Cem Küçük bugünkü yazısında medyaya meydan okuyan ve büyük bir pişkinlikle “Benim paralel örgütle alakam yok, paralel örgütle savaşılmalı” açıklaması yapan Akın İpek’in bir davetiye basan sıradan işadamıyken nası altın madencisi olduğunu çarpıcı bir yazıyla sorguladı. İşte basit bir davetiyeciden altın madenlerine uzanan şaibeli hikayeden ilginç bir kesit. Yalnız Küçük’ün yazısını MEDYAGÜNDEM’in daha önce yayınladığı şu analizle birlikte okuyun:
DAVETİYECİ AKIN İPEK ALTIN MADENCİSİ OLDU
Altın Madencileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Akdur’un verdiği rakamlara göre Türkiye’nin altın ithalatına harcadığı para yıllık ortalama 8 milyar dolar. 20 yılda ithal edilen 3125 ton altın olduğuna göre, Türkiye’nin yıllık altın ithalatı ortalama 156 ton. 2000 yılında sıfır olan altın üretimi 2013 yılında yıllık 33,5 tona çıkmış. 2001-2014 yılları arasında toplam 200 ton altın üretimi gerçekleştirilmiş.
Altın talebinin yüzde 20’si üretimle, yüzde 80’i ise ithalatla karşılanıyor. Rakamlar bu. Türkiye altın rezervi konusunda önemli bir ülke. Tahmini 300 milyar Dolarlık bir rezervi var. Tabii bunu çıkarmak çok kolay değil. Çevreye verilecek tahribat, kullanılacak kimyasallar vb her şeyi iyi hesaplamak gerekiyor. Altını bulduktan sonra bunu piyasada, hele uluslararası piyasada satmak çok kolay değil.
2000 yılında neredeyse hiç üretim yapamayan Türkiye bir anda üretime başladı. Akın İpek’in sahibi olduğu Koza Grubu 2003’den sonra altın işine girdi. Davetiye basan ve basit bir işadamı olan Akın İpek grubu 2002 sonu itibariyle borsaya açıldıktan sonra 20 milyon Dolarlık bir şirket oldu. Yani bildiğiniz KOBİ. Ama Koza Grubu altın madeni işine girdikten sonra ışık hızıyla büyümeye başladı, aktif büyüklüğü 500 milyon Doları geçti.
2 YILLIK BİLE OLMAYAN BİR FİRMAYA BERGAMA ALTIN MADENİ NASIL SATILDI?
Eurogold madencilik Bergama Ovacık’ta siyanürle altın çıkarma faaliyeti yürüten bir şirketti. Şirket, ABD Colorado merkezli Newmont Mining Corporation’a aitti. Önce Avustralyalı Normandy Mining’e, 2005’de 44.5 milyon dolara Koza Grubu’na satılıyor. Daha bu işte 2 yıllık bile olmayan bir firmaya Bergama gibi altın rezervinin hayli yüklü olduğu bir maden neden satılır sorusu hiç sorulmuyor. Buraya kadar anlamadığımız bazı noktalar olsa da bu satışa tamam diyelim. Ama esas mesele 2010’da yaşanıyor.
Koza Altın İşletmeleri, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) 27 Haziran 2010’da bir açıklama gönderiyor. Açıklamada aynen şunlar yazıyor: “Dünyanın en büyük ve en önemli altın üreticilerinden olan Newmont Mining Corporation’a ait olan ve 2002 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Newmont Altın Madencilik Limited Şirketi’nin tamamının, toplam 63 adet ruhsat sahası dahil olmak üzere tüm altın projelerinin, ayrıca araştırma faaliyetleri sonucunda elde ettiği Türkiye’nin tamamını kapsayan araştırma verileri Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından 8,5 milyon dolara satın alınmıştır.”
8.5 MİLYON DOLARA NASIL PEŞKEŞ ÇEKİLDİ?
Düşünün, elinizde 63 adet ruhsat sahası var ve siz bu ruhsatlarla beraber kocaman bir şirketi sadece ama sadece 8.5 milyon dolara satıyorsunuz. Üstelik bu 8.5 milyon doların 3 milyon doları peşin, 3 milyon doları Diyadin’de üretim başladığında, 2,5 milyon doları ise üretime başladıktan bir yıl sonra ödenmek üzere anlaşmaya varılıyor. Yani o tarihte bunu Türkiye’den sıradan bir işadamı ya da girişimci de alabilirmiş.
Aynı açıklamada Koza Altın şunları söylüyor: “Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan şirketimiz saha ve projelerinin de içerisinde bulunduğu oldukça önemli Porfiri altın ve bakır kuşağı içerisinde yer alır. Yapılan sınırlı sayıda araştırma sondajlarından 6,04 gr/t’a kadar altın ve yüzde 1,32’ye kadar bakır değerleri elde edilmiştir. Yine aynı önemli porfiri altın ve bakır kuşağı içerisinde yer alan diğer bir proje, Mastra Projesi’nin yaklaşık 40 kilometre batısında yer alır.”
Üstelik o dönemde Batı Anadolu’da yer alan 3 adet sahada yapılan araştırma çalışmalarında tespit edilen altın içerikli kuvars damarlarının kuzeyinden alınan 50 adet kaya örneğinden ortalama 4,27 gr/t altın değerleri ve güney bölümden alınan 49 adet kaya örneğinden ortalama 1,59 gr/t altın değerleri elde edildiğini açıklamıştı Koza Grubu.
Normalde 1 tonluk kayadan sadece 1.20 gram altın elde edilirken, Newmont’un sahip olduğu altın bölgelerinde bu oran 1.59. Yani koskoca şirket aslında bulduğu altın yumurtlayan madeni yok pahasına veriyor.
Daha bitmedi. Açıklama şöyle bitiyordu: “Türkiye’nin en batısından en doğusuna kadar yer alan ve genellikle Koza Altın’ın elinde bulundurduğu çok önemli sahalara komsu olan 63 adet sahada Newmont Altın Şirketi Araştırma Takımı tarafından günümüze kadar yapılan araştırma çalışmalarında altın ve bakır açısından oldukça yüksek anomaliler elde edilmiştir ve sahaların birçoğu projeye ve madene dönüştürülebilecek potansiyele sahiptir.”
Madem böyle büyük bir potansiyel var, o zaman böyle bir değer 8.5 milyon dolara mı satılır, hem de taksitle araba satar gibi.
YAHUDİ KÖKENLİ İŞADAMININ ŞİRKETİ
Newmont Mining’in sahibi Yahudi kökenli ve oğul Bush’a çok yakın biri olan Gary Goldberg. Irak işgalini savunan neo-con tayfasının entelektüel ayağının başındaki William Cristol’in kankası. Neo-conların Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi’ni fonlayanlardan biriydi. Daha mühimi İsrail devletine her daim destek veriyor.
Gary Goldberg altın işinin duayenlerinden biri. Onun onayı olmadan altını yurtdışında sokakta bile satamazsınız. Ama nasıl olduysa Goldberg, Akın İpek’e altın yumurtlayan şirketini veriyor, üstelik bu üretilen altınları kendisi satın alıyor veya satışına aracılık ediyordu? Sizce bu işlerde bir tuhaflık yok mu?
Rıza Zarraf’a yapılan operasyonları, Hablemitoğlu cinayetini de bu konu içerisinde değerlendirmek gerekir. Birileri Rıza Zarraf’ın ayağını kaydırarak bir kaç kuş vuracağını hesap etmişti, olmadı.