Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, dün Hürriyet’e röportaj veren “eski arkadaşı” Mustafa Koç’un sözlerini iğneledi, hem Aydın Doğan’a, hem de o röportaja imza atan Cansu Çamlıbel isimli muhabire dokundurdu.
Ama Ardıç’ın “Barınak A.Ş.” başlığını kullandığı yazıdaki Mustafa Koç’a dair ima dikkat çekiciydi.
Yazısı şöyle:
AYDIN DOĞAN “MANEVİ EFENDİSİ” İLE RÖPORTAJ YAPTIRMIŞ
Aydın Doğan Bey, “manevi efendisi” Mustafa Koç’la “mutfaktan” özel bir söyleşi yaptırmış, iki sayfa çarşaf gibi yayınlatmış…
Mustafa Koç’u severim, eski okuyucumdur, eskiden o da beni severdi, şimdilerde ne düşünür bilemem. Beni gördüğü zaman “büyük patron havası” yapmayacak ve ayağa kalkıp selam verecek kadar olgun, hazımlı, kibar, zarif ve beyefendi adamdır…
Bu açıdan kalıbının adamı değildir, çünkü kalıbı biraz Marlon Brando’nun son yıllarını andırır.
Sayın Koç uzun uzun ne kadar tarafsız olduklarını, istikrar istediklerini, Sarıgül’ü CHP’nin başına getirmek gibi “kaka” işlerle uğraşmadıklarını sayıp döküyor.
Bir çeşit savunma! Demek ki siyasi durumları pek de parlak değil.
Bütün bunlara inanacak kadar saf olalım da, bir husus dikkatimi çekti. Mustafa Koç, Taksim ayaklanmacılarına yardımcı oldukları iddiasına şöyle cevap vermiş: “1950’den beri o civarda soyguna uğrayan, tacize uğrayan, yabancı, genç, kadın kim varsa Divan Oteli’ne sığınmıştır.”
Divan’ın bir çeşit “sığınmaevi” gibi çalıştığını bilmiyorduk. (Otel 1956 yılında açılmıştır ama onun da üstünde durmayalım, dil sürçmesi.)
SÖYLEŞİYİ YAPAN ARKADAŞ ÇOK İYİ ARKADAŞ OLDUĞU İÇİN SORMAMIŞ!
Söyleşiyi yapan arkadaş çok iyi bir gazeteci olduğu için şu sığınma konusunda “mesela” diye sormamış. Kötü bir gazeteci olduğum için ben soruyorum: Örnek versin. Örnek vermekle yükümlüdür.
Örneğin, 1 Mayıs 1977 Taksim olaylarında, Divan Oteli, meydanda katledilen solculara ne gibi bir yardımda bulunmuştur? Yaralılara kapılarını mı açmıştır, kumanya mı dağıtmıştır?