Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün çarpıcı bir yazıyla paralel örgüte çalışan Nazlı Ilıcak’ın ipliğini pazara çıkardı, Ilıcak için artık çıkış yolu olmadığının altını çizdi.
İşte yazısı:
İZANSIZ ILICAK HALKI ALDATTI
30 Mart’a giden bu süreç aslında çok hayırlı oldu. Kimilerinin nasıl sahtekâr olduğu ortaya çıktı. Yıllarca bu halkı aldattıkları ayan beyan ortada. Bu konuda sürünün başını Nazlı Ilıcak çekiyor. Aslında meczup duruma düşen çok yazar var ama Nazlı Ilıcak izansız durumda. Bundan iki yıl kadar önce Nazlı Ilıcak’ın paralel örgütün azılı polis şeflerinden birinin kontrolüne girdiğini ve açıkça suç işlediğini yazdığımda bana kimi çevreler tepki göstermişti. Yok efendim Nazlı Ilıcak demokratmış, şöyleymiş böyleymiş. Nazlı Ilıcak’ın gerçek bir demokrat olduğuna eskiden de inanmazdım. Ilıcak babasını askerler 27 Mayıs’ta içeri tıktığı için askerlerden nefret ederdi. O yüzden 27 Mayısvari bir darbe olan 28 Şubat’a karşı çıkmıştı. Türk ordusuna duyduğu nefret Ilıcak’ı otomatikman demokrat yapmazdı.
DARBECİNİN KANKASI ILICAK
Üstelik 27 Mayısçı çizgiden farklı olan sağcı generallerle de arası çok iyi olmuştu. Aynı şekilde daha sağcı darbeler olduğu için 12 Mart ve 12 Eylül’e bakışı da hep hoşgörülüydü. İşkenceci general Faik Türün’den hep övgüyle bahsetti. Bir dönem Özel Harpçi Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun kontrolüne girmişti ve Yirmibeşoğlu’nun basın sözcüsü olmuştu. Sabri Yirmibeşoğlu 6-7 Eylül 1955’de gayrümüslim yurttaşlarımıza zulmeden o provokasyonu çıkaranların başında geliyor. Zaten kendisi bunu itiraf etti ve bu rezalete, ‘Muhteşem bir organizasyondu’ diye övgüler yağdırdı. Aynı şekilde daha birkaç yıl önce, ‘Biz 1974’te Kıbrıs’ta çok cami yaktık’ diye açıklama da yaptı Yirmibeşoğlu. Her türlü rezil istihbarat ve özel harp tekniğini uygulamakla övünen bir adamla kanka olan Ilıcak’a her zaman mesafeliydim.
BATAKLIKTAKİ ILICAK İÇİN ARTIK ÇIKIŞ YOK
Aynı Ilıcak 90’larda da Özel Harekatçı polis şefi İbrahim Şahin’le kanka olmuş ve Şahin’in kontrolüne girmişti. Ilıcak’ın felsefi derinliği sıfır olan sözde demokratlığı böyleydi işte. Hemen Özel Harpçilerin ve Özel Hareketçıların ve istihbaratçıların kontrolüne girmeye hazırdı. Ilıcak’ın büyük devlet adamımız rahmetli Özal’a attığı iftiraları ve saldırıları da bildiğim için Ilıcak’a asla güvenmemiştim. Şimdi herkes görüyor ki haklı çıktım. Nazlı Ilıcak’ın Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almış paralel yapının uzantısı olduğunun artık herkes farkında. Bir bataklıkta çırpınan Nazlı Ilıcak için artık çıkış yok. Ilıcak batağa saplandığını bildiği için panikleyerek daha da batıyor. Her gün ekranlardan çetenin yasadışı yollardan elde edip montajladığı suç olan tapeleri okuyor. Hakkındaki dosya büyüyor. Bu paralel suç örgütü, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız’ın kriptolu telefonlarını dahi dinlemiş, devletimizin en mahrem sırlarını arşivleyip İsrail istihbaratına satmış bir çete.
