Emniyet içinde yuvalanan casusluk ve telekulak çetesinin mağdurları savcıya ifade vererek sorumluların cezalandırılmasını istedi. Doğan Holding davalarına baktığı dönemde konuşmaları kaydedilen Hakim Hasan Erdem, ‘Mutlaka yargılanmalılar’ derken, Gazeteci Fatih Altaylı ise ‘Bu yapı bir an önce sonlanmalı’ dedi.
Emniyet içindeki telekulak ve casusluk çetesi binlerce ismi sahte belgelerle hukuksuz bir şekilde yıllarca dinletti. Çetenin mağdurları, sorumlulardan hesap sorulması için soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade verdi. Telefonu dinlenen isimler arasında çok sayıda hukukçunun da bulunması dikkat çekiyor. O isimlerden biri dinlendiği sırada İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Hakimi olan Hasan Erdem. IMEI numarası üzerinden ‘Hasan’ ve ‘Hasan Yalçın’ kod isimleriyle Ergenekon kapsamında dinlenen Erdem, 1990 yılından beri hakimlik yaptığını ifade ederek, ‘Kimliğim, adresim, mal beyanlarım, banka hesaplarım ilgili kurulışlar nezdinde açık olarak bulunmaktadır. Sahte bilgilerle telefonumun dinlenmesine bir anlam veremedim. Dinlenme sebebimin bakmış olduğum kritik davalardan ve kararlardan ötürü olduğunu zannediyorum. Bu davalara kısaca Doğan Holding Grubu davaları diyebiliriz’ dedi. Doğan Grubu’na ilişkin davaların Mart 2009’da açıldığını hatırlatan Erdem, kendisiyle ilgili ilk dinleme kararının ise Nisan 2009’da alınmış olduğuna işaret etti. Erdem, ‘Telefonlarımı dinleyen şahıslardan şikayetçiyim. Haklarında kamu davası açılmasını talep ediyorum’ ifadelerini kullandı.
FİKRET BİLA: ŞİKAYETÇİYİM
Devlet içindeki çete, hukukçuların yanında çok sayıda gazeteciyi de takma isimlerle dinledi. Ergenekon soruşturması kapsamında ‘Fikri’ kod adıyla telefonu dinlenen Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, savcılık ifadesinde, gazetecilik mesleğinden ötürü devlet büyükleriyle röportajlar yaptığını hatırlattı. Bila, ‘Ankara merkezli çalışmam nedeniyle böyle bir dinlemeye maruz kaldığımı zannediyorum. IMEI numaramı nereden ele geçirdiklerini bilemiyorum. Beni bu şekilde mağdur eden, sahte bilgi ve belgelerle dinleyen görevlilerden şikayetçiyim’ diye konuştu.
Nedeni Gülen’e ağır tenkitlerim
‘İBDA-C’ örgütüyle irtibatlı olduğu iddia edilerek dinlenilen isimlerden Tarihçi-Yazar Kadir Mısıroğlu, savcılık ifadesinde şunları söyledi: ‘1995 yılından bu yana gerek internet yoluyla olsun, gerek konferans yoluyla olsun, yazı ve makalelerimle olsun, gerekse de kitaplarımla Fetullah Gülen hareketini hem dini açıdan hem de siyasi açıdan ağır tenkitlere maruz bıraktım. Dinlenme nedenimin gerekçesi sahtedir ve benim anlattığım gerekçelerle dinlendiğimi biliyorum. Bu işi yapan şüphelilerin mahkeme önüne çıkarılmasını ve cezalandırılmasını talep ediyorum.’ Mısıroğlu ile Gülen arasında açılmış 5 dava bulunuyor.
Bir an önce bitirilmeli
Çetenin kod isimle dinlettiği gazeteci Fatih Altaylı, savcıya şikayetçi olduğunu söyleyerek, ‘Ben bu yapının Türkiye’de bir an önce sonlanmasını bir vatandaş olarak temenni ediyorum’ dedi. ‘2006 yılında Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün FBI ve CIA yetkilileriyle Tarabya’daki hakim evinde toplantı yaptığını haber kaynaklarından öğrendiğini’ söyleyen Altaylı, ‘Haberin yayınından sonra Ergenekon soruşturması başladı. O zaman haberin derinlemesine araştırmasını yaptım. Mersin’de Louis Sakka isimli yabancı uyruklu şahsın yakalanması ile ilgili toplantı olduğunu söylediler. Ancak Mersin’de yakalanan bir terörist ile İstanbul’da bulunan Cumhuriyet Savcısının Amerikalılarla toplantı yapmasının bağını kuramadım. Bu olay bende hâlâ meçhul olarak kaldı. Dinlenmemi bu hadiselere bağlıyorum’ ifadelerini kullandı.
