hamd olsun milletimin bizi yanlış bırakmayışını unutmak mümkün değil.
Benim milletimde en ufak bir korku yoktu. Korkuyu da korkutmuşlardı. FETO ihanet çetesi mensubu darbeciler, bu sebeple bize ilişemediler. Dönüp gitmek zorunda kaldılar. Çünkü dünyada ölümden korkmayanı, yürüyüşünden caydıracak kimse yoktur.
Türk milleti, 15 Temmuz darbe girişimini eline tek bir silah almadan, tek bir kurşun sıkmadan sadece inancıyla ve bayrağıyla, kahramanlığıyla engellemiştir. 15 Temmuz bir pasif direniş değildir, aktif ama büyük kitlelerin silah kullanmadan netice aldığı bir eylemdir. İstiklalimize ve istikbalimize yönelik her türlü saldırıyı tek millet, tek bayrak, tek devlet diyerek mücadeleyi sürdürecek.
Ama ruhunun bütünlüğünü bozamayanlar, nihai darbeyi vurmanın peşindeler. Bu oyunu bozacak olan biziz. Bunu da lafla değil, az önce sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi icraat yaparak, eser üstüne eserle inşa yaparak yapacağız. Her alanda, evet bizler en ileri teknolojileri ülkemizde inşa etmek suretiyle muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkıyoruz ve çıkacağız. İlk hedef 2023. Cumhuriyet’in 100. yılı farklı kullanacak.
Atatürkçülük adına değişime direnenlere rağmen biz Gazi’nin vasiyetlerini yerine getirmeye devam ediyoruz, edeceğiz. Gazi’yi kendi dogmalarının içinde hapsetmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. Milletimizi tarihiyle buluşturacak her türlü adımı süratle atmalıyız. Bu çerçevede 10 Kasımları kuru kuruya bir ölüm yıl dönümü olarak anmayı değil, tam tersine yeniden bir doğuş olarak kutlamayı çok daha önemli görüyorum. Bizlerin bunu yas değil, milat olarak görmemiz gerekir. Bu adımları atmak, milletimizi çok farklı bir noktaya taşıyacak.”