Kılavuzu Ahmet olanın
Amigo basında olmayacak dualara amin diyerek iktidarda çatlak yaratmaya çalışanlardan bazıları, herze yediklerini çabuk farkettiler, şimdi yüz seksen derece dönüp “Erdoğan-Gül çatışması çıkmaz” diyorlar!
Bu sıcakta soğuk fıkra niyetine…
Son numaralarını anlatıyorduk, laf eksik kaldı. Bir numaraları daha var:
“Nokta hedef” saptayıp sistemli olarak atışa geçmek ve gözlerine kestirdikleri o kişiyi istifaya zorlamak (iktidar duvarından taş koparmak)… Bu kimi zaman bir polis müdürü de olabiliyor, bir belediyeci de, bir vali de, bir bakan da (son olarak Davutoğlu)…
Tabii kimsenin bunları adam yerine koyup istifa mistifa ettiği yok ama onlar kendilerinde sahip olduklarından kat kat fazla güç ve önem “vehmettiklerinden“, sonuç alacaklarını umuyorlar. (Olmayınca da huysuzlanıyorlar.)
Bu hazin komedyaya liberal aydınlar da katıldılar. Saldırıyorlar.
Bildiğiniz gibi, ya da bilmediğiniz gibi, liberal aydın tabir edilen üniversite hocaları ve marjinal gazeteciler muhalefete geçtiler… Bu takımda, günümüzde geçer akça olduğu için kendine liberal süsü vermeye çalışan Marksistler de var, “kırolar operaya gideceklermiş” ya da “cami istemeyiz” diyerek Kemalistlik etmekten kendini alamayanlar da… İlginç bir çorba.
Bunların içinde biryerlerden aldıkları telkin üzerine başbakana “Suriye’ye girmediği için” kızanlar da var, aile mesleğini sürdürüp babasına karşı kompleksler içinde kıvranan altmış ikilik koca bebekler de.
Bunlar birdenbire döndüler. İş, hükümeti eleştirme boyutlarını çoktan aştı, açık seçik “CHP’ye destek” boyutuna ulaştı. “Ergenekoncu” diye suçladıkları, “Baasçı” diye suçladıkları CHP’ye.
Akıllı uslu sandığımız adamlar bile “Ahmet’e bakıp hizaya gelme” çabasına girdiler! Gerçi onlar henüz ağızlarını bozmadılar.
Bir liberal arkadaşım oyunu CHP’ye vereceğini açık seçik yazdı. Oysa başka bir liberal arkadaşım “biz hükümete değil rejime muhalifiz” demişti. Demek ki perhizle turşu, sapla saman, at iziyle it izi, akım ile başka bir şeyim birbirine karışabiliyor. İnsanlık hali.
Saygı duyarız. Muhalefet her vatandaşın anayasal hakkıdır. Ancak ruh ve sinir hastalarına da saygı ve sevgi duyarız ve onlara da “acil şifalar” dilemek insanlık görevidir.
Bu kafayla devam etsinler… Başbakan bunlara “beni iktidara sizler getirmediniz” demiş ve kendileriyle iktidarı paylaşmayı reddetmişti… Bakalım Kılıçdaroğlu günün birinde “beni iktidara sizler getirdiniz” der mi?
İyi de, elli bin satışla birilerini ne iktidara getirebilirsiniz ne de muhalefete. Bizim piyasada sizin gibilerle “kırk dokuz binlik” diye dalga geçerlerdi eskiden.
Hükümete “giydirme” işinde faşist varakparelerin eline su bile dökemeyeceğinize göre de…
Kendiniz söyler kendiniz dinlersiniz.
İşin kötüsü, sen “aslına rücu” ediyorsun ama CHP medyası da sana sırt çeviriyor, “şimdi mi aklın başına geldi, yemezler, başka kapıya” diyor…
Kime tutunacaksın, yalnızca bir tek milletvekili çıkarmaya yeten müşteri kitlene mi, Uludere mevtalarına mı?
ENGİN ARDIÇ/SABAH