MEDYAGÜNDEM- Her fırsatta kendisinin “ateist” olduğunu yazmaktan, söylemekten zerre taviz vermiyor. Sapkınlıklarını “ensest ilişkiyi onayladığını, hayvanlarla cinselliği normal karşıladığını ve bütün kadınlarda bir fahişe eğilimi olması gerektiğini” söyleyecek kadar ileri boyuta taşıyor.
Ama her ne hikmetse sanki o bir “dokunulmaz”, sanki “kutsal insan”, Müslümanlara hakaret ediyor, Müslümanların inancına bir ateist olarak karışıyor, ahkam kesiyor, Müslümanları yargılayacak kadar haddini aşıyor.
Ahmet Altan’ı baş tacı yapan birileri de o kafalarına pisledikçe “çok şükür” diyecek kadar “aşağılık kompleksi” ile alkışlamaya devam ediyor.
Bugün de 11 ayın sultanı kutsalımız, Allah’ın son kitabının nazil olduğu Ramazan ayı ve oruçla ilgili gerçek Müslümanların sabrını zorlayacak yazı yazdı. ‘Sahur ve işkence” başlığı ile de aslında kutsala saldırısını perdeleyip, kutsala saygılıymış gibi yapan Altan’ın şakşakçıları da “Ahmet Altan’dan Müslümanlara zor soru” diyerek o yazıyı manşetlerine çekti.
“İlk sahura kalktı dün gece inananlar. Doğrusu ya sahuru çocukluğumdan beri çok severim. İftarı da… “Yahu şu sahuru öğlene alsalar Ramazan’dan iyisi yok” diyen Bektaşi gibiyim biraz. Artık Bektaşi şakaları eskisi kadar çok anlatılmıyor.” diyerek sahur ve oruçla ilgili güya espri yapan Altan, Müslümanları şu cümleleriyle aşağıladı:
“Osmanlı’da o kendine de, inancına da güvenen güzelim dindarların Bektaşi şakalarına güldüğü zamanlar çok gerilerde kaldı, bugün kendine de, inancına da güvenen mümine rastlamak pek kolay değil, inancında çok fazla ‘ek yeri’ olanlar ‘şakalar’ oralardan ruhuna sızacak diye korkuyor sanırım. İnancı ne olursa olsun, kendi inancıyla ilgili şaka yapabilenlerin imanına ben daima şaka yapamayanlardan daha fazla güvendim. Asık suratlılık, katılık, aşırı ciddiyet hep ardında bir zayıflığı taşırmış gibi geliyor bana.”
Müslümanların kutsalına dokunmaya, özgürce bu alanda “ahkam kesmeye” tepkiyi, dindarların espriden anlamamasına ve katılıklarına bağlayan Altan, “Allah’sız pervasızlığı” ile dindarların sabır testinden geçtiği şu sıcak kutsal ayda, “şeytani sinsiliğini” de göstermeyi ihmal etmedi.
Altan yine Uludere üzerinden bir istismar yaparak, ateist hadsizliğiyle Allah’ın işine de şöyle karıştı:
“Uludere’de insanları öldürenlerin ve o ölümlere arkasını dönenlerin tanrısı mı daha gerçek yoksa benim aklımdaki tanrı mı daha gerçek bilmiyorum ama bir tanrının ‘Eyüp’te içkiyi yasaklayıp Uludere’de insanları öldürenleri ve onları destekleyenleri’ beğeneceğine çok inanamıyorum.”
5 yaşında bir çocuk kadar din bilgisi olmayan ve son dönemde Müslümanlara yönelik büyük bir fitne hareketinin temsilciliğini yapan Altan’ın kutsal ayda böyle bir yazıya imza atması, kendisinin ne büyük vicdansız ve “İslam düşmanı” olduğunun da kanıtı gibiydi.
Altan öylesine pervasızlaştı ki, oğlunun evinde “sır dolu biçimde” ölen oyuncu Defne Joy Foster meselesinin yüzüne vurulmamasını bile anlayamayacak kadar hakkaniyetsizdi.
Her fırsatta Uludere diyen Altan, önce aynaya bakıp Defne Joy Foster’ın hesabını verebildi mi?
Kendi “Uludere’sini unutup, başkalarına hesap sormaya kalkanlara da artık haddini bildirme zamanı geldi.
medyagundem.com