Yılmazer hakaret etti
22 Temmuz operasyonunda ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ suçlamasıyla tutuklanan eski İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’le iki kez karşılaştığını iki kere de telefonla görüştüğünü söyleyen Altaylı, ‘Bu görüşmelerimden bir tanesinde bana hakaret etti, ben de mukabelede bulundum. 2010 yılıydı sanırım. Türkiye’yi bu şekilde korku imparatorluğuna çeviren, herkesi paniğe sevk eden dinlemelerden bizler de gazeteci olarak nasibimizi aldık. Bunların yargılanmasını, cezalandırılmasını temenni ediyorum. Daha önce dinlenme şüphesi ile şikayetçi olmuştum ancak üzeri örtüldü, dikkate alınmadı’ diye konuştu.
Dersleri verilsin
Kriptolu telefonunu dinleyen paralel örgüt hakkında suç duyurusunda bulunan eski Bakan Şahin: ‘Bunu yapanlara bugün gerekli ders verilmezse yarın isimler değişir, bu şekilde devam eder. İki dünyada davacıyım!’
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olduğu dönemde, Başbakan Erdoğan ile kriptolu ve hususi telefonla yapılan görüşmelerin usûlsüz şekilde dinlenilmesine ilişkin, ‘Sayın Başbakanımızın da söylediği gibi, kendi yüreğimde bireysel olarak çok ciddi bir şekilde aldatıldığımızı ve bunun çok önemli bir güven bunalımı olduğunu düşünüyorum. Bunu yapanlara bugün gerekli ders verilmezse yarın isimler değişir, bu şekilde devam eder’ dedi.
TAKİPÇİSİ OLACAĞIM
Makamında düzenlediği basın toplantısında, dinlemelere ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na önceki gün suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatan Şahin, ‘Bunun birebir takipçisi olacağım. Hukuk devleti olabilmemiz için 76 milyonun her bireyine düşen görev ve sorumluluklar var. Tek başına hükümetin, başbakanın, kabinenin görevi değil’ ifadelerini kullandı. Şahin, şöyle devam etti:
MÜCADELE EDECEĞİM
‘Dinleme olayları bu grubun ne kadar kötü niyetli olduğunu ve ne kadar hadsizleştiğini gösterdi. Bu yapının mutlaka durdurulması, gerekli cezanın verilmesi ve bir daha hiç kimsenin buna niyet bile etmemesini sağlayacak bir hukuki altyapının mutlaka oluşturulması gerektiğine yürekten inanıyorum. Bireysel olarak da hukuk devleti normlarında bunun mücadelesini yapacağım. İnançlı bir insan olarak bunun kul hakkına girdiğini düşünüyorum. Öbür dünyada da davacıyım.’
Bu kul hakkıdır iki dünyada davacıyım
Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, TÜBİTAK üretimi ‘yüksek güvenlikli’ kriptolu telefonların içine ‘casus yazılım’ yerleştirerek aralarında Başbakan Erdoğan ve bakanların da olduğu birçok ismi dinleyen paralel örgüt hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. (YENİ ŞAFAK)
IMEI numarası üzerinden talepte bulunan polis, savcı ve talebe onay veren hakimler içinde HSYK’nın hareket geçmesi gerekmez mi? Madem bu talepleri uygundur diye karar veriyorsunuz ne diye bu numaraları kontrol etmezsiniz, bu kadar yoğun dinleme talebi var, talepler hep IMEI üzerinden geliyor, bunun altında bir pislik olabilir deyip adam ya şunlardan birkaçına bakayım demez mi? Bu kararları veren hakimlerin, mahkemenin ya gözümden, dikkatimden kaçtı demek gibi bir mazereti olabilir mi? İnsan hayatını bitirmeye yönelik, telafisi mümkün olmayan böyle işlemlere mazeret uyduracak hukuk adamlarının akılına şaşarım. Mazeret belirttiği anda o görevi bırakması gerekir. İşin ucunda bir ülkenin Başbakanı, Bakanları MİT Müsteşarı olacak eee dikkat etmedim, yanlışlık olacak diyeceksin, dediğin an koluna kelepçeyi yemen lazım. Sen kalkıp bir ülkenin kaderi söz konusu olduğu bir konuda dikkat etmemişim diyemezsin efendiii! Bakın, dikkat etmedim, yanlışlık oldu, diyenler için en azından, en azından ‘Görevi İhmal Davası’ açılması gerekir.