18 Ocak’ta hayatını kaybeden ünlü televizyoncu ve gazeteci Mehmet Ali Birand’ın oğlu Umur Birand A Haber’de Şirin Sever’in sunduğu Jurnal’e konuk oldu. Babasının vefatının ardından 32. Gün’ü hazırlayıp sunmaya başlayan Umur Birand, programı sunmaya nasıl karar verdiğini, eleştirileri nasıl karşıladığını Jurnal’de anlattı. Mehmet Ali Birand’la kıyaslanmamak için kimsenin 32. Gün’ü sunmaya yanaşmadığını söyleyen Umur Birand, babasının da ekran önünde olmasını istediğini dile getirdi. Mehmet Ali Birand’ın Twitter adresini kullanmasını eleştirenlere “Kullanmasam da niye kullanmıyorsun diyecekler” diyen oğul Birand, babasının kendisini ekranda izlese söyleyeceği ilk şeyin de “kilo ver” olacağını dile getirdi.
BABAMIN DEĞERİNİ HASTALIK SÜRECİNDE VE OĞLUM DOĞDUĞUNDA ANLADIM
Babanızla çok yakın mıydınız?
Son iki buçuk yıldır yakındık, ondan önce enayi ve aptalca şeylerle uğraşıyorduk. Babamın değerini pankreas kanseri teşhisi konulunca ve oğlum doğduğunda anladım. Doğumhaneden asansöre çıktım ve babama gittim, her şey için özür diliyorum, çok haklıymışsın dedim. Oğlum oldu dedim, anladı. Gittikten sonra kaybedince anlıyor insan babanın değerini.
ANNEM 32.GÜNÜ SEN YAP DEDİ
Onun yarattıklarını yaşatmak bir oğul olarak göreviniz ama 32. Gün’ü sununca herkes şaşırdı, riskli bir karar değil miydi?
Aile içinde bir konuşmaydı, 32. Gün ne olacak diye konuşmaya başladık babamın vefatından iki üç hafta sonra. Annem eşim dedi ki sen yap. Ben nasıl yapabilirim diye düşünmeye başladım.
PROGRAMI SUNMA TEKLİFİME KANALIN KARŞI ÇIKACAĞINI DÜŞÜNDÜM
Daha önce hep perde arkasındaydınız, hiç ekran önünde olmadınız Kamera önüne geçmeye kararı verince nasıl oldu?
Çok korktum ilk başta bu kararı verirken. Başarısız olacağımı, eleştiri alacağımı düşündüm. Kanal D yönetiminin karşı çıkacağını düşündüm. Tepki gelecek tabi ki 28 yıllık bir alışkanlık var. İnsanlar 32. Gün ile büyüdü. 32. Gün benden 7 yaş küçük. Bana bıraktığı babamın en büyük mirası. Oğlu haricinde kim yapabilir, ben de isterim, birileri gelsin ben yapayım desin.
BABAMLA KIYASLANMAMAK İÇİN 32. GÜN’Ü SUNMAYA KİMSE YANAŞMADI
Başka isimler geçmedi mi aklınızdan?
Çok geçti aklımızdan ama sıcak bakılmadı. Medya dünyası çok hızlı bir dünya. O fırsat gelince hemen değerlendirmek gerekiyor. Hiç kimse Mehmet Ali Birand ile kıyaslanmaktan istemedi.
Siz korkmadınız mı?
Benim için büyük keyif, onur. Daha güzeli olamaz. Ben babamla kıyaslanıyorum. Benim için çok büyük bir keyif ve görev.
Dediler ki halifelik mi bu babadan oğla geçiyor program, bu tepkilere hazırlıklı mıydınız?
Birand ailesi tepkiye çok alışık. Tepki olmasa yanlış bir şey var diye düşünürüz. Alışkanlıkları bozmak çok zor oluyor
Sevdiniz mi?
Çok sevdim. Bütün bu medyayı televizyonculuğu seviyorum. Ekranın karşısına geçmek daha da başkaymış, rahatlatıcı bir tarafı varmış.
BABAM DA BENİM EKRAN ÖNÜNE GEÇMEMİ İSTİYORDU
Babanızın vefatından önce düşünmediniz mi?
Babam hep istiyordu, hadi oğlum, hadi oğlum diye. Ben oralı olmuyordum. Gece yarısında siyaset konuşup ne yapacağım diyordum. Şubat ayında bir programa başlayacaktık, o programı düşünüyorduk. Olmadı. Kısmet. Babamın vefatı, o derken bu derken kendimi stüdyoda buldum
BABAM BENİ EKRANDA İZLESE İLK SÖYLEYECEĞİ ŞEY “KİLO VER” OLURDU
Babanız sizi izlese ne derdi?
Kilo ver (gülüyor)
Mimikler, vurgular ne kadar benziyor, babanızın kopyasısınız. Ona benzemek çabanız var mı?
Tam tersini yapmaya çalıştım komik oldu, robot gibi oldu, aman bunu yaparsam babama benzerim diye, baktım bunun sonu yok. Kendi yolumu bulmak için denemek gerekiyor. O cesareti göstermek gerekiyordu. Deneyerek olacak.
