Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç bugün köşesinde tarihi bir tartışmayı daha açıyor. Atatürk’ün nasıl Türkiye’nin en büyük toprak sahibi ve zenginlerinden olduğunu, bugün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapıldığı arazinin temelinde Hintli Müslümanlar’a ait Hilafet Komitesi’nin Ankara’ya gönderdiği yardım parası yer aldığını yazan Ardıç, ezber bozan şu soruyu gündeme getiriyor:
“Koskoca Büyük Önder’in ülkenin en büyük toprak sahiplerinden ve en zenginlerinden biri olması doğal mıdır?” sorusunu ayakkabı kutusu araştırmacılarına bırakıyorum.
“CHP’ye verilen para nasıl oluyor da Atatürk’ün şahsi parası sayılıyor?” sorusuna ister Kılıçdaroğlu cevap versin, isterse Tarhan Hanım.
İşte Ardıç’ın yazısı:
ATATÜRK BÜTÜN TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK TOĞRAK SAHİPLERİNDEN VE ZENGİNLERİNDEN BİRİYDİ
Tarihçi Mete Tunçay yazmış, tarihçi Cemil Koçak da ondan aktarmış, biz de gazeteci Engin olarak kendi okurlarımızı haberdar edelim. Diyor ki Profesör Tunçay:
“Vefatından bir buçuk yıl öncesine değin, Atatürk bütün Türkiye’nin en büyük toprak sahiplerinden ve zenginlerinden biriydi.
Bu servet ona miras kalmamış, aylıklarının arttırılmasıyla da oluşmamıştır.
Bilinen iki kaynak, kurtuluş savaşı yıllarında Hint Hilafet Komitesi’nin Ankara’ya yolladığı 600 bin liraya yakın yardımla, daha ileriki yıllarda eski Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın TC uyrukluğuna girerken CHP’ye bağışladığı 900 bin lira dolaylarındaki paradır.”
Allah Allah, CHP vatandaşlığa girmek için başvuranlardan para mı alırmış?
HİNDİSTAN’DAN GELEN PARAYLA İŞ BANKASI’NI KURDURMUŞ
Profesör Koçak da şöyle devam ediyor:
“Tunçay’ın aktardığına göre Hindistan’dan gelen paranın 120 bin liraya yakın bölümünü büyük taarruzdan önce Batı Cephesi Komutanlığı’na harcamış, geri kalan paranın çoğuyla, yaklaşık 250 bin liralık kısmıyla İş Bankası’nı kurdurmuştur.
Bankanın da hissedarı olmuştur.”
YARDIM DOĞRUDAN ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL HESABI OLMUŞ
Koçak kendi görüşünü şöyle açıklıyor:
“Burada ilginç olan husus, Hindistan’dan gelen yardımın doğrudan ‘Atatürk’ün kişisel hesabı’ olarak benimsenmiş olmasıdır. Eğer Hasan Rıza Soyak’ın anılarına bakılacak olursa, bu gayet tabii karşılanmış olmalıdır.
Çünkü harcanmayan para, Atatürk’e bizzat Bakanlar Kurulu kararıyla geri verilmiştir.
Soyak, Atatürk’ün çiftlik arazilerini de bu parayla satın aldığını yazmaktadır.” Şimdi de bilançoya ve terekeye geliyoruz: “Atatürk öldüğünde İş Bankası’ndaki hesabında 1,5 milyon liradan fazla nakit parası ve 120 bin lira civarında İş Bankası hissesi bulunmaktaydı. Başkaca hisselerinden 25 bin lira nakit parası daha vardı.”
O zamanın parasıyla… “Altın devir” parası…
Paranın para olduğu dönem.
İmdi… Çeşitli sorular sorulabilir.
“Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağışlanan bir para Atatürk’ün kendi parası mı sayılmış?” sorusunun cevabı evettir.
“İş Bankası Hintli Müslümanlar’ın kurtuluş savaşımıza gönderdikleri yardımla mı kurulmuş?” sorusunun cevabı da kısmen evettir.
“Atatürk Orman Çiftliği de mi bu paranın bir kısmıyla kurulmuş?” sorusunun cevabı da evet.
AK SARAY YAPILAN ARAZİNİN TEMELİNDE HİNTLİ MÜSLÜMANLAR’IN HİLAFET KOMİTESİ’NİN PARASI VAR
Bugün yerine Ak Saray yapılan arazinin temelinde Hintli Müslümanlar’ın “Hilafet” Komitesi’nin parasının yatması, tarihin ilginç bir cilvesidir.
Deyip geçeceğim, ben soru sormayacağım. “Koskoca Büyük Önder’in ülkenin en büyük toprak sahiplerinden ve en zenginlerinden biri olması doğal mıdır?” sorusunu ayakkabı kutusu araştırmacılarına bırakıyorum.
“CHP’ye verilen para nasıl oluyor da Atatürk’ün şahsi parası sayılıyor?” sorusuna ister Kılıçdaroğlu cevap versin, isterse Tarhan Hanım.
Çünkü nasıl olsa
“Koskoca Büyük Önder banka sahibi olur mu, bankacılıkla uğraşır mı?” sorusunu daha önce sordum, cevap alamıyorum. “Koskoca Büyük Önder bira, turşu, yoğurt, ayran, dondurma, beyaz peynir ve kaşar peyniri üretimiyle uğraşır mı?” sorusuna cevap alamadığım gibi.