MASUM CEMAAT ÜYELERİ RAHAT OLSUN
Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almış bu paralel suç örgütünün üyesi olmayıp cemaatten olanlar asla korkmasın. Paralel çeteciler devlet sanki tüm cemaat mensuplarını içeri atacak gibi hava yayıyor. Bu külliyen yalandır. Bu işlerle ilgisi olmayan saf cemaat mensupları rahat olsun. Ama kendilerine tavsiyem bir an önce bu yapıdan ayrılsınlar. Özellikle cemaate yakın bilinen işadamları hemen bu yapıdan kopsunlar. Bakın üç hafta önce Başbakan cemaatçi olarak bilinen Turgut Aydın’ın hastanesini açtı. Aydın’dan övgüyle bahsetti. Devletle kavga etmeyen ve yanlıştan dönen hiçbir işadamı zarar görmeyecek.
SEÇİMLERDEN SONRA BU DEVLETİN GÜCÜNÜ GÖRECEKLER
Fakat Başbakan’ın kriptolu telefonlarını dahi dinleyip kayıtları İsrail’e satan çeteyle işbirliği yapanlar bunun bedelini ödeyecek. Suç olan eylemleri desteklemek de suçtur. Başbakan ile bir bakanın kriptolu telefondan konuşmaları yayınlandığı an bu yasadışı kayıtları kullanmak dahi suçtur. Bu çete mensupları Türkiye Cumhuriyeti’ni fazla küçük gördüler, hafife aldılar. Seçimlerden sonra bu devletin gücünü herkes görecek…
BEYAZ TÜRK FAŞİSTİ ILICAK
İşte bu Nazlı Ilıcak geçtiğimiz salı günü Dört Bir Taraf’tan sonra Ankara Temsilcimiz Abdülkadir Selvi’ye öyle bir çirkinlik yapmış ki, ruhunu satmamış cemaat mensuplarını da bu olay çok rahatsız edecektir. Abdülkadir Selvi kibarlığı ve nezaketiyle medyanın en saygın isimlerinden biridir. Yayın sırasında Selvi tarafından paramparça edilen, geçmişte kendisinin yaptığı yolsuzluklar ortaya çıkan Ilıcak yayın çıkışı herkesin içinde Selvi’ye, ‘Pis taşralı. Sen köylüsün. Asla burada olmayı hak etmiyorsun. Kulağını çektireceğim senin’ diye aklınca aşağılıyor. Selvi bunun üzerine, ‘Evet taşralıyım, gurur duyuyorum. Sizin gibi halkına düşman Beyaz Türk değilim’ diye cevap veriyor. Ilıcak da bunun üstüne, ‘Evet ben Beyaz Türk’üm. Senin gibi pis köylü, taşralı değilim’ diyor. Çığlık çığlığa bağırıyor. CNN Türk koridorlarında herkes bunu duyuyor ve iğrenç hakaretlerden utanıyor.
Nazlı Ilıcak bu. Zora düşünce içindeki Beyaz Türk faşisti ortaya çıkıyor. Gümüşhane’nin Kelkit kasabasından gelen bir taşralı olan Aydın Doğan’ın kanalında taşradan İstanbul’a gelmiş 14 milyon insana küfrediyor Ilıcak. Kendi babasını içeri tıkan 27 Mayıs darbecilerinin ağzıyla konuşuyor. ‘Biz bu ülkeyi Hasolara Memolara yedirmeyiz’ denen CHP zihniyetinin ta kendisidir Ilıcak. Bunu bütün Türkiye gördü artık. Zaten zamanında Sema Doğan’a da alaycı bir dille, aynı faşist kafayla saldırmıştı. Ilıcak’ın Abdülkadir Selvi’ye yaptığı terbiyesizlik aslında bu halkın çoğunluğuna yapılmıştır…
Pis taşralı, pis köylü diye aşağılanan bu halkın çoğunluğu artık bu devleti ve ülkeyi yönetiyor. Nazlı Ilıcak ve onun gibilerin hazmedemediği budur.