Yeterli birikime sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz, o kadar yıllık bir siyaset birikimi var Mehmet Ali Birand’ın siz o anlamda siyasi hâkimiyet olarak yeterli olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Ben gazeteci, muhabir değilim. Hiçbir zaman da gazeteci olacağımı söylemedim, ben yapımcıyım ve televizyoncuyum. Siyaset olsun istemedik özellikle programda çünkü asıl o zaman kıyaslanacaktık ve o birikim bende olmadığı için üzerimde sakil duracağını düşündüm. Benim daha iyi bildiğim, iyi olduğum alana odaklandık, sokağa, hayata. Mimiklerim de aynı zaten bir de siyaset yapsam programda çok fena olurdu. Aynısı gibi olurdu.
GENÇ İLETİŞİMCİLERİN HABERLERİNİ 32. GÜN’DE YAYINLAYACAĞIZ
Gelecek haftadan itibaren programımıza beş dakika yer ayıracağız. Bize haberlerini yollayacaklar, biz onayladıktan sonra telifini verip vtr yapacağız.
BABAM HEP 32. GÜN DEVAM ETSİN İSTİYORDU, BU İSTEĞİ YERİNE GETİRİYORUM
Babanızın size televizyoncu yetiştir vasiyeti oldu mu?
Vasiyeti 32. Gün. Bana bıraktı. Bir gün ben ölürsem sen 32. Gün’ü devam ettir demedi ama bunu istiyordu.
BABAMIN TWİTTER ADRESİNİ KULLANMASAM NİYE KULLANMIYORSUN DİYECEKLER
Babanızın tweet adresini kullanmak ne demek, Galatasaray maçında attığınız tweetleri okuyunca insanlar fena oluyormuş.
Soyadımız aynı, buna yapılacak bir şey yok. Babam twitter’ı kendi kişisel hesabı olarak kullanıyordu, ben program için kullanıyordu. Galatasaray maçı olunca yazdım, o ayrı. Kullansam eleştirirler, kullanmasam niye kullanmıyorsun diyecekler. Sosyal medyada herkesin bir fikri var. Söylenenleri ciddiye alıyorum, farkındayım, babamın 325 bin kişilik bir twitter hesabı var ben onu 32. gün için kullanacağım.
BABAMIN KRAVATLARINI TAKABİLİYORUM AMA SAATLERİNE DOKUNAMIYORUM
Babanızın saatleri kravatları onları kullanacak mısınız?
Kravatlarını programda kullanıyorum ama saatleri evde bir kasa var orada saklıyorum Saat onun için özeldi, kravat zevkti.
BABAM OLMADAN GALATASARAY MAÇINI İZLEMEK ÇOK ZOR
Onsuz maç izlemek nasıl?
Maçlara hep birlikte giderdik. Hasan Cemal ve Volkan Vural ile birlikte izlerdik maçı. Çok büyük bir boşluk oluyor statta. Çok mutsuz oluyorum şimdilik. İlerle oğlum, devam, hadi hadi kelimesini çok kullanır.
BABAMA GELEN TEHDİTLER YÜZÜNDEN BEN YATILI OKULDA OKUMAK ZORUNDA KALDIM
Babanızın en üzüldüğü anlardan biri andıçlanma meselesiydi, siz nasıl etkilendiniz o dönemden?
Çok üzüldü çünkü hayatı tehlikeye girmişti çünkü ailesinin hayatı tehlikedeydi. Bir anda ben yatılı okulda buldum kendimi. Evimden 25 dakika uzakta yatılı okul. Bu yüzden, emniyetsizlik duygusu yüzünden. Evde her zaman zırhlı araba başladı, kalabalıkla gidip gelme başladı, korumalar gelmeye başladı, gece yarısı telefonları başladı. Aile içinde genel bir stres dönemine girildi. Korku vardı evimizde. Aile ortamında dinliyorsunuz. Okuldaki sınıf arkadaşlarınız onlar annelerinden babalarından duyup söylüyorlar, senin baban böyle mi diye sorular. Aile içinde mutsuzluk yarattı.
En stresli dönemi andıç dönemi miydi?
Yok, pankreas kanseri teşhisi konduktan sonraki dönemdi. Babamın temposu son iki buçuk yılda yüzde yüz arttı. Ben babamın bu nedenle daha çok yorulduğunu düşünüyorum. Her sabah pankreas kanseriyle kalkmak çok zor.
Engelleyemediniz mi, baba keyfine bak dediniz mi?
Yok hiç dinlemedi beni. Fiziki olarak dinleniyordu ama psikolojik olarak dinlenmedi hep pankreas kanseri stresiyle yaşıyordu. Biz annemle babamın vefatına kendimizi hazırlamışız, iki buçuk yıl annem ve benim için bonus yıldı. Biz kendimizi psikolojik olarak hazırlamıştık, babam pankreas kanseri olunca ölümsüz olmadığını anladık. O bizi yakınlaştırdı. Bir cümle, bir bakış, bir saat daha, bunun sonu yok.
İleriye dönük televizyon dünyasında hedefleriniz neler?
Bu sezon sonuna kadar hakkıyla 32. Gün’ü yapmak.